A Grubu
Bayer Leverkusen - Real Sociedad:
Bay Arena'da Şampiyonlar Ligi'nin ikinci haftasında iki puansız takım karşılaştı. Maça Almanlar son derece hızlı biçimde başladılar. Topa sahip olup son derece efektif oynayan Leverkusen bir türlü golü bulamıyordu. Sociedad ise edilgen konumda, hızlı hücumların peşindeydi. Antoine Griezmann'ın Bernd Leno ile olan adeta düellosu ise Sociedad adına en etkili olunan dakikaların özeti gibiydi. Bu dakikalarda iki taraf adına da yan hakemlerin ofsayt kararları dikkat çekici hale gelecekti. İlk yarının sonunda Simon Rolfes ile gelen Leverkusen golü adeta ilaç niteliği taşıyordu. İkinci yarının hemen başında Beşiktaş'ın eski futbolcularından Roberto Hilbert'in Carlos Vela'ya yapmış olduğu sert müdahale neticesinde Sociedad penaltı kazanıyordu. Leno penaltıyı çıkarmasına rağmen sektirdiği topun kurbanı olacaktı. Vela durumu 1-1'e getirdi. Golden sonra cesaretini toparlayan Sociedad daha efektif olacaktı. Leverkusen geride büyük boşluklar verdi lakin Bask ekibi bunları bir türlü değerlendiremedi. Maçın uzatma anlarında Jens Hegeler ile muazzam bir serbest vuruş golü bulan Leverkusen gecenin kazananı oluyordu. Detaylı analiz için tık.
[youtube id="QRGL_D5lREw" width="620" height="360"]
Shakhtar Donetsk - Manchester United:
A Grubu'nun iki kazananı Donbass Arena'da karşılaştı. Maç hızlı ve zevkli biçimde başladı. Tempo son derece yüksekti. Manchester United'ın sağ kanattan, Shakhtar'ın ise çoğunluk ile merkezden rakibini delmeye çalıştığını gördük. 13. dakikada ceza sahası içinde Tom Cleverley'nin Alex Teixeira'ya yapmış olduğu hareket gözlere penaltı gibi görünse de hakem bu yönde bir karar vermedi. Maçın kırılma anlarından biri buydu. Ardından Manchester United ataklarını sıklaştırdığı dakikalarda yine sağ kanadından getirdiği bir pozisyonda Danny Welbeck ile golü bulacaktı.Dakika 17... Bu dakikadan sonra Manchester United rölanti çabasına girmeyip tempoyu yüksek seviyede tutma çabasındaydı. Göze çarpan en ilginç durum sanırım buydu. İkinci yarı da aynı şekilde geçilirken son 20-25 dakikalık dilimde Shakhtar'ın baskıyı arttırdığını gördük. 75. dakikada Taison muhteşem bir vuruş ile golü bulacaktı. Maç da bu skorla sona erdi: 1-1...
B Grubu
Juventus - Galatasaray:
Maça vasat biçimde başlayan Juventus'a karşı direnç gösteren bir Galatasaray sahadaydı. İşin açıkçası haddini bilerek oynamanın sağladığı kazancın da bunda etkisi vardı. Nitekim Bonucci'nin hatasını değerlendiren Drogba ile öne geçen Galatasaray istediğini elde etmeye başlıyordu. İlk yarı bu skorla geçilirken ikinci yarıda Juventus daha derli toplu bir oyun ortaya koyacaktı. Çeşitli atakları harcayan siyah beyazlılar kazandıkları penaltı sonucu Vidal ile eşitliği yakalayıp, Pirlo'nun da olağanüstü ortasına Quagliarella'nın vuruşu neticesinde öne geçmeyi başarıyordu. Ardından yine sahneye Drogba ve artık son sözlerin adamı haline gelen Umut Bulut çıkıyordu. Umut'tan gelen gol zorlu süreçten geçen Galatasaray ve taraftarına nefes aldırıyordu. Maçın detaylı analizi için şuraya bir tık.
Real Madrid - Kopenhag:
Galatasaray'ı TT Arena'da tabiri caizse dağıtan Real Madrid, Santiago Barnebeu'da Kopenhag'ı ağırlayacaktı. Real Madrid baştan sona ağırlığını koyduğu karşılaşmadan 4-0'lık galibiyetle ayrılacaktı. Ronaldo'nun 2 ve Di Maria'nın da 2 golü ile skor 4-0'a geldi. Kopenhag hiçbir varlık gösteremedi. Real Madrid'in iştahlı oyunu kuvvetle muhtemel hafta sonu yaşadıkları derbi mağlubiyetinden kaynaklanmaktaydı. Bunun yanı sıra Di Maria'nın özel performansı takdire şayandı.
C Grubu
Anderlecht - Olympiakos:
Mitrouglou gecesi... Hat-trick yaparak geceye damgasını vuran Yunan yıldız, aynı zamanda kariyer gecesini de yaşıyordu. Anderlecht maç 1-0 iken Mitrovic'in ayağından kaçırdığı penaltı neticesinde mental anlamda tam anlamıyla çöküş yaşadı. Bu çöküş Mitrouglou'nun da fazlasıyla iyi olduğu geceye denk gelince sürklase edilmek kaçınılmaz hale geliyordu.
[youtube id="cEljmgsrwIc" width="620" height="360"]
Paris Saint-Germain - Benfica:
Aslında bu maça dair yazılabilecek şey sayısı çok az. Benfica hiçbir varlık gösteremedi. Jorge Jesus'un öğrencileri kafalarını Lizbon'da unutmuş gibiydi. Paris Saint-Germain de Nasser El-Khelaifi'nin hedefleri doğrultusunda Şampiyonlar Ligi'ne ağırlık vererek gitmeye devam ediyor. Maçta goller beşinci dakikada Zlatan Ibrahimovic, 25'te Marquinhos ve 30'da da Ibrahimovic ile geldi. 3-0...
D Grubu
CSKA Moskova - Viktoria Plzen:
Bu hafta Rusya'daki ikinci karşılaşmaydı. Karşılıklı kalecileri hataya zorlayan savunma hataları neticesinde önce Rajtoral'ın ayağından Viktoria Plzen, sonra da Tosic'in ayağından CSKA golü bulacaktı. 28. dakikada Honda'nın çok güzel bir dokunuş ile kaleye yolladığı top neticesinde skor 2-1'e gelecekti ki bu dakikadan sonrası "anlatılmaz yaşanır" cinsindendi. Maç 3-2 CSKA lehine sonuçlanırken, önce Viktoria Plzenli futbolculardan gelen hata ve sonrasında Akınfeev'i izlerken çok eğleneceğiniz bir enstantane yaşandı. Açıkçası izlemenizi isterim. O yüzden bu maçı burada bitireyim. Renkli bir Rusya akşamı olmuş.
Manchester City - Bayern Münih:
İngiltere'deki karşılaşmaya iki takım da beklenen on birleri ile çıkıyordu dersek yeridir. Tek farklılık Thomas Müller'in ileride görev alışıydı. Manchester City direnmekte zorlanacaktı. Daha 7. dakikada Ribery'nin klasik sağ içe çekip vurduğu topta Hart'ın hatası golü getirecekti. Topa bu dakikadan sonra daha da iştahlı biçimde hükmeden Bayern, City'i sahadan siliyordu. İkinci yarının hemen başlarında Dante'nin uzun topu ve Müller'in müthiş top kontrolü, bunun yanında kaleciyi ekarte edişi ile gol geliyordu. 60'da ise klasik hızlı çıkışlarından birini yapan Robben ölümcül koşusunu golle bitirdi ve skoru 3-0'a taşıdı. Sonucu belirleyen gol ise Negredo'dan geliyordu. Topu muhteşem biçimde alışı, dönüşü ve vuruşu jeneriklik. Bayern dolu dizgin gitmeye devam ediyor.
[youtube id="7nmAAq2VJDw" width="620" height="360"]
E Grubu
Basel - Schalke 04:
St.Jakob-Park'ta oynanan karşılaşma Chelsea'yi Stamford Bridge'de mağlup etmeyi başaran Murat Yakın'ın ekibi Basel sayesinde çok daha cazip hale geliyordu. Schalke ise evinde 3-0 mağlup ettiği Steaua'nın ardından Basel'i de devirip Chelsea serisine rahat çıkmak istiyordu. Nitekim öyle de oldu. Dengeli biçimde pozisyon açısından kısır başlayan mücadelede Basel'in konsantrasyonu dikkat çekiciydi. Öte yandan üretkenlikten uzak görüntüleri ise can sıkıcıydı. İlk yarı golsüz geçilirken yerini Farfan'a bırakan Szalai'nin etkisiz performansı da dikkat çekiciydi. Boateng ise bu hamleden sonra sahte 9 olarak oynayacaktı. Gol geliyorum derken Neustadter direğe nişan alıyordu. Ardından korner sonucu seken topa muazzam vuran Draxler maçın skorunu 1-0 olarak tayin edecekti. Attığı gol gerçekten çok güzeldi.
[youtube id="wiczn0rR8vg" width="620" height="360"]
Steaua - Chelsea:
Romanya'daki karşılaşma baştan sonra Maviler'in hegemonyasında geçti. Ramires'in iki, Daniel Georgievski'nin şanssız biçimde kendi kalesine yolladığı ve de Lampard'ın golleri ile tabelada 4-0 yazacaktı. Basel mağlubiyetinden sonra puanlarına kavuşan Chelsea hayata geri dönmüş oldu. Steaua da grubun dibine demirlemiş oldu. Grubu puansız bitirirlerse şaşırmam. Büyük balık küçük balığı yutuyor, kaçınılmaz son. Chelsea adına dikkat çekici olan şey Juan Mata'nın forma şansı bulması hatta Ramires'in ikinci golünde asisti yapmış oluşuydu. Basın toplantısında salonu terk eden Jose Mourinho'nun onu oynatması hakikaten ilgi çekici bir nokta oluyordu.
F Grubu
Borussia Dortmund - Marsilya:
Marsilya'nın fena başlamadığı mücadelede Borussia Dortmund işin aslında Fransızlar'ı evine üzerek gönderiyordu. Net biçimde iyi bir santrafor eksikliğini hisseden Marsilya, üçüncü bölgede hem Arsenal hem de bu karşılaşmada etkili olamayarak belki de şansını bitiriyordu. Derslik bir direkt hücum, Steve Mandanda'nın kendi klasına yakışmayan hatası ve de Robert Lewandowski'nin penaltıdan ikinci golünü ağlara yollaması ile skor tabelasında 3-0 yazacaktı. Maçın detaylı analizine şuradan ulaşabilirsiniz.
Arsenal - Napoli:
Geçtiğimiz haftanın F Grubu'ndaki galipleri Emirates'de karşılaşıyordu. Maça hızlı başlayan Arsenal sağ kanadını çok iyi kullandı. Nitekim ilk gol de Aaron Ramsey'nin o kanattan getirdiği topun Mesut Özil'e ulaşması neticesinde ağlarla buluşacaktı. Mesut Topçular kariyerindeki ilk golüne imza atıyordu. Golün ardından frene basmayıp devam eden Mesut ve arkadaşları yine sağ kanattan getirilen top neticesinde skoru 2-0'a taşıyorlardı. Gol Olivier Giroud, asist Mesut Özil... Mesut'un dışında Giroud da muazzam bir oyun oynayacaktı. Her zaman için Giroud'yu beğenen biriydim. Mesut'un gelişi ile rahatlayacağı aşikardı. Devamı da gelecektir. Maça dönecek olursak Arsenal oyunda ipleri elinden bırakmadı ve Napoli'ye belli bir sınırda izin verdi. Arsenal ikide iki yaparak yoluna devam edecekti. Bu maçın da analizi için buraya tıklamanız yeterli.
G Grubu
Zenit - Austria Wien:
Maç tempolu başladı. Karşılıklı ataklar geliyordu. İlk ciddi olan ise on ikinci dakikada Hulk'un direkte patlayan şutu olacaktı. Dakikalar geçtikçe Zenit sazı eline alacaktı. Zaman zaman kalelerinde tehlikeler yaşasalar da o baskıyı kurdular. Gol bir türlü gelmiyordu. 44. dakikada Axel Witsel'in kırmızı kartı görmesi ise işleri iyice zıvanadan çıkaracaktı. İkinci yarıda Zenit topu Austria Wien'a vermeyi kabul edecekti. Daha çok hızlı isimleri ile kontra atakları kovalayan Zenit bunu da defalarca başardı. Golü bulamamaları kimi zaman beceriksizliğe kimi zaman ise şanssızlıklarından ötürüydü. Zenit yine beklenin altında bir Şampiyonlar Ligi serüveni yaşıyor. Austria Wien ise mütevazi kadrosu ile bir şeyler yapma peşinde gitmeye devam ediyor.
Porto - Atletico Madrid:
Madrid derbisinden galip ayrılıp muazzam bir grafik yakalayan Atletico Portekiz'de Porto'ya konuk oldu. Ev sahibi ekip Jackson Martinez'in duran top organizasyonundan gelen kafa golüne engel olamayacaktı. Uzun bir süre üstünlüğü elinde tutan Porto, Atletico'ya o öldürücü darbeyi vuramıyordu. Zaman zaman özellikle Lucho Gonzalez ile etkili olan Porto Gabi'nin muhteşem bir oyun sergilemesine engel olamıyordu. İki golün de yaratıcısı olarak sayabileceğimiz Gabi önce Godin'e sonra da Arda'ya golleri attırıyordu. Maçın sonlarına gelen Arda'nın golü ile ev sahibi ekip yıkılıyordu. Önce Vicente Calderon'da Zenit'i devirip, sonra Estadio Dragao'da Porto'yu yenmek; bir de arada Madrid derbisinden sağ çıkmak kolay iş değil. Maçın detaylı taktik analizine göz atmak için sizi şuraya alalım.
H Grubu
Celtic - Barcelona:
Lionel Messi'nin sakatlığı sebebi ile oynayamaması geçtiğimiz sezon İskoçya'da kaybeden Barcelona'yı nasıl etkileyecek diye her zamanki gibi sorulacaktı. Neyse ki bu kez soru işaretlerini bertaraf edebilecek bir süper star daha mevcuttu: Neymar... Neymar Messi'nin görevini üstlenmeye çalıştı. Scott Brown'u attırdı. Cesc Fabregas'ın golü ile Barcelona bu kez İskoçya'dan galip ayrılacaktı. Barcelona iki maçta iki galibiyet alırken Celtic de iki maçta iki mağlubiyet görüyordu.
Ajax - Milan:
Barcelona deplasmanında ağır bir yenilgi alan Ajax'a karşı San Siro'da Celtic ile yapılan mücadeleden çok şanslı biçimde galip ayrılan Milan, Amsterdam Arena'daki yerini alacaktı. Kompakt biçimde topun gerisinde bekleyip Mario Balotelli'yi sarkıtma peşindeydi Allegri'nin öğrencileri. Ajax ise çok rahat biçimde futbolunu oynayacaktı. Topa hükmeden ve pozisyonları ardı ardına bulan Ajax olacaktı. Franck De Boer yönetimindeki Ajax Milan'a karşı üstün bir oyun sergileyecekti. Nitekim bu oyunun mükafatı 90. dakikada Denswil'in golü ile gelecekti. Tam maçı kazandılar derken Balotelli için çalınan komik penaltı hakikaten acayipti. 90+4'te penaltıdan golü bulan Balotelli durumu 1-1'e getiriyordu. Milan ikinci maçında da şansının yardımı ile puana uzanan taraf olacaktı. Maçın detaylı ve görselli analizi için şuraya tıklayınız.
Haftanın 11'i:
NOT: Tık mevzusu için lütfen yarisaha.com'u ziyaret ediniz.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder