İki tarafın sahaya çıkış biçimleri aşağıdaki görseldeki gibi olacaktı. Dortmund'un kalecisi ve kanat savunucuları ideal düzendeki gibi değildi. Burada Kevin Grosskreutz'a bir parantez açmazsam içim içimi yiyecek. Herhalde kale hariç oynamadığı mevkii kalmadı. Joker tabirinin futbol sözlüğünde karşılığında bundan sonra adı yazabilir. Marsilya cephesinde ise sol bekte Benjamin Mendy ve santraforda da Saber Khalifa farklılıkları dikkat çekecekti. İki farklılık da zorunluluk sonucu oluşmuştu. Jeremy Morel ve Andre-Pierre Gignac sakatlıkları sebebi ile kadroda bulunmuyorlardı.
Maça Borussia Dortmund'un başında Zeljko Buvac çıktı. Dortmund ilk dakikalardan itibaren özellikle Aubameyang'ın karşısında bulunan 19'luk Mendy'nin kenarını zorlama peşindeydi. Burada istenilen delik açılamayıp Marsilya'da topu yere indirince işler biraz bozulmaya başladı. Dortmund'un tempo oyununu dikte ettirmek istemesi ve buna karşılık tipik "gegenpressing" örneklerini sunmasına karşılık Marsilya kısa ayağa paslar ile hareketli olarak antitez üretme peşindeydi. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu başaramadılar diyemeyiz. Buna karşın üçüncü bölgede bir türlük efektif olamamak onların belini bükecekti. Khalifa'nın ayağında topu tutamaması Marsilya'ya da ket vuran en büyük unsur olacaktı. Denge oyunu sürerken Marsilya orta mesafe sol çaprazdan kazandığı serbest vuruşu "kullanamayınca" Dortmund derslik bir direkt hücum ile Lewandowski'nin ayağından golü buldu. Golden sonra tempo arttı. Bu tempo Grosskreutz - Lewandowski iş birliği neticesinde golle sonuçlanabilirdi. Mandanda Lewandowski'nin kale sahası içinden vurduğu topu kornere çelmeseydi tabii. Bu pozisyonun ardından yine topa sahip olmayı başarabilen Marsilya oyunun merkezini zannımca hata ederek Durm'un kanadı yerine Grosskreutz'un kanadına kaydıracaktı. Bu dakikalarda maçın başından beri Valbuena'ya adım attırmayan Bender'in oyunu daha da değerlenecekti. Valbuena sahada hayalet moduna girecekti. Nitekim ilk yarı da böyle sona erdi: 1-0...
İkinci yarının başında, ilk yarının ve hatta Marsilya adına maçın ayakta kalan tek ismi diyebileceğimiz Mandanda'nın Reus'un orta sahanın ortalarından kullandığı serbest vuruşu tabiri caizse elle kaleye sokması neticesinde durum 2-0'a gelecekti. Marsilya iyice çöktü. Zihinsel olarak da istenileni verememenin stresi oyuncular üzerine binince bireysel hatalar yapılmaya başlandı. Özellikle orta sahadaki top kayıpları ve seken bütün topların Dortmund orta sahası tarafından toparlanması neticesinde Marsilya hızlı hücumları yemeye mahkum oluyordu. Nitekim Aubameyang ile art arda pozisyonlar yakalandı ancak golle sonuçlandırılamadı. 70'de gelen Auba-Kuba değişikliği ise o bölgeden işi bitirmek amaçlıydı. Elie Baup da Payet'i çıkarıp Lemina'yı orta sahaya yerleştirecekti. Bu dakikadan itibaren biraz daha 4-3-1-2'ye yatkın bir oyun oynandı diyebiliriz. Andre Ayew "inside forward" rolünü üstlenen isim olacaktı. Nitekim etki etmedi. Penaltıdan gelen Lewandowski'nin golü skoru belirleyecekti. Thauvin - Khalifa ve Jordan Ayew - Valbuena değişiklikleri ile Hoffman - Reus ve Sokritis - Mkhitaryan değişiklikleri de maçın basit unsurları haline gelecekti.
Napoli mağlubiyetinin ardından Dortmund kendini üste çekerken Marsilya'yı da dibe itiyordu. Bu galibiyet kuvvetle muhtemel Marsilya'nın da Şampiyonlar Ligi üst turu için fişini çeken hamle olacaktı.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder