26 Ağustos 2011 Cuma

CL ve Trabzonspor Üzerine


Trabzonspor şok bir karar ile CL’ye alınmış durumda. Bu konulara girmeyeceğim zira hepimizin canı bu şike muhabbetinden yana çok sıkkın. Diyeceğim tek bir şey olabilir bu konuda o da bizleri futboldan soğutan ve bu işi yapmış olan ne kadar kişi varsa en beter halde cezalarını çekmelerini dilemek…

Konumuza dönelim. Trabzonspor bir İtalyan,bir Fransız, bir de Rus ile temsilcisi ile eşleşti. Aklımıza o “meşhur” fıkra geyiği de gelmiyor değil tabi… Takımlar: İnternazionale,Lille ve CSKA… Temsilcimizin ilk bakışta işinin ne kadar zor olduğunu fark etmemek için futbol ile azıcık ilgilensek yeter.İki sene önce CL şampiyonu bir takım, son Fransa ligi şampiyonu ve bu ligin gediklilerinden Rus futbolu denilince akla gelen ilk takım. Pot sırasına göre gitmekte fayda var.


Birinci torbadan gelen rakip İnter… İnter’i çok tasvir etmeye gerek yok kanımca. Ancak  1-2 şeye değinmekte fayda var. İlk değineceğim şey Juve’nun küme düşürülüşü sonrasında üçünü büyük konumuna gerileyen İnter’in önü alınamaz yükselişi… Fenerbahçe’nin küme düşürülmesi durumunda olabilecek değişimlerden biri de esamesi okunmayan takımların bile artık bu kopuk düzende kendilerine yer bulabilecek olması. Diyeceğim şudur ki Anadolu’dan şampiyonlara alışmakta fayda var… Değineceğim diğer nokta da İnter’in eski gücünü kaybetmeye başlaması ve yerini Milan’a bırakıyor olması. Eto’o gitti, Sneijder gitmek üzere, Kaptan Zanetti 40’ına merdiven dayadı, Milito sakatlıklardan kurtulamadı, Pandev eski Pandev değil. Bunların hepsi Trabzonspor adına bir avantaj. Normalde o torbadan gelen rakibe potansiyel ezici gözüyle bakılır ancak İnter’den iç sahada alıncak 3 puan beni hiç mi hiç şaşırtmaz. Deplasmana umut bağlamak pollyannacılıktan öteye geçmek olmaz.


Gelelim CSKA’ya. Moskova temsilcisi ile kara kış girmeden oynamak doğal olarak bir avantajdır. CSKA kadrosunda çok önemli isimler barındırıyor. Akinfeev’den tutun Berazutskiler’e, Tosic’den Dzagoev’e… Açıkçası hem kalite anlamında hem de tecrübe anlamında TS’den çok çok üstünler. İçeride galibiyet kovalamaktan başka çare yok dışarısı Allah kerim… Belirtmekte fayda var FM delisi arkadaşlar bilir Mark Gonzalez’imiz de bu takımda. Yetenekli oyuncular çok. Allah Şenol Hoca’ya yardım etsin.


Son olarak da Lille… Nereden başlasak nasıl söylesek ki? Bazı takımlar vardır hiçbir yıldızı olmaz, ama 11 kişi yenemeyecekleri hiçbir takım yoktur. Üstesinden gelemeyecekleri zorluklar yoktur(TS’yi de bir bakıma alabiliriz bu sınıfa).Lille işte öyle bir takım. Üstüne üstlük bir de yıldızları var kimsenin almayı beceremediği. Eden Hazard… Sow,Hazard,Pedretti, Payet, Bonnart… adı pek duyulmamış gibi gelebilir bu isimler ancak hepsinin yaptığı ve yapacağı katkının inanın sınırı yok. Hepsi çok önemli futbolcular. Trabzonspor için kazanılsa sürpriz olmayacak ancak kaybedilmesi de bir o kadar beklenilmesi gerek iki karşılaşma…


Gelelim sadede. Trabzonspor iyi bir “takım”. Takım oyununu iyi beceriyor. Yetenekli de oyuncuları var. Bu lafları bolca kullanıyorduk geçen sene. Ancak noktamız şu ki o takım dağıldı. Yepyeni isimler geldi. Selçuk ve Egemen’in yeri hala doldurulamadı. Bakalım neler olacak. Trabzonspor rezil de olabilir vezir de ikisi de beni şaşırtmaz. Ancak tek bir nokta var Trabzonspor’un fizik gücü inanılmaz. Bunun üzerine oynamaları gerek. Şenol Güneş gibi teknik dehaya sahip olmaları da ayrı bir önem arz ediyor… Umarım bu bulanık ortamda ülkemizi en iyi şekilde temsil ederler.

1 yorum:

  1. ts yönetimi' nin artık kıvırma payı yok.

    ŞL' nin ağırlığını kaldıracak transfer yapmaları şart..

    eline sağlık :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...