27 Kasım 2011 Pazar

Ballı Kaymaklı Kadayıf

Güzel üç puan, güzel umutlar, güzel saatler… Teşekkürler Beşiktaş.

İnter karşısında güzel bir maç çıkaran Trabzonspor mental ve fiziki anlamda yorgun olmasını bekliyordum. Mental kısımda haklılık payım vardı ancak fiziki anlamda yanıldım. Gayet dirençli bir Trabzonspor sahadaydı. Bilindik, ezberlenme yolunda ilerleyen kadroları ile sahada yer aldılar. Colman ve Burak her zaman zorlayıcı tarzda oyuncu oldular. Çekindiğim iki futbolcu bu ikiliydi.

Beşiktaş ise sakatlıklar dışında klasik kadrosuyla sahada yer aldı. Fernandes’in orta sahaya girişi pozisyon anlamında artı değer kattı takıma. Pasları doğru adresle buluşturan isim oldu. Toraman ise Aurelio’nun tempolu oyun oynayan versiyonu gibiydi. Devamlı stoperlerin arasına girdi. Tabii Burak’ın da etkisi üst düzeydeydi. Ekrem ise vasatı aşamadı. Bekine çok yardım etti ve Hilbert’in oyuna katkısını sağladı. Bu onun adına artıydı.

Dakika dakika analiz yapılabilecek bir maç olmadı ancak periyotlarla nitelendirilebilecek bir mücadele izledik. İlk periyotta temposu yüksek, paslaşmaların fazla top kayıplarının az olduğu kontrollü periyottu. Bu periyot uzun sürdü tabii. Carvalhal’in istediği şekilde oyunu sıkıştırma çabası Beşiktaş’ın işine yaramıştı. İkinci periyotta da yorulmaya başlayan Trabzonspor orta sahasını rahatça geçen bir Beşiktaş’ı izledik. Trabzonspor’un yavaş yavaş oyundan düşüşü gerçekleşiyordu. Üçüncü periyot ise golün geldiği ve Trabzonspor’un risk aldığı periyot idi. Kontra ataklar ile etkili olan bir Beşiktaş vardı bu bölümde de. Daha doğrusu etkili olmaya çalışan.

Yukarıda da belirttiğim gibi bariz bir şekilde Carlos Hoca oyunu kitlemeye uğraştı. Bir puan alsak fena olmaz havasındaydı hem kendisi hem de harfiyen zihniyeti uygulayan takımı. Bulunan pozisyonları da cömertçe harcadıklarından sıkıntı vardı. Özellikle Almeida’nın etkisiz oyunu kilitlenen maçta anahtar nokta idi. Penaltı ilaç gibi geldi. Quaresma’nın gerçekten iyi bir oyunu vardı ki ataklar onun sayesinde olgunlaşıyordu ya da her etkili pozisyonun içerisinde oluyordu. Bu gün mükemmel diyemesek de güzel bir oyun sergiledi. Takımla birlikte iyiye gidiyor diyebiliriz. Ekstradan Hilbert’e değinmeliyim. Oyunda olduğu her dakika daha fazla güven vermeye başlıyor. İnanılmaz bir istikrar yakaladı. Onun enerjisi takımı pozitif etkiliyor. Yine değinmeden edemeyeceğim bir bölge var. Bölge diyorum onlara ancak birliktelikleri mükemmel. Tek vücut gibiler… Sivok-Egemen ikilisinden bahsediyorum. Mükemmele doğru gidiyorlar. Burak gibi “savruk” bir oyuncuya bile tek pozisyon dışında top göstermediler. Gerçekten mükemmele yakınlar. İnşallah daha da iyi olurlar.

Fernandes konusuna değinmezsem rahat edemem. Carlos Hoca’nın Fernandes konusunda riyakar davrandığını düşünüyorum. Denize düşen yılana sarılır hesabı Fernandes’e tutundu ancak Fernandes güzel bir performans göstermese de bir kalemde silinemeyecek bir oyuncu olduğunu gösterdi.

Bursaspor,Fenerbahçe,Galatasaray,Trabzonspor… Ligin en dişli ekipleri diyebileceğimiz ekipler bunlar. Bu maçlarda iki beraberlik iki de galibiyet çıkardı Kartal. Bu çok önemli. Play-Off sistemi içinde bu denli performans gelecek için ümit veriyor. Fenerbahçe maçı dışında tüm maçlarda iyi oynandı dersem yanılmam. Berabere kalınan maçlarda da “leblebici” denilen tarzda golcü eksikliğini hissetti Beşiktaş. Somuta indirgersek bir Niang bir Forlan tarzı oyuncu lazım Beşiktaş’a. Gol noktalarındaki sıkıntı özellikle böyle maçlarda ortaya çıkıyor. Bir hamle gerekiyor kısacası.

Her geçen gün yükselen form grafiği sevindirici. Keşke Gençlerbirliği maçı kaybedilmeseydi de şu an bambaşka konuşsaydık. Tabii kaybedilmiş bir şey yok. Bu form grafiği yükseltilmeye devam edilmeli. Ağzımıza bir parmak çalmamışlardır umarım. Hafta içi gelecek olan bir Maccabi galibiyeti de ballı kaymaklı ekmek kadayıfı olur. Umarım galibiyetten sonra satırlarımı okursunuz. Unutmayın “Güzel günler göreceğiz çocuklar!”

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...