12 Aralık 2013 Perşembe

Devşirmeler



"Devşirme" olgusu aslında köken olarak Türkler'e pek de uzak sayılmaz. Tarihin tozlu yapraklarından(!) öğrendiğimiz kadarı ile özellikle Osmanlı Devleti'nden süregelen bir durum olarak karşımıza çıkmakta. Futbolda da benzer bir durumumuz söz konusu. Her ne kadar devşirmenin temel ilkelerine aykırı olsa da alt yapısını Almanya'da almış birçok Türk kökenli ismi "devşirdiğimizi" de gözlerden kaçırmamak gerekiyor.

Dünyada futbol sahnesine baktığımızda FIFA'nın ilgili kararı çıkmadan önce Macarlar'ın efsanesi Ferenc Puskas'ın dahi devşirilip İspanya Milli Takımı adına forma giymesinin sağlandığını görüyoruz. Böylesine kökenleri olan bir konu, Diego Costa'nın anavatanı olan Brezilya'yı değil de vatandaşlık hakkını kazandığı İspanya'yı milli takım olarak seçmesi ile tekrar gündeme gelecekti. Biz de tıpkı Diego Costa gibi anavatanını değil de vatandaşlık hakkını kazandığı ülkenin milli takımını seçen, alt yapı eğitimini de seçtiği ülkede almamış olan isimlerden bir TOP 10 yapalım istedik. Başlayalım; 

10. Diego Costa: 

Diego Costa, 7 Ekim 1988'de Brezilya'nın Lagarto şehrinde dünyaya geldi. Costa birçok Brezilyalı futbolcu gibi sokaklardan gelen bir isim. Geç de sayabileceğimiz bir yaş olan 16. yaşında alt yapı kariyerine başlayacaktır. Barcelona EP'de geçirilen iki sezonun ardından Bragalı yetkililerin dikkatini çeker. 18 yaşında başladığı profesyonel futbol kariyeri biraz da sürpriz biçimde Atletico Madrid ile kesişecektir. Atleti'ye transfer olduktan sonra zorlu dönemler yaşar. Sırası ile eski kulübü Braga, Celta Vigo, Albacete, Valladolid ve Rayo Vallecano'ya kiralanır. Burada gollerini atar. Özellikle Rayo'da 16 maçta attığı 10 gol ile dikkatleri üzerine çeker. Diego Simeone'nin kadrosunda kendine yer bulacaktır. Geçtiğimiz sezon rotasyon oyuncusu olarak kullanılan Costa, Falcao'nun da satışından sonra içinde bulunduğumuz sezonda Atleti'nin vazgeçilmezlerinden biri haline gelecektir. Göz dolduran performansı neticesinde hem Brezilya hem de İspanya'dan teklif alan Costa, kuvvetle muhtemel Felipe Scolari'nin onu ikinci plana iten açıklamaları neticesinde "Bana her şeyimi İspanya verdi." diyerek İspanya milli takımını seçecekti. Henüz formayı sırtına geçirmese de ona dair beklentiler azımsanacak gibi değil. 

9. Marko Devic: 

27 Ekim 1983 Sırbistan-Belgrad doğumlu olan Devic, alt yapı eğitimini Sırbistan'da aldı. Zvezdara'da kariyerine başladı. Daha sonra sırası ile Zeleznik, Radnicki ve Vazdovac'da oynadıktan sonra Ukrayna'nın Volyn Lutsk takımına transfer oldu. Buradan asıl dikkatleri çekeceği Metalist Kharkiv'e geçen Devic, 148 maçta 64 gol atarak acayip bir grafik çizdi. Geçtiğimiz sezon Mircea Lucescu'nun Shakhtar Donetsk'ine transfer olsa da istediği şansı bulamadı ve Metalist'e geri döndü. 2008'de Ukrayna'dan vatandaşlık hakkını alan Devic(artık Devich) aynı sene Norveç karşısında forma giyerek milli formayı da sırtına geçirmiş oldu. Andry Schevchenko sonrası Ukrayna futbolunun yaşadığı santrafor krizine geçici bir çözüm de oldu diyebiliriz. 33 kez giydiği milli forma altında altı gol de kaydettiğini eklemeden geçmeyelim. 

8. Igor de Camargo: 

12 Mayıs 1983 Brezilya-Porto Feliz doğumlu Igor de Camargo, Estrela FC Porto Feliz'de alt yapı eğitimini alır. Burada Belçika'nın Racing Genk kulübünün yetkilileri tarafından keşfedilen de Camargo 2000'de kulüp bünyesine katılır. Genk, kiralık olarak Beringen-Heusden-Zolder, Brussels, Standart Liege, Borussia Mönchengladbach, yine kiralık olarak Hoffenheim forması giydikten sonra yuvam dediği Standart Liege'e geri döndü. Toplamda 111 kez giydiği Standart Liege forması altında dikkatleri üzerine çekti. 2009'da kazandığı vatandaşlık hakkının ardından o yıl Slovenya ile oynanan bir hazırlık karşılaşması ile formayı sırtına geçirdi. Uzun ömürlü olmasa da listemizde yerini alan isimlerden biri oldu.

7. Pepe:

Futbolun acımasız çocuklarından Kepler Leveran Lima Ferreira yani bildiğimiz şekliyle Pepe, 26 Şubat 1983 Brezilya - Maceio doğumlu. Alt yapı eğitimini Corinthians Alagoano'da alan Pepe 2001 yılında Kıta Avrupası'na ayak basar. Maritimo'nun B takımı ile maçlara çıkmaya başlayan Pepe 2003'te A takıma yükselir. 2004'te Porto'ya geçişi yapar. 2007'de ise Real Madrid yeni durağı olur. Brezilya'nın hiçbir alt yaş kategorisinde milli olmayan Pepe, 2006'da Portekiz vatandaşlığını alır ve 2007'de de ilk milli maçına çıkar. Portekiz adına 55 karşılaşmaya çıkıp üç de gol kaydetmiştir.

6.Eduardo: 

Eduardo Alves da Silva... 25 Şubat 1983 Brezilya-Rio de Janeiro doğumlu olan Eduardo, alt yapı kariyerine CBF Nova Kennedy'de başlayıp Bango Atletico Clube'de devam etmiştir. Buradan sonra Dinamo Zagreb'e erken yaşta transfer olur. Henüz 17'sindeyken yapmış olduğu bu transfer onu zorlar. Zaman zaman alt yaş kategorisindeki takımlarla antrenmana çıksa da alt yapı eğitimini burada aldı demek haksızlık olacaktır. Bu dönemde Inter Zapseric'e kiralandığının da altını çizmeliyiz. Dinamo Zagreb forması ile 123 maçta 83 gol kaydeden Eduardo 2007'de 7.5 milyon Pound karşılığında Arsenal'a transfer olur. Burada talihsizce yaşadığı sakatlık kariyerinin kırılma noktası olacaktır. Daha sonra istenilen verimin sağlanamaması neticesinde Shakhtar Donetsk'e yollanan Eduardo 80 maçta 25 gollük bir performans sergiler. Hırvatistan vatandaşlığına 2002'de geçen Eduardo, aynı sezon milli de olur. Milli forma altında attığı 29 gol ile Davor Suker'in ardından en golcü ikinci Hırvat olarak tarihe de adını yazdırır. 

5. Thiago Motta:

28 Ağustos 1982 Brezilya - Sao Bernardo do Campo doğumlu olan Motta, alt yapı eğitimini Clube Atletico Juventus'ta aldıktan sonra Barcelonalı scoutların dikkatini çeker. 1999'da kulüp bünyesine katılan Motta iki sezon Barcelona B formasını giyer. Bu süreci 6 sezonluk Barcelona A takım serüveni takip eder. Daha sonra kısa süreli Atletico Madrid ve Genoa maceraları yaşar. Atleti'de az forma şansı giymesine karşın Genoa'da tekrar kendini parlatır ve Inter'in yolunu tutar. Inter'in hepimizin hatırladığı sezonlarının vazgeçilmezlerinden biri haline gelir. 2012'de ise ayrılma vakti gelmiştir. Yeni rota Paris'tir. Arap milyarderin satın aldığı Paris Saint-Germain'de kendine yer bulacaktır. Hala PSG'nin kadrosunda bulunan Motta, İtalya Milli Takımı'nın da güncel kadrosunda bir yer edinmiştir. Motta, aile kökeninde İtalyanlık oluşundan ötürü de İtalya Milli Takımı'nın formasını giyer. Gök Maviler ile 16 maça çıkan Motta bir de gol kaydetti.

4. Kevin Kuranyi:

Kuranyi de bu listedeki çoğunluk gibi Brezilya - Rio de Janeiro, 2 Mart 1982 doğumlu. Alt yapı eğitiminin tabiri caizse yüzde 99'luk kısmını Brezilya'da alıp Stuttgart'a geçiş yapmıştır. Stuttgart ile fazlasıyla efektif bir dönem geçiren Kuranyi'nin yolu Gelsenkirchen'e, Schalke'ye düşecektir. Burada Stuttgart'ta yaptığı işin fazlasını yapıp iyi bir gol ortalaması tutturur. Brezilya'dan herhangi bir teklif almaz. Alman Milli Takımı'nın formasını U21 seviyesinden itibaren giymeye başlar. 52 maçta 19 gollük performansı da hiç fena sayılmaz. Ek olarak Kuranyi'nin Panama vatandaşlığının da bulunduğunu belirtelim. Hoş, Panama Milli Takımı'nın formasını giymesi saçmalıktan öte olmazdı, o ayrı. Kuranyi'nin önemi ne diye soracak olursanız, alt yapı kariyerini çoğunlukla dışarıda almış bir futbolcu olarak devşirilip milli formaya layık görülmesidir.

3. Deco:

27 Ağustos 1977 Brezilya - Sao Bernardo do Campo doğumlu olan Anderson Luis de Souza "Deco" Sao Paulo'daki Nacional'in alt yapısında yetişecekti. 1996 yılında Corinthians ile profesyonel sözleşme imzalayana kadar burada eğitim alan Deco'nun Avrupa'ya geçmesi özellikle Corinthians'taki hocaları tarafından çok olası görünüyordu. Nitekim Corinthians'ta tek sezon geçirdikten sonra Benfica'nın dikkatini çekti. Burada antrenmanlara çıktıktan sonra sözleşme imzalandı ve akabinde Alverca'ya kiralık olarak yollandı. Burada 32 maçta 13 gol kaydeden Deco dönemin teknik direktörü Graeme Souness tarafından performansı beğenilmeyerek yollanır. Adres yine Portekiz temsilcisi olan Salgueiros olur. Burada kısa süre geçirse de Porto'nun yetkilileri tarafından beğenilir. 1999'da kapısından girdiği Estadio Dragao onun kariyerinde acayip bir noktaya oturacaktır. Jose Mourinho ile birlikte çalışıp, birlikte yükselen oyunculardan yalnızca bir tanesidir. UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası organizasyonlarını kazanan takımın önemli parçalarından biridir. Bu, onu Barcelona'ya taşır. Barcelona'da Porto günlerini aratmayacak şekilde oyununu oynar. Dönemin fenomeni Ronaldinho ve golcü Samuel Eto'o'nun biraz gölgesinde kalmış olsa da o dönemin simgelerinden biri haline geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha sonra Luis Felipe Scolari'nin Chelsea'nin başına geçmesi ile ilk transfer etmek istediği ve başardığı isim olur. Burada çok da uzun bir süre kalmasa da fena bir performans sergilemez. Maviler'den sonraki durak ise anavatan Brezilya olur. Fluminense'de 17 yıllık kariyerini sona erdirir. 1997'de geldiği Portekiz'de geçirdiği uzun yılların ardından vatandaşlık hakkını elde eden Deco, o zamana kadar Brezilya Milli Takımı'ndan davet almamıştı. 2003 yılında ilk kez sırtına geçirdiği Portekiz Milli Takımı formasını 62 kez giyme onuruna erişti ve Portekiz adına mihenk taşı niteliği taşıdı.

2. Marcos Senna:

Marcos Senna, 17 Temmuz 1976  Brezilya - Sao Paulo doğumlu. Rio Branco'da başlayan kariyeri 2002'ye kadar Brezilya'da geçti. Sırası ile America SP, Corinthians, Juventude ve Sao Caetano formalarını giydikten sonra Villarreal'e transfer olur. İlk iki sezonu pek de iyi geçmez. Yalnızca 25 karşılaşmada forma giyebilir. Buna karşın zaman ilerledikçe takımdakı yerini sağlamlaştırdı. Özellikle Juan Roman Riquelme'nin dramatik penaltı kaçırışı neticesinde Arsenal'a elendikleri Şampiyonlar Ligi yarı finali gören takımın en önemli parçalarından biri olacaktı. Yakın geçmişin haz veren Villarreal'inde onun da imzası kesinlikle vardı. Villarreal'de tamı tamına 292 maça çıkan Senna kulübün kaptanlığını da yaptı. Daha da önemlisi efsane niteliği taşıması... Villarreal'den fiziksel yetersizliği olduğunu düşünerek ayrıldı. Şu sıralar Amerika Birleşik Devletleri'nin tekrar canlanan proje kulüplerinden olan New York Cosmos'un formasını giymekle meşgul. 2006'da aldığı İspanyol vatandaşlığı neticesinde Euro 2008'i kazanan İspanya Milli Takımı'nın kilit rollerinden birini üstlenecekti. 2010 Dünya Kupası'na giden yolda son kez kadroya çağırılan Senna, 25 kez milli formayı giydi. Bir ülkenin makus talihini(!) yenmesinde büyük rol oynamış oldu.

1. Marco "Mehmet" Aurelio:

Kabul, biraz tölerans gösterdik Aurelio'ya. Ne de olsa bizden.

Aurelio, 15 Aralık 1977 Brezilya - Rio doğumlu. 1993 yılında Bangu'da başladığı alt yapı kariyeri neticesinde 1995'de Flamengo'da profesyonel olacaktı. Burada İyi bir performans gösterdi. Altı sezon forma giydiği Flamengo'dan ayrılık vakti gelmişti. Kısa bir süreliğine Olaria'ya geçti. Bu kısa süre bittiğinde kendisini Trabzonspor'da bulacaktı. Dönemin başkanı Özkan Sümer'in Brezilya seferinden dönüşte getirdiği dört Brezilyalı'dan biri olacaktı Aurelio. 30 bin Dolar bonservis bedeli ve aylık da 1200 Dolar kendisine bağlanan maaş, cüzzi maliyetini oluşturdu. Burada gösterdiği performans ile herkesin dikkatini çekiyordu. Sözleşmesi bittikten sonra Gençlerbirliği ile anlaşan, Fenerbahçe'nin devreye girmesi ile anlaşmayı bozan Aurelio belki de kariyerinin kararını vermiş oldu. Oynadığı dönemde 3 şampiyonluk ve bir de Şampiyonlar Ligi çeyrek finali görecekti. Bu arada da Türk vatandaşlığı hakkını alıp Fatih Terim yönetiminde Euro 2008 yolundayken formayı giymeyi başladı. Tartışmalar beraberinde gelirken reklam filmlerinde bile boy göstermeye başlayacaktı. 2007-2008 sezonunun sonunda da Real Betis'in yolunu tuttu. Buradaki iki sezonun ardından yolu tekrar Türkiye'ye, bu kez Beşiktaş'a düşecekti. Beşiktaş'taki iki sezonda istenilen performansı gösteremeyen Aurelio, futbolu Türkiye'ye gelmeden önceki adresi olan Olaria'da bırakacaktı. Milli forma ile 38 maça çıkan Mehmet Aurelio, futbol tarihimizde çok önemli bir yere sahip olacaktı.


Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...