Dado Prso, selam olsun! |
Assocation Sportive de Monaco Football Club... Kısaca(hakikaten baya kısa olacak) Monaco. Toplam 35.000 nüfuslu Monaco Prensliği'nin Fransa'da yarışmacı takımı olan Monaco'yu futbolu az çok takip eden herkes bilir. Ligue 1'de kazanılan beş şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi'nde Porto ile oynanan final, her yıl UEFA Süper Kupası'nın organize edildiği Stade Louis II'ye sahip olmaları vs gibi özellikler aslında bir şekilde futbol tarihinde yer aldıklarını kanıtlayan cinsten göstergeler oluyor.
2010-2011 sezonunda Ligue 2'ye düşen Monaco'nun tekrar Ligue 1'e yükselmesi an meselesi. Daha önce ekonomik çıkmaza giren kulüp küme düşürülmüş lakin Prenslik'in desteği ile Ligue 1'e çıkıp Şampiyonlar Ligi Finali'ne kadar yükselmişlerdi. Denk gelişlerin yanı sıra Prenslik'in bir kez daha bu yardımı edecek kapasitesi bulunmuyordu. Nitekim kulüp II.Albert'in onayı alınarak Rus oligarklarından Dmitry Rybolovlev'e satılacaktı. Dünyanın en zengin iş adamlarının başında gelen Rybolovlev takıma dört sezon içinde en az 100 milyon Euro'luk yatırım yapmayı taahhüt edecekti. Geçen sezon devre arasında başlayan bu yatırımlar bu sezon da devam etti. Claudio Ranieri ile atılan adım Ligue 2 standardının üzerinde transferler ile pekiştirildi. Hatta bu kadronun hatırı sayılır birçok Ligue 1 takımın kadrosuna kafa tutabilecek seviyede olduğunu temin edebilirim.
Şu günlerde bir üst Ligue 1'e çıkmayı garantilemek üzere olan Monaco'nun eski günlerine dönmesi yakın gibi gözüküyor. Araplara satılan Paris Saint-Germain ile birlikte birkaç sezon içinde Ligue 1'i domine ederlerse şaşırmayacağım. Buna karşın PSG'ye olan antipatim Monaco'ya karşın bulunmamakta. Benim açımdan işin garibi, küçüklükten beri sempati beslediğim bir kulübün ilk defa bir milyardere satılmış olması. Gelecek ne getirir bilinmez ama kısa Marlboro Forması misali o kırmızı-beyaz formanın eski günlerine artık dönmesi gerekmekteydi, yakındır.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder