3 Mayıs 2013 Cuma

Ahlar vahlar arasında elendik

Öncelikle; Bize Amsterdam hayali kurduran herkese helal olsun,emeklerine sağlık. Kolay değildi bir takımın onca krizden buralara gelmesi.
Maç özelinde çok kısaca değineyim. İlk maçta 1 ve 2.bölgelerden 4.bölgeye oyun kurmada çok başarılı olmuştuk. Rakip stoperlerin cepheden gelen hemen hemen her topta sorun yaşadığını iyi analiz eden hoca, Topal ile geçiş oyunlarında Raul ile de pas akışı ve merkez baskısında avantaj sağlamıştı..
Bu maçta o iki adam yoktu, üstüne üstlük o iki adamın rahatlattığı savunmanın çıkardığı topları indirip, etrafına servis eden, orta sahayı hücuma katmayı bilen Webo da yoktu.

Bu takımın 1-0 mağlup başladığına işaret olarak kalsın.
Aykut Kocaman'ın sakin kimyasına paralel bir futbol sergileyen,ve bunun meyvesini de yarı finale kalarak alan Fenerbahçe'de işler tamamıyla terse dönmüştü.

Rakip takım sahaya 4-2-4 ile yayılırken, sol bekleri ilk maçta orta saha oynamıştı. Bir orjinal ön libero bir de savaşçı orta saha ile önde hareketli 3 adam bir de duvar ile oynayan Benfica, eksik Fenerbahçe'yi sahasına hapsetti pas yapmasına bile izin vermedi.
Yenilen gollerin her birinden önce geliyorum diyordu. Maçın hemen başında 9.dakikada 'bu seviyede nasıl gol yemektir bu ya'' nın ilk bölümünü çekti Fenerbahçe.
Caner takip etmedi Selçuk geç kaldı: Golün adı budur.
 Baştan beri zayıf olan savunmamız neden bu maçta çok fazla error verdi:? Kısaca, zayıf stoperlerle oynuyorsan ya merkezde tempo belirleyen orta sahaların olacak,geçiş oyununu iyi oynayacaksın,ya da çok etkili ön alan alışverişin olacak, bir pivotun olacak, ona oynanan toplarla merkezin oyuna katılacak. Bu dediklerimin 3'ünü: Topal,Raul ve Webo ile yapıyorduk.
 Örneğin, Galatasaray alışılagelmiş pas oyununu oynayamayınca savunma hattındaki zaaflar hep göz önüne çıkar. Bizde de Topal ve Raul'un yokluğunda pas trafiğini sağlayamayan, ilerde yalnız kalan ve topu tutamayan Sow, hücumda sağlanamayan tüm ritimsizlikler sana ''savunma zaafı olarak döner'' sözümün ne denli doğru olduğu masturbasyonunu bana yaşatıyordu.
Gol sonrasında da hücumla bize savunma yaptıran Benfica, seyircisinin de yardımıyla oyunu tamamiyle domine etti. Hemen hemen her pozisyonda hakemi baskı altına almaya çalışan taraftarıyla, Fenerbahçelileri 10 yıl daha yaşlatan Benfica hücumları bir nevze de olsun yavaşladı. Merkezde iki pas bile olsun yapabilmenin getirisi olarak ileride çoğalan Fenerbahçe, sağ içten geliştirdiği pozisyonda, rakibin zayıf karnı olan cepheden gelen yüksek topta, ofsayt da olsa penaltıyı yakaladı. Daha topa gelirken,bu gol dedirten Kuyt, skoru dengeledi. O andan sonra 2 gol atması gereken ev sahibi ekip, 5-10 dakika ciddi bocaladı. Kırılma anı 1: Caner'in soldan altı pasa çıkardığı topta Sow dokunamadı. Kırılma anı 2: Kuyt bomboş kaleye golü atamadı.
Golden sonra 2 net pozisyon ve boş alanlar bulan Fenerbahçe'de ''bu seviyede bu gol nasıl yenir'' 2 filmi vizyona girmişti. Serbest vuruşu hızlı kullanan Benfica,Cardozo,gerisini biliyorsunuz. Devre arasına önde girme şansını bu denli ahmakça bir hatayla tepen Fenerbahçe, 2.yarı için de umut vermiyordu.
45.dakika: Kırılma anı 3
Sev sevme,iyi oynasın kötü oynasın, Fenerbahçe'nin geçiş savunmalarını yapacak 2 adamı var. Topal'ın yokluğunu bugün yaşadığın kalp krizlerinle ödedin zaten. Yokluğunda forma giyen Selçuk, her ne kadar kötü oynasa da doğru yerlerde olması ve alan parselizasyonu iyi yapması nedeniyle, ileride top tutamayan merkezde rakip hızlu hücumlarına fırsat tanıyacak derecede pas hatalarıyla oynayan Fenerbahçe'de, bir nevi emniyet kemeriydi.
Selçuk çıktı Topuz girdi

Topuz'un girmesi Selçuk'un çıkmasıyla, ''ha şimdi oldu'' bak gel gör diyen futbol ulemaları!, o dakikadan sonra bir daha derli toplu rakibe basamayan adım adım sahamıza yayılan Benfica'ya övgüler yağdırırken, takımı da yeren tweet'leri atmaya başlamıştı.

Kırılma anı 4: Gökhan'ın herkesi korkutan sakatlığının ardından, her zaman sadece bu yönünü beğenmediğim hocam, kriz anında bir B planı olmadığını bana hissettirdi. O dakikalarda rakibin oyunu alanıma yığmasını, dilediği gibi top koşturup, ceza sahamızı zorladığını,deli gibi baskı yediğimizi görmezmiş gibi; Bekir'i Gökhan'ın yerine aldı. Oysa ki; Çok basitti. Topuz beke kay, son maçta da bu maçta da toparlandığını gösteren ve rakip beklerin bu kadar zayıf olduğu bir oyunda anahtar olacak Stoch'u al,Gökhan'ı çıkar. Olmadı bu; Bekir girdi,baskı arttı,Sow yalnızlık şarkıları paylaştı,ve Bekir A.Ş gururla sunar dedi ve golü yedirdi,orada o anda ne yapıyordu anlamak güç cidden.


O andan sonra
Bireysel anlamda tecrübesizlik de çok etkiledi. Eğer ki takımın en sakin adamı 19 yaşındaki Salih ise, burada bir düşünmek lazım. İlla bir günah keçisi de lazımsa Sow ve Caner'in oynadığı şu futbolun izahı yok, Yobo'ya laf edenlerin de hayatların neden-sonuç ilişkisiyle bakma özellikleri yok,o sürüm güncellenmemiş demektir.
Hamle çok ama çok geç kaldı be hocam
Biliyorum, bu kadar hızlı kontracıları olan bir takıma karşı stoperleri öne alıp hücum etmek kolay değildi,ama bir şey deneseydik en azından,böyle çaresizce gollerle,elenmeseydik. 75'te oyuna giren Stoch'la sol kanatta etkili olan Fenerbahçe, merkeze gönderdiği her topta bu takıma gol atarız dedirtti. Savunmadan seken topa kafayı vuramayan, sağ kanatta şutunda gole yaklaşan Sow ve Kuyt'ın pozisyonları haricinde, Egemen'i santrfora çekip, Salih'i ön libero, Baroni'yi de stopere çeken Fenerbahçe, çaresizliğin filmini çoktan yazmıştı. Olmadı,elendik,sağlık olsun,sen kara deryalarda bir Fenersin,bize yaşattığın mutluluk yeter,önemli olan seneye de başarıyı sürdürmek.
Of ulan of,diyerek bitirelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...