31 Ekim 2011 Pazartesi

Eh İşte!

Standartı yakalama yolunda ilerliyor Kartal. Kötü oynamak vb. Her şey eleştirilebilir ancak istikrarı sağladın diye kimse seni eleştirmez. Unutulmasın!

Kiev deplasmanında başlayan doğru hamleler zinciri yerini ideale bırakıyor. Olması gereken yani. Hilbert,Ernst,Veli,Necip gibi mücadeleci isimlerin takıma girmesi en azından direnç ve ciddiyet artışı olarak sahaya yansıyor.

Fenerbahçe  maçından farklı olarak Necip-Aurelio rotasyonu ve Pektemek-Almeida nöbet değişimi yaşanıyordu. Dedik ya ideal. Olması gereken bu. Bu sistem içinde kullanılabilecek en “iyi” oyuncular bunlar. Belki Fernandes’i de ekleyebiliriz tabii. Hala Carvalhal’in o açıdan ne yapmaya çalıştığını açıkçası anlamış değilim. Kiev maçından sonra çok daha net bu konu hakkında konuşabiliriz diye düşünüyorum.

Son maçlarda ilk on beşer dakikalık iyi oyun bu maçta 25-30 dakikaya kadar çıkıyordu ki bu kocaman bir artıdır. Rakibe oyununu dayatmak ve bu oyun düzeninde mahkum etmek anında olacak iş değil. Nitekim bunu artık uygulayabilen bir Kartal var. Beşiktaş iyiye giderken kast ettiğimiz de işte budur.

Erken gelen gol ve sonrasında yakalanılan, girilen pozisyonlar maçın farka gideceğini hissettiriyordu. Nitekim bu böyle olacak derken vites düşürüldü ve ilk yarım saatin ardından Sivasspor inanılmaz pozisyonlar bulmaya başladı. Özellikle Almeida ve Quaresma ile kontra-ataktan yakalanılan pozisyonların skor tabelasına yansıtılamaması da yine kocaman bir eksi olarak “hücumcuların” hanesine yazılıyordu. Bu kalibredeki oyuncuların bu denli saçma hatalardan gol kaçırmalarını açıkçası ben hazmedemiyorum.

İkinci yarı başladığından itibaren oyun dengeye girdi. Bir gol daha gelirse rahat rahat Tanju’nun performansını değerlendirmeye fırsat buluruz diye düşünüyordum. İsmail’in çıkışından sonra adına A2 takımında gösterdiği performanstan sonra methiyeler düzülen futbolcunun Tanju olduğuna inanasım gelmiyor. Bir maçta oyuncu değerlendirmek kesinlikle yanlıştır ama bilekleri yumuşak bir bek görünümü çizdi ve İsmail’i kesinlikle arattı.
Aksiliklerin Beşiktaş adına üst üste gelmesi normaldir. Buna o “garip” gol de eklenince işler daha çok sarpa sardı. Neyse ki tecrübesizlikten kaynaklanan bir penaltı imdada yetişti. Eğer o penaltı olması işler kesinlikle zordu.Uzatmalarda atılan gol de hem Holosko’ya hem de Quaresma’ya büyük bir moral olmuştur diye düşünüyorum. Quaresma’yı eleştirmek gayet normal. Yeri geldiğinde bunu ben de yapıyorum ancak bugün yapılan şeye ben isim veremiyorum. Doyumsuzluk olsa gerek. Quaresma’nın gelmesi için sabahlayan insanların ona küfretmesini hazmedemiyorum. Garip taraftarımızın son gariplikleri de bu işte. Taraftar ile yaşadığı problemden sonra sahada adeta yokları oynadı ki mücadele etmiyor denilen adam depar atıp trivela ortası ile bir de asist yaptı.

Unutmayın Quaresma bu takımın gerçek anlamda her şeyi. Quaresma’yı silmek demek “şu an için” Beşiktaş’ı silmek demektir.Quaresma’yı üzmek direkt olarak performansına etki eder. Yapılan eleştirinin dozajını iyi ayarlamak lazım. Tabii Quaresma da kendine bir çeki düzen vermeli orası bambaşka bir konu.

Netice olarak iyi yoldayız. Hala lig için UEFA’dan elenmek göze alınabilir diyorum. Perşembe günü görüşmek dileğiyle…

NOT:Bugün tribünler en kötü günlerinden birini yaşıyordu. 

DİP NOT:Veli ve Ernst hak ettikleri yeri sahada aldılar. Hilbert lütfen böyle devam!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...