9 Aralık 2011 Cuma

"El-Clasico: Futbol Orgazmı" Vol2

Ağır bir Barcelona taraftarıyım. Bunda bir çok etken var tabii ancak bir Cule olmamın en büyük etkeni küçüklüğümden beri futbolu bana sevdiren ve İnönü’de farklı yendiğimiz en büyük kulüp olmasından kaynaklanıyor. Çok basit iki neden değil mi? Detaya inecek olursak La Masia gerçeği yatıyor. Öz Kaynak düzenini kullanan takımların varlığı her zaman beni tatmin eder. Tıpkı bir dönem kendi takımımda olduğu gibi…  

Barcelona’nın bu günlere gelmesinin altında kesinlikle tesadüf yatmaz. Her bir şeyin altında “Emek” vardır ve bu başarıda kulübün masöründen tutun da La Masia’daki aşçının dahi payı görmemezlikten gelinemez.

Ne bir siyasi kimlik ne de başka bir etken olarak algılayın bunu. Dünyadaki en büyük değer emektir ve tarihin en iyi takımının bu denli büyük bir emekle oluşması başta hayat olmak üzere futbolun algılanmasında başat etken olmalıdır. Visca Barça!

Gelelim asıl konumuza… El-Clasico. Geçen yıl o El-Clasicolar zincirinde bu efsane karşılaşma için kullandığım bir terim var. O da: Futbol Orgazmı… Hem Barça hem de Real takımı inanılmaz takımlar. Tarihi anlamda değil. Günümüzün muhtemelen en iyi futbol oynayan iki futbol takımı. Birisi gelen başarılar üzerine kibirlenmeyip kendine “Nasıl daha iyi olabiliriz?” sorusunu soran; diğeri ise “Nasıl en iyinin yerini alabiliriz?” diye rüyasında bile futbol oynayan bir teknik direktör ve futbolculara sahip bir takım. Daha ne istenebilir ki?

Son yıllardaki El-Clasicolar Barça-RMadrid değil, Barça ile RMadrid+Mou arasında geçiyor. Bunun en büyük nedeni ise Mou’yu yaratan kulübün Barça olmasıdır. Öyle ki Mou zamanında Barça’ya “Daima yürekten bağlıyım!” demiştir. Ancak cennetten kovulan şeytan misali kendisini yaratan kuruma bir anda düşman kesilivermiş ve en büyük amacı da onları bulundukları “en iyi” tahtından itmektir.  Bu ihanetin bedelini de Camp Nou’da hiç kazanamayarak ödüyor. Neredeyse Tanrı’dan çok Barcelona’dan korkuyor (!). Her ne kadar Barcelona’ya karşı şansı gülmese de onun bir futbol dehası olduğunu unutmamalıyız. Kasparov’un en sonunda yenildiği bilgisayar vardı ya. Heh. İşte o Mourinho. Evet benimki de böyle bir şey işte. Hem seviyorum bu adamı hem de nefret ediyorum.

Taktik dehası demişken geçen seneye atıfta bulunmalıyım. Neredeyse geçen sezon 10’a yakın El-Clasico oynamalarından ötürü Mou farklı şeyler denemek zorunda kaldı. Misalen Pepe’yi ön liberoda bir canavar şeklinde salık bir biçimde oynatması veya Ronaldo da dahil öndeki dört oyuncusuna pres yaptırtması gibi. Bu deneme yanılmalar ile bazı şeyleri de yakaladı. En azından Barcelona’nın oyununu kilitleyebilme yönünde adımlar atılmaya başlanmıştı. Pepe’nin hırsı ve azmi korkutucu bir güç haline geliyor, öndeki dörtlünün presi ise Barcelona’nın o bilindik Tiki-Taka’sını bozuyor ve uzun paslarla oyunu çevirme mecburiyetine itiyordu. Baskı ile Barça’yı yıldırma çabası tam anlamıyla bu. Bunu yaparken göze çarpan en büyük problem oyuncuların kendi mevkiilerini boşaltmak uğruna gözü dönmüşçesine baskıyı uygulama çabaları. Bu da –çok fazla olmasa da- Barcelona’nın ekmeğine yağ sürüyor ve tam da istediği oyun planına dönülmesini sağlıyor. Messi, Villa, Pedro hatta forvete Cesc’in uygun boşlukları bulup tehlikeli ataklar yapmasını tetikliyor. Ben RMadrid’in bunları yaparken ekstradan başka işleri de yapacağını düşünüyorum. Mou bu sefer bunlar ile yetinmeyecektir. Benim bile dikkatimi çeken bu etkenleri Mou’nun görmediğini düşünmek afatlık olur.

Barça tarafına geçecek olursak bu seferki oyun farklı. Bu kesin. Uzun süre sonra ilk defa Barça Madrid ekibinin gerisinde maça çıkacak. Hem de 6 puanlık bir fark bu. Bu farkın nasıl oluştuğuna değinmek istemiyorum başka bir yazının konusu olsun. Kazanmak zorunluluğu mecburen topu önde tutma gereksinimini beraberinde getiriyor. Burada da sıkıntı doğacak çünkü Mou’nun takımlarının geleneksel karakterinde üç pas ile 10 saniyede golü bulmak var. Önde kaptırılacak toplar –hele ki 6 saniyede geri kazanma oyunu tutmazsa- çok büyük sıkıntılar teşkil edecektir. Burada da dünyanın bir diğer mükemmel taktisyenlerinden biri devreye giriyor. Pep, böyle durumlarda takımını geriye çekip rakibinin sinir katsayısını arttırmayı hedefliyor. Elindeki kadronun en kötü gününde dahi olsa karşı takımın üzerine kabus gibi çökebilecek kapasitede olduğunu biliyor. Tabii ki bunu yapmak çok kolay olmayacaktır. Kolay olmayacaktır derken de hiç kimsenin aklından çıkmaması gereken bir şey var: Bu takım tarihin en iyisi! Bu bile onlara güvenmek için yeterli.

Bakın ünlü kimlikler bu konu hakkında ne diyor:

Juan Carlos Navarro(Barcelona Basketbol takım kaptanı-Capita-): “Çünkü ilk sorunda bu muhteşem takımdan şüphe duyamayız. Onlar bizi gururlandırdı ve bunu yapmayı sürdürecekler.”

Ricard Torquemada(Katalan Gazeteci): “Çünkü daha oynanacak çok maç var. Barça puanlar kaybetti ama kimliğini koruyor. Sonuna kadar savaşacaklar, her turnuvada. Barça düştüğü yerden kalkmasını bilir, onlar hiçbir zaman bir yanlış sonrası donup kalmadı.”

Jordi Baste(Katalan Gazeteci): “Onlara güvenmemek utanç verici olurdu. Bu takım her şeyi kazandı. 6 puan geriden gelip Madrid'i geçecekler, başaracaklar.”

Xavier Bosch(Katalan Gazeteci): “Çünkü, eğer tarihin en iyi takımına, en rekabetçi ve en iyi teknik adamına güvenmezsek Barça taraftarı olarak -cule- çağrılmayı hak etmiyoruz demektir.”

Johann Cruyff(Barça efsanesini yaratan adam): “Çünkü bir hafta önce Milan'ı evinde yenen bir takıma güvensizlik sergileyemezsiniz. Bir maç kaybetmek, her şeyin sonu değil, Barça'nın tipik ortamı bu olmasına rağmen ve lig zaferleri Aralık'ta kazanılmaz, Mayıs'ta kazanılır.”

Jamie Carragher(Liverpool ikinci kaptanı): “Barcelona insanların oyun hakkındaki düşüncelerini değiştirdi. Biz, hepimiz onlar gibi oynamak istiyoruz ama yapamayız.”

Carlo Ancelotti(Milan’ın efsanesi): “Pek çok Barça oyuncusu Blaugranayı giydiğinde kendini özel hissediyor çünkü orada yetiştiler. Onları kuvvetli kılan bu ve onların futbol felsefesi şu an en iyisi.”

Onlara katılmamak elde değil gerçekten. Her zaman dediğim gibi yine söylüyorum. Visca Catalunya! Visca Barcelona!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...