1 Nisan 1946 doğumlu olan Arrigo Sacchi devrimci nitelikteki teknik direktörlerden birisidir. Diğerlerinden farklı olmasının birçok sebebi vardır tabii...
Hayatını babasının ayakkabıcı dükkanında ona yardım ederek sürdürür. Aynı zamanda amatör olarak da Fusignano’da top koşturur. Haliyle babasına yardımcılık bir süre sonra tatmin kapasitesinin yanına bile uğrayamaz. Çok sevdiği futbolun, onu içine çektiğini hisseder. Bir şekilde içinde olmak ister. Tabii işi zordur. Futbolculuk için yaşı biraz geçtir. 1977 yılında yine amatör bir kulüp olan AC Bellaria Igea Marina’ya transfer olur. Yaşı ve yeteneklerinin kısıtlılığı sebebiyle burada da profesyonelliğe adım atamaz. O da yine çok sevdiği futbolun sinema değimiyle kamera arkasına geçmek ister. Teknik direktör olmaya karar verir. Tabii günümüzün şartlarında bile futbolun içinden gelmeyenlerin yer edinmesinin zor olduğu bir dünyada o zamanı düşünürsek ne denli güç bir durumla karşı karşıya olduğunu kestirebiliriz.
Hırsın getirmiş olduğu azimle birlikte bir şekilde kendini yaşadığı yerdeki yerel kulüplerin kapısından içeri atar. İlk başlarda altyapı antrenörlüğü yapacaktır. 1977 yılında Cesena genç takımını çalıştırmaya başladı. 82’de İspanya Futbol Federasyonu’nun açtığı kursu tamamlayıp profesyonel antrenör oldu. Gerekli bilgi birikimi sağladıktan sonra 1985 yılında Parma’nın başına geçer ve takımı Serie C şampiyonu yaparak Serie B’ye yükseltir. Daha ilk sezonu için süper bir başarıdır. İkinci sezonunda da takımı yükselme potasında tutar, takım olarak o yılki en büyük başarıları İtalyan Kupası’nda AC Milan’ı eleyerek çeyrek finale çıkmaları olur.
Aslında biraz da Akdenizli kanı sayesinde Berlusconi her zaman fevri hareketler yapar. Bu hareketlere zamanında birini daha katmış. Birinci lig tecrübesi olmayan bir adama AC Milan’ı temsil etmiş. O adam da Arrigo Sacchi işte. Gerçi Milan şu an ki Milan değil. Göreceksiniz efendim.
Bu emanet ediliş hem Sacchi hem Berlusconi hem de Milan için bir dönüm noktası olur. Catenaccio’yu bilmeseniz bile en azından bir kez duymuşsunuzdur. İtalyanların “sıkıcı”, defansif oyun tarzı catenaccio olarak nam salar. “Asma Kilit” de derler bu sisteme. Yerleşmiş olan bu sisteme karcı takımını deyimi yerindeyse Portakal oyuncuları sayesinde Total Futbol’a zorlamıştır Sacchi. Hep ileriye giden hep hücum düşünen hep golü aklında bulunduran bir takım yaratmaya çalışmıştır ve başarmıştır da. İşte bu yüzden “devrimci” sıfatını yapıştırdım isminin önüne. “Her zaman takımlarımı güzel futbol oynaması ve zevk vermesi üzerine kurdum.” Der. Doğrudur da.
Daha ilk sezonunda(87-88) AC Milan’ı Seria A şampiyonu yaptı. Son şampiyonluğundan bu yana 9 yıl geçmişti. Önemli bir başarıydı yani. İtalyan Kupası sahibi Sampdoria’yı ilk kez düzenlenen İtalyan Süper Kupası’nda mağlup edip bu kupayı müzesine götüren ilk takımın hocası olmayı da başardı. Ertesi yıl ligi üçüncü bitirdiler ancak Şampiyon Kulüpler Kupası’nda işler yolunda gidiyordu. Finalde Steaua Bükreş’i yenerek kupanın sahibi oldular. Milan bu kupayı üçüncü kez müzesine götürüyordu. Kupa Galipleri Kupası şampiyonu Barcelona ile Süper Kupa maçına çıktılar. Bu kupayı ilk kez müzesine götüren Milan’ın teknik direktörü olarak o da tarihe geçiyordu. İntercontinental Kupası’nda da Atletico Nacional’ı eleyerek bu kupayı da alıyorlardı. Neredeyse bütün kupaların sahibi oluyorlardı.
88-89 sezonunda Maradonalı Napoli’nin arkasında ligi ikinci bitiriyorlardı.Şampiyon Kulüpler Kupası’nda da bu sefer Benfica’yı yenip kupayı müzeye götürüyorlardı. Süper Kupa’da ise Sampdoria’yı eleyerek Süper Kupayı da ikinci kez üst üste müzesine götürüyordu Sacchili Milan. İntercontinental Kupası’nı da Olimpia’yı mağlup edip kupayı alıyordu. Başarılar tekrarlanıyordu.
Ertesi yıl kazanılan tek bir kupa bile yoktu. Üstelik Berlusconi’nin manevi oğlu saydığı Van Basten ile sürtüşmüştü de. Van Basten yönetime “Ya o ya ben!” demişti. Bir adam hiç mi değişmez diyesim geliyor. Kısacası Sacchi’ye yol görünüyordu. Hatta ilerleyen tarihlerde o günlere dair röportajlarında da bu konudan bahseder. Antrenmanları ağır olan Sacchi’ye şu soru gelir ve karşılığındaki cevap da şudur:
“Futbolun devrimcisi konumundasınız ama sizin idman metodunuzu oyuncularınız bir kabus olarak görüyor. 1990 yılında bu işinizden olmanıza bile sebep olmuştu.Bu konu hakkında ne diyeceksiniz?
-Siz hiç itiraz olmadan gerçekleşen bir devrim gördünüz mü?...”
Milan’dan ayrıldıktan sonra İtalya Milli Takımı’nın başına geçti. Başarısız geçen bir ön eleme ve bir turnuva sonrası o görevde kalması neredeyse imkansızdı. 94 Dünya Kupası’nda Roberto Baggio’nun kaçırdığı penaltı ile ikinci oldukları turnuvada da o vardı gerçi. Atlamamak gerekir.
96-97 sezonu içinde Milan’ın üçüncü teknik direktörü olarak takımın başına getirildi ancak ligi on birinci bitirmelerinin ardından görevden istifa etti.
1998 yılında yurt dışına çıkıp Atletico Madrid’i çalıştırdı. Başarısız geçen bir lig vardı yine. Kral Kupası’nda bir final ve Parma’ya elendikleri UEFA Kupası’nı da değinmeden geçmemek lazım.
2000-2001 sezonunda Parma’nın başına geçti ancak sağlık sebepleri ile görevinden istifa etti. 2004 yılına kadar sportif direktörlüğünü yaptı ancak daha sonra 2005 yılında istifa edeceği Real Madrid’in sportif direktörlüğüne oturdu. Burada da Robinho’nun Real’den Manchester City’e rekor ücret karşılığı transferinden sonra nokta atışı sözlerini sarf eder: “Robinho ruhunu para için satmış. Hiçkimse Real’i bırakıp City’e gitmez.”
Yorumculukla geçirdiği bir sürenin ardından 2010 yılında genç futbolcu akademileri koordinatörü olarak İtalyan Federasyonu’nda görev aldı. Ve halen devam ediyor.
Kendinden sonraki nesilleri de hep etkilemiştir. Misalen Rafe Benitez’in bir cümlesi vardır: “Görüşlerim Sacchi’nin Milan’ına yakın.Agresif ve ofansif oynayan bir takım istiyorum.”Ayrıca bilindiği üzere efsanemiz futbol dışından gelen “devrimci teknik direktör”dür. Basından buna gelen vurgu sonrası gelen cevap da kendisi gibi efsane haline gelir: “Jokey olmanız için at olmanıza gerek yoktur.” Tanıdık geldi değil mi? Ah be Jose ah be ne ilkti ne de son olacak bu “esinleniş”in…
Başarılar:
Milan ile 2 kez Şampiyon Kulüpler Kupası (1988-89, 1989-90)
Milan ile 2 kez Süper Kupa (1988-89, 1989-90)
Milan ile 2 kez Kıtalararası Kupa (1988-89, 1989-90)
Milan ile 1 kez İtalya Ligi Şampiyonluğu (1987-88)
Milan ile 1 kez İtalya Süper Kupası (1988-89)
Atletico Madrid ile 1 kez İspanya Kral Kupası (1998-99)
Atletico Madrid ile 1 kez UEFA yarı-finali (1998-99)
İtalya Milli Takımı ile 1 kez Dünya Kupası Finali (1994)
Times Dergisine göre Gelmiş Geçmiş En İyi 11. Teknik Direktör (2007)
İtalya'da Yılın Antrenörü Ödülü (1988-89)
Ufuk Tolga Aldırmaz
Ellerinize sağlık öncelikle. Yanlış anlamayın, Sacchi çok büyük adamdır ama Rossoneri efsanesi yaratanlar aslında İsveçli trio Gre-No-Li'dir, bu üçlüyle ilgili de bir post gelirse güzel olur. Tekrar ellerinize sağlık..
YanıtlaSilEstağfirullah, yanlış anlaşılacak bir şey yok... İlerleyen günlerde değinmeye çalışacağım lakin ikinci devre sebebiyle bu iş uzayabilir biraz. Sacchi'ye bu yakıştırmayı yapmamın sebebi gerçekten "kötü" durumdaki Milan'ı resmen bataklıktan çıkarması. Haklılık payınız da var tabii başlığı "Rosseneri Efsanesini Tekrar Dirilten Adam" yapsak daha akla yatkın olabilir. Yorumunuz için teşekkürler...
YanıtlaSil