Ankaragücü beraberliğinden sonra yine vasat geçilen bir kupa mücadelesi ardından her zaman gergin geçmesi muhtemel olan bir Bursaspor karşılaşmasına çıkılıyordu…
Beşiktaş’ın artık klasiği olan “iyi olan sakatlanıp çıkar” mottosu nedeniyle ideal olan onbirden çeşitli değişiklikler vardı. Burada dikkat çekici olan Carlos Hoca’nın Simao’ya artık dayanamayıp kesik atmasıydı. Bu çok önemli ve yerli yerinde olan bir gelişme. Yarardan çok zarar getirmeye başlayan Simao’nun biraz olsun geçmişini anımsaması gerek diye düşünüyorum. Bunun dışında Pektemek ile başlanabilirdi diye düşünmeden edemedim kendimi.
Bursaspor’un ise sene başından beri oturtamadığı bir kadrosu var. Bu sefer de en dikkat çekici eksiklik Basser( ki Afrika Kupası’nda) ve seçilmeyen Serdar Aziz… İki oyuncu da bu ligin standardının üstünde olduğunu düşündüğüm, beğenmekten kendimi alamadığım oyuncular lakin Ertuğrul Hoca en iyisini bilir demekten de yine kendimi alamıyorum!
Maçın ilk dakikasından itibaren yine o seyirci desteği ile “İnönü Taktiği” haline gelen önde basışlar vardı. Şok-pres diye nitelendirdiğim bu basışlar son iki sezondur Beşiktaş’ın oyununda kilit noktayı oluşturuyordu ki gol de Necip’in inat ederen Basser’in yokluğunda formayı sırtına geçiren H.Aslantaş’tan kaptığı topu mükemmel ortayla Almeida’nın kafasına göndermesi ile gerçekleşiyordu. Erken gelen gol Beşiktaş adına iyiydi ancak devamlı gol yiyecekmiş gibi bir görüntü vardı. Geldik mi kilit noktaya? Evet geldik. Hilbert’in yokluğunda Ekrem’in oynadığı sağ bek mevkiisi rakipler için maden haline geliyor. Ekrem ne kadar mücadele etse de defansif oyunu felaket. Geçen yazımı okuyanlar da bilir “Çapağını yiyim be Hilbert çabuk iyileş!” diyorum o yüzden tekrar. Nitekim gol bu kanattan değil ama yokları oynayan Fernandes’in orta sahada kaptırdığı top ile fast-break golü attı Batalla ile Bursaspor. “Çıkarken kaptırılan top” mottosu işliyordu bu golde lakin “Golün ardından geçecek beş dakika önemlidir.” mottosu da Beşiktaş adına işliyor ve Edu’nun şutörlüğü baskın taraf olup sol çaprazdan golü buluyordu Beşiktaş.
İkinci yarı Beşiktaş klasik skoru tutma çabasıyla geri yaslandı. Zaman zaman etkili de olmaya çabaladı ancak ileride statik hale gelen üçlünün varlığı bunu set çekiyordu. Necip’in sakatlanması ile oyuna giren Simao buna çözüm oluşturur diye düşünürken Bursaspor daha da etkili bir şekilde Beşiktaş kalesine akın ediyordu. Edu’nun çıkışı ve Pektemek’in girişi ile ileride daha çok top tutulur diye umut ederken Ozan İpek’in kaçırdığı o pozisyon gerçekleşti ve maçın kırılma anı da buydu. Bu pozisyondan sonra “Çıkın gidin gol atın!” der gibi jest ve mimikler sergileyen Carvalhal’e takım hemen cevap veriyordu. Fernandes’in inanılmaz ortası ile kaleyle arasında 5 cm olan Almeida topu 3 cm yakınındaki direğe vuruyordu. Ardından Simao’nun önüne düşen top Pektemek’in ayağına gidiyor ve Stepanov’un ayakkabısından sekip kaleye giriyordu. Maçı bitiren hamle yine ikinci yarı golcüsü olan Mustafa’dan gelmişti. Bana Ahmed Hassan’ı andırmaya başladı.
Bursaspor’un düşüşü devam ediyor. Sıralama ve puan değil, oyun anlamında beklenenin çok altındalar. Zaten kafaya oynamasını beklemiyorduk ancak bu durum onlar için kötü. İleride aranan kanın Pinto olmayacağı da aşikar bakalım nasıl hamleler gelecek.
Beşiktaş ise Sivok’un ardından Egemen’i de kaybetti. Egemen ilk defa takımından ayrı bir 90 dakika geçirecek tabii Beşiktaş’ta onsuz. Antalya deplasmanı onsuz daha da zor. Gün geçtikçe ideal kadrosundaki eksilişler artıyor Beşiktaş’ta. Necip’in de aldığı darbe kötüydü. Bileğinde bir açılma olduğunu gözlemledik umarım korkulan olmaz ve Simao’nun yokluğu emin olun şu an takım için daha iyisi. Portekizlilerden kesik yemesi gereken ilk isim oydu ancak yaptıklarına güveniliyordu. Umarım bir Fernandes olarak dönüşünü iyi yapar ve sezon sonu gidecek ilk isim o olmaz…
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder