Güzel bir La Liga gecesi daha. Gerçi hafta biraz kısır başladı ama kısır olmayacağından emin olduğumuz bir mücadeleye başlayacaktık. Real Madrid-Granada…
Real Madrid bildiğimiz RMadrid. Granada ise lige yeni çıkmış, özellikle son 2 sezondur yaptıkları ile dikkat çeken bir ekip. Takipçileri bilir Granada’nın lige çıkışı sürpriz olarak nitelendirilmişti. Bundan daha önemlisi ve beni de özellikle yazmaya iten Udinese ile olan FM tabiri ile “Affiliated Club” anlaşmaları. Meali; Udinese gelecek vaad eden ya da yarışmacı duyguyu kazanmasını arzu ettiği oyuncularını Granada’ya kiralık olarak gönderebiliyor. Aralarında herhangi bir para anlaşması var mı açıkçası bilemiyorum ancak bu sayede Granada hem yetenekli futbolcuları kadrosunda toplayabilirken hem de bunun neticesinde La Liga’ya çıkmak gibi başarılar elde edebiliyor.
Maç başladığı andan itibaren klasik Real Madrid oyununun parçası olan topa sahip olma gerekliliği baş gösteriyor ve RMadrid topu ayağına alıyordu. Granada’nın sahip olduğu toplar genelde aut atışı ya da RMadrid’in kaptırdığı toplardan ibaret oluyordu. Hal böyle olunca baskıyı kurmak elzem oluyordu RMadrid adına. Di Maria’nın yokluğunda forvete Higuain konulup, sağ kanada Benzema çekiliyordu. Top Benzema’nın kanadından geldiği zaman Benzema ya topla birlikte içeri kat etmeye çalışıyor ya da topu genelde en yakınında olan Lass veyahut Mesut’a aktarıyordu lakin top ters taraftan yani Ronaldo’nun tarafından geldiğinde tipik yalancı 9 özelliği gösterip Higuain’in yanına kat ediyordu. Hal böyle olunca Ronaldo’nun Di Maria ile yaptığı o kanat değişmelerini göremez olduk. Sanırım bundan olsa gerek Ronaldo da oyunun içinde fazla yer alamıyor ve hoşnutsuz bir tavır takınıyordu.
RMadrid adına dikkat çeken bir diğer özellik ise üçüncü bölge haricinde bir elin parmağını geçmeyecek top kayıpları idi. Üçüncü bölgede ise her ne hikmetse çoğu zaman Barcavari şut çekmeyi unutup pas yapma çabasına girdiklerinden bilhassa Mesut’un ayağından top kayıpları yapıyorlardı. Bu yazdıklarımdan anladığınız üzere oyundan memnun olmasam da 18.dakikada Ronaldo-Mesut-Benzema üçlüsünde inanılmaz bir paslaşma gerçekleşti ve güzel bir golü Benzema’nın ayağından buldular. Gol geldikten sonra Granada şokunu kolay atlattı. Ani bir top kaybı yapan RMadrid yarı sahasına hızlıca geçtiler ve güzel bir organizasyonda Rico’nun kafasıyla skorda dengeyi sağladılar. Bu dakikadan sonra RMadrid sahada etkin taraf olma özelliğini yitiriyor ve sene başında Beşiktaş’ın da listesinde olduğu öne sürülen Carlos Martins’in önderliğindeki Granada’ya devrediyorlardı. İyi top dağıtan Martins sayesinde önemli pozisyonlar da buldu Granada lakin en büyük hastalıkları olan duran toptan 33.dakikada yine golü yediler. Sergio Ramos. İlk yarı böyle son buluyordu. Sonucu belli bir maç demiş miydim?
İkinci yarının hemen başında Higuin ve Benzema ile bulduğu goller neticesinde iyice rahatlayan Real Madrid bütün işleri lehine çevirdi. Beklenen ikinci yarı gerçekleşmiş oldu. 70. Dakikaya kadar topu ayağında tutma tercihinde bulundular ancak bu dakikadan sonra Granada’ya topu iade ettiler. Granda pozisyonlar bulmaya başladı. Tabii hepsine net gol pozisyonu demek mümkün değil. Bunun üstüne yine de RMadrid’in pozisyon bulduğunu söylememe bile gerek yok sanırım. 88. dakikada da Ronaldo'nun ayağından gelen gol maçı kapatan gol oluyordu.
Maç beklediğimiz gibi Real Madrid’in galibiyeti şeklinde sonuçlandı. Bundan ziyade dikkat çeken bir şey belki de bizi en çok ilgilendirecek olan, Hamit’in oynamaması. Hamit’i Lass yerine sağ bekte görmek isterdim/İsterdik. Benzema’nın Madrid ekibi adına 50.golüne imza attığını belirtmekte de fayda var. Granada adına ise belirttiğim gibi Carlos Martins fazla dikkat çekiciydi. Uche ve Benitez de potansiyelli iki isim. Onları daha sık duyabiliriz dikkat…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder