6 Eylül 2013 Cuma

Pozzo Hanedanlığı



İtalya'nın küçük kentlerinden olan Udine, futbol takımına sadık olan taraftarlarıyla da tanınır. Öyle ki çoğu zaman stat dolmaz ama Udinese'nin boş tribünlere oynadığını da göremezsiniz. Yıllardır süregelen bu durum taraftarın her manada kulübüne sadık kalmasını da beraberinde getirir. Oyuncular gelir, gider gık çıkmaz. Bir sezon üçüncü, birinde beşinci, diğerinde sekizinci olurlar yine de takımlarına sadıktırlar. Nitekim bu dingin haleti ruhiye kulübe de sirayet etmiş ve yönetimsel açıdan istikrarlı bir Udinese senelerdir varlığını sürdürmüştür.

21 Mayıs 1941 Udine doğumlu Giampaolo Pozzo önemli bir iş adamıdır. Yatırım yapmak için futbol seçtiğinde doğduğu şehrin takımından başkasına yönelmesi pek mümkün değildir. Nitekim Temmuz 1986'da kulübü satın alır. Kulüp borç batağındadır. Üstüne üstlük bir de şikeden ceza yemiştir. Yıllar geçtikçe düzen oturur. Bu kez Pozzo'nun zamanın Lazio başkanı ile telefon konuşması polisler tarafından soruşturma sebebi olarak gösterilir. Bu kez Pozzo bizzat kendisi yüzünden kulübüne ceza aldırtmış olur. Bu durum Pozzo'yu daha da çok kamçılar. İstediği şey başarı olacaktır. Alberto Zaccheronili takım ile Serie A üçüncülüğüne kadar yükselecektir. Bir sonraki sezon gelen yedincilik de aslında istikrarsızlığın büyük bir göstergesi olacaktır. Tesadüfi başarı dalgalarına tutulmalarına karşın Pozzo işin böyle yürümeyeceğini şirketlerinden de bilmektedir. Profesyoneller ile anlaşır. O profesyoneller bugünkü Udinese'nin temel prensiplerini oluşturur. Ardından programlanış başlar. Amaç basittir: Kar elde ederken başarılı olmak. Amaç göreceli biçimde de olsa gerçekleşecektir. İlk büyük satış zamanın kuru ile 12 buçuk milyon Euro'luk Oliver Bierhoff ile olur. Yavaş yavaş sistem oturur. Ardından Parma'ya 28 milyon Euro'ya yollanan Marcio Amoroso gelir. İki sezon sonra Stefano Fiore 25 milyon Euro'ya Lazio'ya, altı sezon sonra David Pizarro 12 milyona Inter'e ve Marek Jankulovski'de 8.5 milyona Milan'a transfer olur. Bunlar tabii ki büyük meblağlar karşılığı olan transferler. Sıkı durun esas kazanç geliyor, 1998-1999 sezonundan beri Udinese'nin aldığı ve sattığı futbolcuları dengelediğinizde kulüp yaklaşık olarak 215 milyon Euro kar elde etmiş durumda. Sadece oyuncu satımı ile Beşiktaş'ın güncel borcunun yarısından çoğunu ödeyebilecek bir banka hesabına sahip olduklarını söylersek abartmış olmayız. Hakikaten büyük rakamlar.

Udinese yukarıda belirttiğim karı elde ederken sırtını gözlem ağına dayadığını hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz hazirana dek kulüpte Sportif Direktör olarak görev almış olan Fabrizio Larini ile yapılan bir röportajda bu ağ ilgili gelen soruya verdiği cevaptan detayları alıyoruz. Yirmi adet gözlemcisi bulunan kulüp, bu gözlemcileri dünya üzerine yaymış durumda. Bunlardan beşi İtalya'da çalışıyorken beşi de Avrupa genelindeki düşük profilli ligleri takip ediyor. Biri Brezilya, biri Arjantin ve çevresi, bir diğeri ise Şili ve çevresindeki ülkelerden sorumlu. Biri de özellikle Gana olmak üzere Afrika'nın belli başlı ülkelerinde cirit atıyor. Diğer gözlemciler ise genellikle raporları olumlu gelen oyuncular üzerinde karar kılıcı rolünü oynuyor. Kimi oyuncular için aylar harcandığını kimileri içinse bir iki maçta karar verildiğini belirten Larini, oyuncuların kiralanması konusunda da etkili bir isim. Bu konuda herhangi bir araştırmam yok lakin Udinese'nin sözleşmeli yüzü geçik oyuncusu olduğunu ve bunların yaklaşık yetmişinin de başka kulüplerde kiralık olarak top koşturduklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Türkçe'ye "bul-kullan-sat" şeklinde sokabileceğimiz sistemin işlemesindeki en önemli organlardan biri de 2008'de Pozzo ailesinin hisselerinin büyük çoğunu aldığı La Liga'da mücadele eden Granada. Granada'nın La Liga'ya yükselişi şüphesiz ki onlar adına büyük bir olay oldu. Bugün Granada'nın güncel kadrosunda altı Udinese menşeli oyuncu barındırdığını da hemen belirtmeliyim. Granada'nın ardından İngiltere Championship ekiplerinden FC Watford'u da satın alan Pozzo ailesi resmi anlamda futbol dünyasındaki öyle zannediyorum ki ilk çok uluslu şirketi oluşturdu. Geçtiğimiz sezon Premier League'e çıkışı kıl payı diye tabir edebileceğimiz şekilde kaçıran Watford'un güncel kadrosunda da 12 Udinese ve Granada geçmişi bulunan oyuncu mevcut. Bu bağlamda Watford'un da Premier League'e çıkışı şiddetle istedikleri bir olay.

İleride ne olur, zaman ne getirir bilinmez fakat iyi senaryoyu oluşturacak olursak; Watford Premier League'e kalifiye olur. Belli bir süre ardından Granada yavaş yavaş Avrupa kupalarına gidecek seviyeye gelir. Udinese ise ilk dördü her sezon zorlar ve belki de -hakikaten en iyi ihtimalle- bir şampiyonluk gelir. Kötüyü çizecek olursak Watford ve Granada yerinde sayar, Udinese kar elde eden bir orta sıra takımından öteye gidemez. Hep birlikte Pozzo ailesinin bu kulüpleri nereye götüreceğine şahit olacağız. Para akışını daha verimli kullanabilirlerse başarının gelmesi pek de zor bir iş gibi de durmuyor diyebiliriz.

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...