2 Eylül 2013 Pazartesi
Sosyalist Beşiktaş
Uzun yıllar sonunda Beşiktaş bu akşam Gaziantepspor'a karşı ligde üçte üç yapabilme ihtimaliyle sahadaki yerini alacaktı. Gaziantepspor ise kısır kadrosu ve devirdaim şeklinde süre gelen sıkıntılar ile Beşiktaş ile karşı karşıya gelecekti.
Maçtan yaklaşık iki saat önce açıklanan Beşiktaş ilk on birinde dikkat çekici olan şey Atiba Hutchinson'un sol beke geçmesi ve bunun neticesinde Veli Kavlak ile tek savunmaya kırık orta saha oyunculu düzene geçilmesiydi. Tam olarak 4-1-4-1 diye nitelendirebileceğimiz bir düzen ile çıkan Beşiktaş'taki son değişiklik Tromsö maçında etkili oyunu ile formayı alan Oğuzhan Özyakup'tu. Gaziantepspor ise Daryvdas Sernas ve Turgut Doğan Şahin gibi iki önemli silahını kenarda oturtarak aslında emniyet sübabını sahada oluşturmaya çalıştı.
Maç başladığı andan itibaren Beşiktaş artık klasikleşen biçimde topu ayağına alıp, sakin düzende tempoyu kontrol etme çabasındaydı. Belirli bir süre boyunca bu tek savunmaya kırık oyuncu ile başlangıcı yadırgayan takım Oğuzhan'ın varlığına rağmen topu rakip birinci bölgede tutmakta zorlandı. Gaziantepspor ise orta sahada sert basma çabası ile birlikte kazanılan topları direkt olarak Cenk Tosun'un önüne atıp pozisyon yakalama amacındaydı. Beşiktaş'ta Tomas Sivok-Julien Escude stoper ikilisini de düşününce bu durumu teoride mantıklıydı. Beşiktaş'ın bu tabiri caizse "bocalama" döneminde bunu birkaç kez deneyip, verimi alamamaları oyundaki dengeleri de değiştirecekti. Beşiktaş topu ayağına alıp tempoyu bir tık arttırdığı anda zaten Hugo Almeida'nın birinci sınıf santrafor golü de gelecekti. Golde Hutchinson'un boş koşusu ve rakip savunmanın dengesini bozuşu, Slaven Bilic özelinde yönetime "Bunları yapan sol bek alın!" mesajı niteliğindeydi. Golden sonra rahatlayıp Gaziantepspor'un orta alandaki baskısını pasla kırmaya başlayan Beşiktaş, Gökhan Töre'nin mental anlamda gelişimini de gösteren bir penaltı kazandı. Gökhan ayağına gelen topu boş koşu yapan Manuel Fernandes'in önüne hiç bekletmeden atarken o bölgedeki rakiplerini işlevsiz bırakıp Gilles Binya'nın Fernandes'e kontrolsüz biçimde müdahelesine de sağlayacaktı. Almeida'nın penaltı golü ile gelen 2-0'lık skor takımın rahatlamasını sağlıyordu.
İkinci yarıya Sernas'ı oyuna atarak başlayan Gaziantepspor, Beşiktaş'ı doğal olarak zayıf olan bölgesinden vurmaya çalışacaktı. Sağ kenarda çabalayan Sernas birkaç pozisyona ön ayak olmasına rağmen başta Cenk ve sonradan oyuna dahil olacak Muhammed Demir'in savsaklaması neticesinde tabela yapılmasına vesile olamıyordu. Beşiktaş ise üstüne gelen rakibine karşı özellikle Oğuzhan ve Fernandes ile hızlı hareket etme çabasındaydı. Açıkçası defalarca pozisyon bulunmasına rağmen rakip santraforlarda olduğu gibi anlamsız hareketler fişi çekecek golün gelmesini engelleyecekti. Turgut Doğan Şahin'in de oyun sahasına girişi ile birlikte Gaziantepspor son hamlesini yaparken Bilic'ten gelecek olan Muhammed Demirci hamlesi de takıma net mesajdı: "Topu ayağınızda tutun.". Mesaj doğru algılandı ve Beşiktaş topun kıymetini de daha iyi bildi. Gökhan, Oğuzhan, Muhammed başta olmak üzere Beşiktaş, geçen sezona göz kırparcasına yaptığı paslar ve rahat hareketler neticesinde maçı koparmayı bildi.
Beşiktaş oyunu tutmayı öğrenirken gelişiyordu. Zaman geçtikçe bu konuda da üzerine koyacak olan takım aslında en net mesajı da ligin üçüncü haftasında "Biz takım olduk." diye bağırırcasına verecekti. Sanıyorum bundaki en büyük etken "Sosyalist" teknik direktör Bilic'in adalet dağıtması oldu. Adalet duygusu ile hareket eden oyuncular Bilic'in dünyevi görüşünü de sahaya yansıtan cinsten bir yoğunluk ile yardımlaşıyordu. Ekstra olarak, taktik disipline bağlı kalarak oyun içi kaymaları iyi yaptığı görülen Beşiktaş'ın oyun anlamında şu an için eksik görülen noktası öyle zannediyorum ki geçiş oyunlarını hala oturtamamış olması ki takım savunmasını düşünecek olursak bunun da zamanla gelişeceğini söyleyebiliriz. Sol bek eksikliği aşikar. Artık söylemeye bile gerek duymuyorum. Bunun yanında Almeida'nın sakatlığı, süreye bağlı olarak Beşiktaş'ın başına iş açabilir. Sistem açısından ne kadar değerli olduğunu oyunda kaldığı her dakika ispatlamaya devam ediyor. Bir sonraki maç haftasında Bursaspor deplasmanına gidecek olan Beşiktaş onun yokluğunu hissedecektir. Michael Eneramo'nun sırası geldi. Beşiktaş'ın ligi hangi noktada bitirebileceğini de sanırım bu deplasman ve içeride oynanacak olan Galatasaray maçı ile tespit edebileceğiz. Şiddet içermeyen bir merakla bekliyorum.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder