22 Kasım 2013 Cuma
Les Dogues
Eski bir sanayi kenti olan Lille, bu nitelemeden kurtulabilmek için bir dizi yeniliğe kucak açtı. Fransa Sosyalist Partisi Genel Sekreteri ve aynı zamanda dönemin Lille Belediye Başkanı olan Martine Aubry'nin girişimleri ile bu dönüşüm sancısız biçimde gerçekleşti. İlk etapta 2004 yılının Avrupa Kültür Başkenti seçilen Lille, buna uygun bir biçimde dönüşümünün adımlarını da atacaktı. Aynı zamanda Fransa'nın kuzeyinde Belçika sınırının bir kısmını oluşturan şehrin konumu ulaşımın önemli bir noktası olarak kullanılmaya başlandı. Şehrin sakinleri hem bu adımlara kayıtsız kalmayıp hem de daha fazlası için ellerinden geleni yaptı. Lille Olympique Sporting Club da şehrin sakinleri tarafından benimsenip, sembollerden biri haline getirilecekti.
Olympique Lillois ve Sporting Club Fivois'in 1944 yılında birleşmesi neticesinde kurulan Lille OSC ilk başarısını Fransa'nın tepe liginin ipini 1946'da göğüsleyerek alacaktı. Ardından gelecek olan 1954 ve Rudi Garcia yönetiminde kazanılan 2011 şampiyonlukları da kulübün tarihinde altın harfler ile simgelenmiş vaziyette. Aynı zamanda altı kez Coupe de France ve sonuncusu ülkemizde Trabzonspor'u çalıştırdığı günlerden hatırladığımız Vahid Halilhodzic yönetiminde kazanılan beş de Ligue 2 şampiyonlukları mevcut.
2000'de Vahid Halilhodzic yönetiminde Ligue 1'e çıkan Lille, daha sonra önemli bir başarıya imza atarak ligi üçüncü sırada bitirecekti. Bu önemli başarının ardından kulüp ilk ona girme çabasını sergileyen orta sıra takımı haline geldi. İşte dönüşüm de tam da bu sırada başlayacaktı.
1947 Paris doğumlu olan iş adamı ve film yapımcısı Michel Seydoux başkanlığı selefinden devralırken takvimler 2002 senesini gösteriyordu. Seydoux'ya başkanlık yeterli gelmedi ve 2004'te kulübün çoğunluk hissedarı sıfatını da edindi. Belediye Başkanı Aubry'nin de desteğini tam anlamıyla arkasına alan Seydoux, şehrin en kuzeyi olan sınır bölgesine yakın bir araziyi 600 bin Avro'ya kulübe kazandırdı. Başkanın hayali burada çok büyük bir tesis yapmaktı.Kulübün alt yapısı da dahil olmak üzere saha içi ile alakalı tüm organların buraya geçirilmesi planlanıyordu. Gerekli adımlar atılacaktı. Bu arazinin ardından yine Aubry'nin de desteği ile "Grand Stade Lille'in" yapım izinleri de alınacaktı. 2012 yılında bitecek -günümüzde kullanılıyor- olan stat, 50 bin kişilik kapasitesi ile birlikte tam anlamıyla birinci sınıf bir stat olacaktı.
Yönetim istikrarı, tesisleşme adımları derken sıra başarıya gelecekti. Geniş bir gözlemci ağı zaten var olan Lille bunun meyvelerini de yemeye başlayacaktı. Ufaktan ufağa oyuncu satışlardından kar elde edilmeye başlandı. Misyonunu tamamlayan her futbolcu yarışmacı bir takım kurabilmek adına satılıyordu. Alt yapı organizasyonundan da A takıma oyuncu çıkarılması ilk hedeflerden biri olurken devamında da bu oyuncuların satılması ve daha da iyilerinin yetiştirilmesi amaçlanıyordu. 2008 yılında göreve gelen Rudi Garcia da bu projenin beyin takımındaki yerini alacaktı. Amaç gözlem ağı ve alt yapı mahsüllerini bir arada toplayarak her geçen sene üstüne koyan bir takım yaratmaktı. Garcia'nın 4-3-3'üne uygun parçalar eklenmeye devam ediyordu. Mikro düzeyde Katalan ekibi Barcelona'yı örnek alan Başkan Seydoux'nun takımına da tam da hayalindeki futbolu oynatıyordu Garcia. Kısa pasları, hızlı direkt hücumlar... Takımın yıldızı da hepinizin bildiği gibi alt yapıdan yetişmiş en önemli değer Eden Hazard'dan başkası değildi. Rudi Garcia sezon sonunda Ligue 1'in en iyi teknik direktörü seçilirken geride Ligue 1 ve Coupe de France Şampiyonu bir Lille bırakmıştı. Şampiyonlar Ligi ve yeni açılacak olan stadyumdan gelecek gelirler de ana kalemin ekstralar olacaktı. Ana kalem tabii ki az önce dillendirdiğim gibi futbolcu satışından başka bir şey değildi. Dublenin de kapsandığı son on sezonluk periyotta Lille toplamda 193 milyon Avro'luk bir futbolcu satışı yapacaktı. Gözlem ürünü olan Eric Abidal, Mathieu Bodmer, Kader Keita, Stephan Lichtsteiner, Michel Bastos, Adil Rami, Peter Odemwingie, Gervinho, Moussa Sow ve Florian Thauvin'den toplam 103 milyon Avro'luk bir gelir elde edildi. Alt yapı ürünü ve alt yapı ürünü sayılabilecek olan Jean II Makoun, Mathieu Debuchy, Yohan Cabaye, Kevin Mirallas, Aurelien Chedjou, Eden Hazard ve Lucas Digne'den ise 90 milyon Avroluk gelir elde edildi. Hakikaten dudak uçuklatıcı bir meblağ.
Yaklaşık 100 milyon Avro'luk bir gelir kalemini oluşturan alt yapı, yine yukarıda satır arasında belirttiğim gibi kuzeyde alınan araziye taşınacaktı. Bu tesislere Domaine de Luchin adı verildi. 43 hektarlık bir alana konuşlanmış olan Domaine de Luchin, profesyonel oyuncuların da kullanabileceği her türlü ihtiyacı karşılayabilecek şekilde dizayn edilmiş. Vestiyerinden tutun da sağlık ekibine kadar, dinlenme odalarından tutun da restoranlara kadar çok geniş olanaklar sağlıyor. Akademik bir yapıda olan Domaine de Luchin'in içinde derslikler de barındırdığını söylemeliyim. Doğal-yapay çim sahalar, kaleciler ve jogging için özel alanlar, yarı olimpik yarış pisti, dağ bisikleti ve bilumum seçeneklerin içinde bulunduğu akademi sporcular için tam anlamı ile bir nimet. Kurulduğu tarihten itibaren toplam maliyet yaklaşık 30 milyon Avro'ya denk gelmekte. Buna karşın geri dönüş ve sadece Eden Hazard'dan 40 milyonluk bir gelir elde edildiği düşünülünce hiç de fazla gelmiyor değil mi?
Lille OSC doğru yatırımın Fransa'nın kuzeyindeki karşılığıdır. Rasyonel bir işletme zekası, iş bilir insanların idealist girişimleri neticesinde çok değil dokuz sezonda orta halli bir takım Fransa'nın son döneme damga vurmuş özel takımlarından biri haline getirildi. Üstüne sağlanan kar marjı da düşünülürse Lille'in yaptıkları tam bir rol model olarak alınabilir. Buna karşın yarışmacı kimliğin kaybedilmemesi için takımın düzenli olarak Şampiyonlar Ligi potasına girmesi gerektiğinin de farkındalar. Çalışmalar bu yönde. Paranın simgesi haline daha şimdiden gelen Paris Saint-Germain ve Monaco gibi iki kulübü takip eden Marsilya ve Lyon'u da hesaba katarsak Lille'in işi hiç kolay görünmüyor. Kim bilir? Belki yine Rudi Garcia'nın altına imzasını attığı bir destan tekrarlanabilir. Bekleyip göreceğiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder