13 Ağustos 2012 Pazartesi

Arayışlar ve Sorunlar


Süper Finalli Spor Toto Süper Ligimiz’in yine Süper olan (!) Kupa’sı ile geçen sezonun son kupası da sahibini buldu. Bundan ziyade sezonun ilk mücadelesi olması açısından bu mücadele çok daha büyük bir önem arz ediyor. Tabii ki Erzurum’da alınan kupanın hem manevi hem de iki takımın arasındaki rekabetten dolayı çok daha büyük bir anlamı olduğunu görmezden gelmek olmaz.

Genel itibari ile iki takımın da daha tam anlamıyla hazır olmadığını ve birçok eksik ile mücadeleye çıktıklarını unutmayıp, maçı bu eksende yorumlamak gerek. İki takımı da ne göklere çıkarmalıyız ne de yerin dibine sokmalıyız. Tüm bunlara rağmen bu maçın ışık tutucu taraflarının da olduğu aşikar. Önce maça ufak bir göz atıp eksiklere bir bakalım istiyorum.

Maçı devre devre incelemekte fayda görüyorum. İlk devre geneli itibari ile doğruları yapan bir Galatasaray ve edilgen bir Fenerbahçe vardı. Galatasaray akil bir biçimde önde bastı. Zaman zaman sekteye uğrasa da alan daraltma işini iyi becerdi.  Yine zaman zaman takım halinde topun gerisine gelip, hızlı biçimde saldırı konumuna geçti.  Bunların efektifliğe dökülmesi ise Fenerbahçe’nin yukarıda belirttiğim edilgen yapısından kaynaklanıyordu. Çok yumuşak bir defansif hat ile oynanan ve bu hattın topla arasının iyi olmaması baskı yapan Galatasaray’ın işini kolaylaştırıyordu. Nitekim böylece pozisyonlar üst üste geldi. Aynı zamanda Cristian’ın stoperlerin arasına girecek kadar fazlaca geriye gelip top “çıkaramaması” da yenilen baskının savuşturulamamasına neden oluyordu. Dikkat çekici olan burada Mehmet Topal yerine Cristian’ın kullanılması. Kısacası Aykut Kocaman arayışlarda. “Yeni Eklenen Parçalar ve Fenerbahçe” yazımda belirttiğim gibi, oraya transfer yapılmaması halinde takım anlamında çöküşe kadar gidilebileceğinin işaretçisidir. Emre Belözoğlu lig ve özellikle Avrupa’da çok aranacaktır. Aykut Kocaman’ın, kocaman egosu maalesef an itibari ile Fenerbahçe’nin zararına bir eyleme dönüşmüştür.  On dokuzuncu dakikada Mert’in hatası ile gelen gole, Alex 45+1. Dakikada biraz da şans işi bir gol ile cevap vermiş oldu:1-1…

İkinci devre ise Fenerbahçe ölü toprağını üzerinden atarak sahaya çıkmıştı. Defans hattı daha dengeliydi.  Top biraz daha rahat bir biçimde ön bölgeye aktarılabiliyordu ki bundan etken Galatasaray’ın ön alan presinde vitesi düşürmesinden kaynaklanıyordu. İlk yarıya göre pozisyon anlamında daha kısır giden mücadelede elli sekizinci dakikada Kuyt’ın ön alanda düşmesi(çok tartışılır) ile kapılan topta Selçuk’un yine Umut’u müthiş bir şekilde topla buluşturması neticesinde Umut da güzelce bir son vuruş ile topu ağlara gönderiyordu. İzmir’de Lazio ile yapılan hazırlık maçındaki golün bir benzeri atılmıştı. Aktör bana kalırsa yine aynı: Selçuk İnan.  Golden sonra altmış beşinci dakikada kullanılan korner neticesinde oluşan karambolde Kuyt yine o öldürücü ceza sahası bitiriciliğini konuşturdu. Golden daha önemli olan bir şey varsa sanırım o da Engin’in atılış şekli. Kendi kendime “Bu adam sanırım şizofren.” dedim. Zaten mimli olan bir adamın artık cezasını çekme vakti gelmiştir. Bakalım Fatih Terim ve akabinde yönetim nasıl bir cezayı ona layık görecekler. On kişi kalınınca Terim hemen 4-4-1’e dönüldü. Elmander yerini Amrabat’a bırakıyordu. Aynı zamanda Topal yerini Krasic’e bırakıyordu ve Topuz da o bölgeye kaydırılıyordu. Kısacası Aykut Kocaman “yine” arayışlarda. İstenilen etki bu değişiklik ile de görülmedi. Aksine Galatasaray Selçuk’un yanına Hamit’in çekilmesi ile onu daha rahat kullanmaya başlamıştı. Bu da direkt olarak topa sahip olmada ve dirence etki etti. Fenerbahçe tekrar edilgen görüntüsüne dönüyordu.  Performans anlamında gittikçe düşen iki ekibin de son darbeleri vurma çabaları doğal olarak baş gösteriyordu. Neticesinde doksanıncı dakikada kazanılan penaltı da fişi çekiyordu. Yaklaşık yirmi beş dakika on kişi oynamasına rağmen Galatasaray’ın kupayı alması da son derece enteresandı: 3-2…

Gelelim sorunlara.

Galatasaray:

1.Hakan Balta’nın lig ve Şampiyonlar Ligi temposunu kaldırması zor gözüküyor. Bir transfer elzem gibi duruyor.
2.Semih Kaya artık acemilik dönemini atlattı. Daha sezonun başı fakat hatalarına hoşgörüyle bakılmayacağının da bilincinde olmalı.
3.Melo’nun ve özellikle de Selçuk’un bir alternatifi daha yok. Hamit dahil o etkiyi yapabilecek bir isim kadroda yok ki üst düzey iki oyuncu olması açısından normal gözüyle bakalabiliriz. Buna rağmen yokluklarında çok zorlanılacaktır. Fatih Hoca bir çözüm yaratabilmeli.
4.Engin Baytar’ın kadroda bulunması başlı başına bir sorun yaratacak ve mental yorgunluğu da teknik ekip adına getirecek.
5. Forvet hattında tatlı bir sorun yaşanacak. Fazlalık, futbolculara form tutturmada sıkıntı yaratabilir, dikkat. 

Fenerbahçe:

1.Defans hattı Gökhan Gönül ve Joseph Yobo’nun gelişi ile kendini toparlayacaktır lakin alternatifsiz olduklarını gördük. Kaliteli isim eksikliği var.
2.Sow mu Kuyt mı tartışmaları yakında yaşanmaya başlayacaktır. Stoch ve Caner tercihi de bir o kadar…
3.Pas takımı olarak bilinen Fenerbahçe’nin pas ayaklarının azalması ve transferin kapandığının dile getirilmesi.
4.Deplasman sıkıntısının tekrir olacağının gözükmesi.
5.En büyük sorun: Aykut Kocaman…

NOT: Selçuk İnan ve Dirk Kuyt. Tartışmaya kapalı iki isim.

Ufuk Tolga Aldırmaz



1 yorum:

  1. Maç izlenimin yorumun ve yapılan hatalara cözüm önermen tam isabet..Kutlarim seni Tolga..Ersan T.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...