9 Ağustos 2012 Perşembe

Yeni Eklenen Parçalar ve Fenerbahçe


Geldik ligi ikinci bitirip, sezonu kupayla tamamlayan Fenerbahçe’ye. Sonda söyleyeceğimi peşin peşin başta söyleyeyim: “Üç Temmuz ile Başlayan Süreçte”  adlı parodinin bir şekilde bitmiş olması gerçekten de çok sevindirici.

Hemen gelenlere bakalım. Yanlarında göreceğiniz meblağlar yine bonservis bedelleri olacak:

Dirk Kuyt-1.000.000 Euro
Salih Uçan-1.550.000 Euro
Hasan Ali Kaldırım-3.750.000 Euro
Mehmet Topal-4.500.000
Egemen Korkmaz-Bonservis Yok
Milos Krasic-7.000.000 Euro
Joseph Yobo-2.500.000 Euro 

Mevkii mevkii gitmeye devam edeceğiz. Doğal olarak yine kaleden başlıyoruz.  Fenerbahçe’nin kaleci rotasyonunda Volkan Demirel, Serkan Kırıntılı ve Mert Günok gibi üç kalburüstü isim mevcut. Volkan, diğer ikiliden dünya standartlarında bir kaleci olarak ayrılıyor. Büyük bir sakatlık geçirmediği takdirde ve kupa maçlarında yersiz bulduğum rotasyon dışında kaleye ambargo koyacağı kesin. Olağan dışı durumlarda ise yerini tölere edebilecek isimlerin varlığı kendini kesinlikle gösteriyor.  Bu noktada sıkıntı yaşanmayacaktır. Hatta Fenerbahçe’nin en güçlü olduğu mevkiilerden biri de diyebiliriz.

Defans hattına geçtiğimiz zaman Egemen ve Hasan Ali ikilisinin monte edileceği bir dörtlü göreceğiz. Bu hattı, Gökhan-Yobo-Egemen-Hasan Ali şeklinde realize edebiliriz. Yobo’nun alınışı ile taraftarın derin bir oh çektiği su götürmeyen cinsten. Onun partnerinin kim olacağı geçen yıl itlaflı bir konuydu. Bonservis verilmeden bu noktaya alınan Egemen, bu bağlamda önemli bir transfer olarak bir adım öne çıkıyor. Egemen’in geçen yıl oynadığı üst düzey futbolu devam ettirip ettiremeyeceği belki de bu transferdeki –diğer konulara Fenerbahçe taraftarı Diego Lugano’dan dolayı alışkın- tek soru işareti. Ayrıca kenarda geçen yıl iyi performans sergileyen Bekir İrtegün ve potansiyelli kontenjanından Serdar Kesimal’in de bulunması el rahatlatan cinsten. Gelelim beklere. Reto Ziegler’in derbi maçlar dışında vasatını aşamayışı ve yabancı kontenjanını işgal edişi Fenerbahçe’yi Hasan Ali’ye yönlendirdi. Bu yönleniş açıkçası beklediğimden iyi sonuçlar vermeye başladı. Hasan Ali, bu çizgisini devam ettirse Ziegler’den çok daha verimli bir isim olacak. Arkasında da Özgür Çek’in varlığı, onu amiyane tabirler fiştekleyecek unsur olacaktır.  Aksi tarafta ise Gökhan Gönül’ün sık sakatlanmaya başlaması ve Orhan Şam’ın varlığı handikap oluşturabilecek unsurlar.

Geldik yine en kilit bölüme: Orta Saha. Hemen kötü noktadan başlayalım da adım her zamanki gibi felaket tellalı olarak anılsın. Aykut Kocaman’ın bariz şekilde ego problemi yaratarak gönderdiği Emre Belözoğlu’nun yeri daha şimdiden belli oluyor. Geçen yıl Fenerbahçe’de buraya da  defalarca yazdığım üzere, hadi fazlaca abartmış olayım, Alex kadar önemli bir isim olarak Emre’yi görüyordum. Tıpkı Melo gibi kişiliğini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz o nokta önemli değil lakin takıma katkısı muazzam olan bir isim-idi. Olmuşla ölmüşe çare yok derler. Yerine diyemesek de aynı mevkiiye Mehmet Topal transferi gerçekleşti. Mehmet, Emre’nin tam zıttı bir dip dersek yanlış olmaz. Daha çok süpürücü olarak nitelendirilebilecek bir isme siz box to box özelliği addetmeye çalışırsanız size “Etme eyleme Aykut Hoca!” denir. Nitekim olmuyor da. Bildiğimiz üzere bu noktaya bir transfer beklentisi daha var. Tino Costa ismi geçiyordu. Hala uğraşıldığını biliyorum. Alınabilirse “cuk” oturacak bir isim olacaktır. Olmasa bile topla arası en az onun kadar olan ve pas yüzdesi üst düzey olan bir isim transfer edilmeli. Emre mevzuusunu bu şekilde kapatıp Mehmet’in varlığı ile geçişimizi yapalım.

Bilindiği gibi Aykut Kocaman çok ilginç zamanlarda 4-3-3 sevdalısı olarak çıkabiliyor. Bu noktada yapılacak transfer ile birlikte Cristian-Mehmet birlikteliği önemli verim verebilecek vasıflara sahip bir üçlü olarak göze çarpar. Mehmet de bu noktada üst düzey verim verebilir ki verecektir. Aynı zamanda 4-3-3’ün ileri üçlüsünün sağ kanadı olabilecek bir isim yani Krasic’in gelişi bu planları doğrular nitelikte. Saf bir sağ kanat ve aynı zamanda önemli bir yeteneğe sahip olan Krasic için akıllardaki tek soru işareti Alex ile uyumunun nasıl olacağıdır. Buna paralel olarak Fenerbahçe’nin yaralı karnı olan deplasman mücadelelerinde, topu ayağına daha az alan bir takım olarak iç saha maçlarına oranla çok daha etkili bir isim olabilir diye düşünmekteyim. İki yıldır Aykut Hoca’nın bu transfer için “yırtınması” da muradına ermesi ile son bulmuş oluyor diyebiliriz. Gelelim Salih’e. Açıkçası STSL’yi izlerken zorlanıyorum. BA1L’ini takip ettiğimi bu yüzden iddia edemem. Salih konusunda gerçekten takipçisi olan isimlerin verilerini gönül rahatlığı ile sizle paylaşabilirim. Gözüme giren en önemli veri, modern bir orta saha olarak nitelendirilmesi. Selçuk İnan tarzında bir orta saha oyuncusu denmekte. Bu bile beni heyecanlandırmaya yetiyor açıkçası. Umarım bir Abdülkadir Kayalı olmaz diyelim.

Tüm bunlara ek olarak Kuyt’ın gelişi ile forvet hattında da genel anlamda hücumu da varyasyon anlamında genişletecek bir hamle olacak. Krasic’in gelişi ile Kuyt’ı daha çok forvet mevkiinde görmemiz az bir olasılık değil. Hatta ve hatta Moussa Sow’un eksik olduğu tek konu olabilecek o duvar olma, ileride ekstra top tutabilme ve defansı tabiri caizse tam anlamıyla delik deşik etme özellikleri de sarışın yıldızımızda mevcut. Oyun zekası ile kilitlenen defans anlayışlarını çözmek adına önemli bir silah olacak. Üstüne üstlük bunu Semih ile yapmaya çalışmak yerine Kuyt ile yapmanın anlamının ne denli önemli olduğunu –inşallah olursa- Şampiyonlar Ligi maçlarında göreceksiniz. Ters kanattaki Stoch ve Caner  ikilisi ise tam anlamıyla “dengesiz” bir ikili. Müthiş işler de becerebiliyorlar, tam tersi rezil bir futbol da oynayabiliyorlar. Buna rağmen Stoch’un geçen yılın son dönemindeki performansı çok iç açıcıydı. Öyle ki kimi taraftarın fetişi haline de gelebildi. Haksızsınız da diyemiyorsun tabii ki ve son olarak kaptan. Alex’i anlatmak gibi bir kendini bilmezlik yapmayacağım ama Aykut Kocaman’ın tercihleri onu da etkileyecektir. 4-3-3’e adapte olan oyunda onun adına işler sarpa sarabilir. Unutmamak lazım, çok basit bir laf ama bir o kadar da büyük bir gerçeklik: Fenerbahçe, Alex ile var.

Geldik ileri hücum bölgesine. Sonda söylenecek şeyi başta söyleyerek yine ters gidelim. Moussa Sow’un gönderilip yerine Batefimbi Gomis’in alınmak istenmesi tam anlamıyla “faciadır”. Sow’un kalibresi daha üst düzeyde. Gomis’in bu işi karşılayabilmesi konusunda ciddi şüphelerim var. Üstüne üstlük bir ton sorun ile transfer etmiş olursunuz. Henri Bienvenu ve Semih ikilisi ile birlikte yukarıda bahsettiğim gibi Kuijt’ın varlığı Kocaman’ın elini güçlendiren düzeyde. Pas geçilemeyecek nokta ise ne Bienvenu’nün ne de Semih’in istenileni karşılayabileceğini düşünmemem. Sahadan yansıyan da bizatihi bu. İşleri zor.

İdeal kadro şu şekilde oluşacaktır:



SONUÇ:

Defalarca Aykut Kocaman’ın isminin karakterlerini tuşlara vurmuşum.  Demek istediğim Fenerbahçe’yi ileriye de geriye de götürecek ismin Aykut Kocaman olduğu. Transferler konusundaki vizyonunu gerçekten çok beğeniyorum lakin bu isimleri kontrol ediş ve kullanışta o kadar iyi olduğunu düşünmüyorum.  Takımın şansını kendisi yaratacak. Galatasaray’ın favori olduğu yarışta onu zorlayabilecek tek takım Fenerbahçe. Bir üçüncü takım çıkaramadığım düzende Aykut Kocaman’ın akil işler yapıp artık rüştünü de ispat etmesi gerekiyor. Benim ve daha da önemlisi kendi taraftarlarının kafasındaki soru işaretlerini yok etmeli. Zira kendisine karşı kocaman bir umut besleniyor. 

NOT-1: Yukarıda verdiğim diziliş oyuncu değişimleri olsa da bu şekilde olacaktır. Aykut Hoca'nın maçlarda kafasında kuracağı taktik plana göre bu oyuncu değişimleri boy gösterecek. Ekstra olarak ligde yabancı sınırlamasına takılan isimler de doğal olarak ihtimal dahilindedir. 

NOT-2:Bu yazı Fenerbahçe'nin Vaslui'yi Kadıköy'de ağırladığı maçtan bir gün önce yazılmıştır. Zaman problemi yayınlamamda engel oluşturdu diyerek ufak da bir özür dilemiş olayım.

Ufuk Tolga Aldırmaz




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...