7 Ağustos 2012 Salı

Yeni Eklenen Parçalar ve Galatasaray


Ligin başlamasına çok kısa bir süre kaldı. Buna göre takımlarımızın kadro yapılarını yavaştan yavaştan incelemenin vakti geldi.

Geçen yılı ülkemizin en Süper Final’i(!) ile şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray ile başlayıp aşağılara doğru inmeyi planlıyorum. Açıkçası bu iniş üç büyük takımımız ile sınırlı kalacak lakin dikkat edilesi noktaları da buraya taşımaya çalışacağım.

Şampiyon apoletli ve ülkemizi direkt olarak Şampiyonlar Ligi gruplarına kalifiye olarak temsil edecek olan Galatasaray, kadrosunu herkes tarafından kabul görmüş birçok isim ile takviye etti.  İsimleri yanlarında bonservis bedelleri ile bulabileceksiniz:

Umut Bulut-Kiralama bedeli yok
Dany Noenkue-3.300.000 Euro
Hamit Altıntop-2.000.000 Euro
Nordin Amrabat-8.600.000 Euro
Burak Yılmaz-5.000.000 Euro

Bölge bölge gidelim. Kaleci mevkiisinde Fernando Muslera ve çeşitli çevrelerce beğenilmese de Fatih Terim’in adam etmesini istediğim isimlerin başında gelen Ufuk Ceylan var. Büyük ihtimal üçüncü kaleci olarak da alt yapıdan bir takviye yapılacak. Kaleci konusunda Galatasaray sadece bu sezon değil önümüzdeki sezonlarda da sıkıntı yaşamayacaktır, o yüzden fazla uzatmanın bir manası yok.

Defans hattında ise geçen sezondan var olan bir istikrar var. Eboue-Ujfa-Semih-Hakan dörtlüsü kötü oyunlarında dahi vasatın altına düşmediler. Bu dörtlü bozulduğunda –özellikle Eboue’nin Afrika Kupası’na gidişi ile- hem savunma hem de hücum anlamında sıkıntılar yaşanmakta. Stoperleri yedekleme adına yapıldığını düşündüğüm Dany transferi bu noktada lig için hali hazırda iyi transfer. Hatta bu bağlamda yedek kulübesine fazla bir isim bile diyebiliriz. Buna ek olarak Şampiyonlar Ligi için büyük bir soru işareti taşımakta. Aynı zamanda o bölgede oynayabilecek nam-ı diğer “Cam Adam” Gökhan Zan ve Ceyhun Gülselam da bulunmakta. Dany için var olan soru işaretleri onlar için de geçerli. Ek olarak Eboue’nin yokluğunu Hamit gibi son derece tecrübeli ve kaliteli bir isimin varlığı ile tölere edebilme şansı çok önemli.  Geriye, Hakan Balta’nın yokluğunda o bölgedeki sıkıntıyı ortadan kaldırmak kalıyor. Ne Çağlar Birinci ne de Albert Riera hedef maçlarda o bölgede oynayabilecek kalibrede değil. Defansta bağıran bölge de burası. Bu bölgeye bir transferin daha gelmesi hiç şaşırtıcı olmayacak. Bütün bunlar bir tarafa geçen seneden miras olan en önemli şeylerden biri de belki çok üst düzey oyunlar sergilemeyen defans hattına rağmen Elmander’den başlayan bir takım savunması harmonisi yapılması idi. Kilit maçlarda gözen çarpan değil resmen batan, batarken de “Görün şunu” dedirten muazzam bir alan savunması da vardı. Es geçmeyelim.

Orta saha, çok kilit bir noktada.Selçuk İnan gibi muazzam bir isimin varlığının yanına Hamit Altıntop ve Nordin Amrabat gibi öyle veya böyle kesinlikle önemli isimler eklendi.  Hamit’i tartışmaya gerek yok. İş ahlakı sayesinde bir sezon boyunca çok kötü bile oynasa neden transfer edildi veyahut maliyet sorularını akıllara getirmeyecektir. Amrabat ise biraz farklı bir noktada. Geliş yolu ile şimdiden taraftarın gönlünde bir yer ayırdı. Fakat sorunlu bir tip olduğu aşikar. Kafa olarak ne kadar kendini verirse o kadar verimli olacaktır. Lig başlangıcında müthiş bir performans sergileyip sonradan düşüşe geçerse şaşırmamak gerek. Teknik ekibin mentörlüğü de bu noktada ortaya çıkacak. Dikkatle incelemek farz oldu.

Var olan bu isimlerin yanında beğenirsiniz beğenmezsiniz Engin Baytar gibi patlamaya hazır –negatif anlamda da- bir bomba olmasa da fünyeniz var. Ekstraları da sayarsak Emre Çolak gibi yetenekli bir isim ve Riera gibi sadece ismi ile işi götüren bir “overrated” futbolcunuz da var. Hatta ve hatta yukarıda adını geçirdiğim gibi çok yönlü bir futbolcunuz da mevcut.Tabii ki bu isimleri iki gruba ayırmamız gerekiyor. Selçuk, Hamit, Amrabat bir tarafa; Engin, Emre, Riera, Ceyhun bir tarafa. Kilit mevkiinin en kilit sorusu da Felipe Melo’nun takıma yeniden katılıp katılmayacağı. Eğer Melo gelirse muazzam bir hat oluşacak. Geçen sezon oynadığı iyi futbol –kişiliği bir kenara-, taraflı tarafsız herkesi kendine hayran bıraktı klişesini bana söylettiriyor. Melo’nun gelişi puzzle’ın hem düzen hem de taktik anlamında tamamlanması anlamına gelmekte. Buna ek olarak bir de arkadaşlarını motive eden agresifliği ve takıma ruh katan bir özelliği de var. Hatta biraz daha ileri gideyim o “pitbull” sevinci bile takım açısından önem arz ediyor. Nitekim eğer bu transfer gerçekleşmezse diğer tüm gelişmeler biraz havada kalacak. Yepyeni soru işaretleri oluşacak. O mevkiiye bir transfer yapılacağı aşikar amma ve lakin bunun için Galatasaray adına tek isim söz konusu olmalı. Hatta Juventus engel oluyorsa Sicilyalı birkaç tanıdık araya konmalı veya menajer oyunu varsa menajeri ortadan kaldırmalı. Şaka değil. Galatasaray adına o denli önemli bir isim. Yerine adı geçen Gargano, Lass gibi futbolcuların hiçbiri o etkiyi yaratmayacaktır. Bu bir kehanetten öte, Melo ve takım arkadaşlarının onunla uyumu neticesinde ortaya atılan bir gerçekliktir. Yönetim de bunun farkında olsa gerek ki her türlü işlevi gerçekleştirme peşinde. Yazı Galatasaray sezon öncesi değerlendirme yazısı olmaktan çıkıp Melo yazısı olmaya başlamadan önce konuyu kapayalım.

Son olarak ileri hücum hattına geçelim. Bizim oraların anlamsız bir lafı vardır. Bir şeyi bol bulduğunda bu başkaları tarafından görülüyorsa, o başkaları “Hayırdır kardeş, başını mı yıkayacaksın?” derler. Galatasaray’daki forvet/santrafor bolluğu da o derece. Elmander, Baros, Necati, Sercan dörtlüsüne Umut ve Burak eklemeleri de yapıldı. Üstüne üstlük bir de şu meşhur “çilek” mevzusu var. Bir forvet daha alınması olası. Görünen Elmander-Necati hattı ligi iyi tölere etti. Baros ve Sercan ikilisi zorlama tabirle pastanın şeker kısmını oluşturacak katkıyı dahi veremedi. Bu yüzden bir oyuncunun daha bu bölgeye gelmesine normal gözüyle bakıyordum fakat politika işleri değiştirdi. Sistemin en önemli parçalarından biri olan Elmander’in prototiplerinden Umut’un transferi akılcı bir iş. Takımı destekleyeceği ve güç katacağı aşikar. Bunun üstüne Türkiye’nin belki de en önemli ikililerinden biri olan Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisinin Zeki’si olan Selçuk’u elinde bulundururken, Metin’i olan Burak’ı da transfer ederek taraftarın yüzünü o ikiliden daha çok güldürecek bir birleştirme operasyonuna giriştiler. Müthiş transfer. Aynı zamanda bu uyumun yanında hücum çeşitliliğini de sağlamış oldular. Fatih Terim’in eli bu noktada son derece genişlemiş oldu. Elmander’in yeni sezondaki partnerine bir hoş geldin alkışı tutabiliriz.

Tüm bunları üst üste koyduğumuzda ideal on birin şu şekilde oluşacağını tahmin etmek pek zor değil: (Melo gelmezse sil baştan. 4-3-3 dahi oynanabilir. Serdar Ortaç’ın “Kafamda Deli Sorular” modu Fatih Terim’i bekler.)


SONUÇ:

Geçen yıl oluşturulan çekirdek kadro, şampiyonluğu getirdi. Bu kadroya bir-iki isimin soru işaretli olması dışında güzel de eklemeler yapıldı. Geçen yıldan farklı olarak bu yıl insan mizacının en doğal getirisi olarak beklenti çok daha fazla olacak. Bir de zorlu bir Şampiyonlar Ligi periyoduna girilecek. Avrupa Kupası oynayan takımlarımızın çok yara aldığını hepimiz biliyoruz. Fatih Terim alternatifli bir kadro oluşturdu fakat hücum hattından geriye doğru gidildikçe alternatiflerin efektifliğinin azlığı sıkıntı yaratacak düzeyde.  Mustafa Denizlivari bir laf edeceğim belki ama ilk altı hafta sonucunda oturan kadro ve sistemin neticesinde çok daha sağlıklı bir nutuk atabiliriz. Yine de olağanüstü durumları kenara koyacak olursak (Melo da gelirse) Galatasaray’ın şu an için ligin favorisi olduğunu söyleyebiliriz. Tekrar etmekte fayda var. İnişli çıkışlı ve çok zor bir sezon sizleri bekliyor değerli Galatasaray taraftarı.

Ufuk Tolga Aldırmaz 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...