15 Ağustos 2012 Çarşamba

Yeni Eklenen(Çıkarılan) Parçalar ve Beşiktaş


Geldik Beşiktaş’a. Aslında Beşiktaş, transfer politikası, taraftarın algısı ve yönetimin saçmalıkları üzerine sabaha kadar bir şeyler karalayabilirim lakin ne benim ruhum kaldırır ne de siz okuyabilirsiniz. O yüzden her şeyi tadında bırakmaya çalışacağım.

İlk etapta söylemek istediğim şey İbrahim Altınsay’ın ne olursa olsun bu kulüpten uzaklaşmasını hazmedememem. Her platformda dile getirdiğim gibi onun vizyonuna hayran bir kişiyim. Futbol şubesinin başında olması beraberinde bir güveni de beraberinde getiriyordu. Tıpkı basketbolda Erman Kunter’in varlığının getirdiği güven gibi. Ek olarak kadro yapılanmasının mali kriterlere uygun biçimde oluştuğunu unutmamalıyız(yönetimin yanlışlarına rağmen).  Son olarak da bu takımın iki kulvarda yarışacağı gerçeğini her bir taraftarın göz önünde bulundurması gerekmekte. Şöyle bir gelenlere bakalım:

Mehmet Akgün-Bonservis Bedeli Yok
Oğuzhan Özyakup-500.000 Euro
Berat Çetinkaya-480.000 TL
Olcay Şahan-800.000 Euro
Uğur Boral-Bonservis Bedeli Yok
Julien Escude-Bonservis Bedeli Yok
Allan McGregor-Bonservis Bedeli Yok
Batuhan Karadeniz-250.000 Euro Kiralama Bedeli

Rüştü Reçber’in gidişi ile birlikte Cenk Gönen’in yanına bir ismin daha geleceği aşikardı. Samet Aybaba’nın belki de üstünde sıkı sıkıya durduğu tek isim olan David Ospina’nın ortaya teminat mektubu konulamaması nedeniyle alınamaması, aslında Beşiktaş’ın bu transfer sezonunda nasıl bir durumda olduğunun da göstergesiydi. Yerine gelen isim Allan McGregor oldu. McGregor’u uzun uzadıya dikkatlice izleme şansım olmadı. İzlediğim maçlara ek olarak topladığım bilgiler neticesinde güven veren bir yapısı olduğunu görebiliyorum. Onun gelişi aslında biraz da Cenk’e aba altından sopa göstermek oluyordu. Uzun lig maratonunda rotasyona gidileceğini; ancak ilk tercihin McGregor’dan yana olacağını düşünmekteyim. Hata yapma potansiyeli zira Cenk’e göre çok daha minimize. Geçen yılı göz önünde bulundurursak, kaleci konusunda ağzı yanan Beşiktaş’ın yine de an itibari ile endişeleri ortadan kaldıramadığını belirtelim. McGregor için geneli itibari ile potansiyelli Cenk’i “gazlayacak” bir transfer hamlesi olur diye umut etmekteyim.

Bir anda Tomas Sivok ve Egemen Korkmaz ikilisini kaybeden Beşiktaş, Sivok ile sözleşme tazeleyip bir nevi kaybını en aza indirgeme peşindeydi. Burada Egemen’in gidişi ile oluşturulan bütçeden taviz verilip Sivok’a aktarım yapıldığını net biçimde görebiliyoruz. Egemen’in gidişi ile oluşan boşluğu da Fransız Julien Escude ile doldurma peşindeler. Bu transfer kendi içinde çok eleştiriye maruz kalabilir lakin teknik heyeti eleştiremeyeceğimiz tek nokta var ise o da stoper ihtiyacının olduğunun farkında olmalarıdır. O bölgede fazlaca alternatife sahip olunmasına rağmen nitelikli futbolcu sayısı gerçekten de nicelik kadar fazla değildi hala da değil. Escude ile bu biraz olsun tölere edilmeye çalışıldı. Egemen gibi cengaver bir stoper olmamasına rağmen daha fazla aklıyla oynama çabasında olan bir isim. Bu kumar Beşiktaş’a neler kazandırır veyahut kaybettirir uzun vadede göreceğiz. Mali açıdan kazanım olduğu ise su götürmeyen cinsten.  İbrahim Toraman ve Ersan Gülüm’ün varlığı da soru işaretlerini barındırmaya devam edecek. İki isimin de kaliteli olduğu aşikar lakin özellikle Ersan’ın sakatlık sonrası dönüşü beklendiği gibi olmadı. Aynı zamanda İbrahim’in alan ya da adam değil de topa odaklı bir stoper olması direkt olarak bir handikap olarak göze batmakta. Samet Hoca da bu ikiliye pek güvenememiş olsa gerek ki Escude’ye onay verdi. Kanat beklerine baktığımız zaman son yıllarda milyonlarca kez söylediğiniz/söylediğimiz gibi sıkıntı devam etmekte. Mehmet Akgün-İbrahim-Hilbert üçlüsü ile sağ bek mevkii kotarılmaya çalışılacak. Kelimenin tam anlamıyla kotarılmaya çalışılacak evet. Tercih bu noktada Hilbert olmalı. Kendisi bu üçlü içinde en fazla verim verecek isim.  Sol bekte ise İsmail’in yokluğu işi yokuşa süren şey. Uğur Boral’ın özellikle Manchester City ile oynanan hazırlık karşılaşmasında o mevkiide oynatılması sinyali verdi. Uğur’un iyi bir transfer olduğunu savunuyorum lakin o bölgede değil. Bu apaçık bir macera arama olacak. Onun hırsı ve yırtıcılığından faydalanmak istenebilir fakat daha önceleri o bölgede oynadığında ne denli aksadığını ve pozisyon bilgisinden ötürü sırıttığını görmüştük.  Takımda kalacağı son Kayserispor hazırlık maçı ile garantilenen müzmin kiralık Emre Özkan’ın o bölgede oynaması takımın daha fazla yararına olacaktır. Modern kıstaslar içinde değerlendirilemeyecek olmasına rağmen üst düzey karşılaşmalar hariç o bölgeye İsmail gelene kadar sahip çıkabilir. Başka bir çare ve olasılık da açıkçası gözükmüyor. Tanju Kayhan’ın ismini bilhakis veremiyorum çünkü adı sürekli gönderilecekler listesinde yazılıp çiziliyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz demekte fayda var.

Geçelim orta sahaya.  Ricardo Quaresma, Simao Sabrosa, Filip Holosko gibi isimler gözden çıkarıldığı için rotasyonda kullanılabilecekler arasında isimlerini yazmayacağım. Quaresma için söylenebilecek tek şey ise atsan atılmaz, satsan satılmaz olur. Ailenin şımarık çocuğundan da beter bir konumda.

Samet Aybaba’nın 4-1-3-2 oynayacağız açıklamalarından sonra hazırlık karşılaşmalarında bu formasyon ile birlikte 4-2-3-1’i de kullandığını net biçimde gördük. Büyük sezon içinde bu iki formasyondan şaşmayacaktır.

İlk olarak 4-1-3-2’ye göre orta sahayı inceleyelim. Defans hattının belirgin diziliminden sonra orta sahayı yorumlamak insanı açıkçası yoruyor. Çok fazla seçenek olmamasına rağmen, çok yönlü adam sayısı dizilimi kestirmek açısından zorlayan faktör oluyor. Öncelikle Fabian Ernst… Şu dizilimde belki de net biçimde aranacak fakat yaş faktörü, düşen performans ve mali tablo bu iç yakan ayrılığı getirdi. Sanırım Tümer Metin’in gidişinden sonra beni en çok yaralayan ayrılık bu ayrılık oluyordu. Olmuşla ölmüşe çare yok derler, bizimkisi de o misal. Ernst’in gidişi ile benzer özelliklere sahip olmasa da Veli Kavlak’ın o bölgeye göre daha bir yontulmuş olduğu ve hamallığı üstlenebileceği görülmekte. Buna ek olarak yukarıda belirttiğim Toraman’ın topa odaklı olması neticesinde o bölgede iyi bir süpürücü görevi üstlenebilme de söz konusu. O bölgede Veli’den daha fazla yarar verebileceğini düşünmekteyim. Bekleyip göreceğiz. Ön üçlünün ortasında ise Manuel Fernandes’in yeri garanti. Sağında Olcay Şahan ve solunda seçime göre Uğur Boral ya da Oğuzhan Özyakup oynayacak gibi gözükmekte. Oğuzhan demişken ufak bir parantez açmakta fayda var. Oğuzhan tam anlamıyla bir modern orta saha. Bunun yanında topla olan üst düzey ilişkisi Beşiktaş’ın özellikle geçen yıl çektiği “orta sahada yaratıcı ayak” eksikliğini ortadan kaldıracak cinsten. Açıkçası kişisel beklentimin yüksek olduğu iki isimden ilki. Tek soru işareti de uzun bir lig maratonunu kaldırıp kaldıramayacağı. Fiziksel anlamda değil lakin mental anlamda daha önce böyle bir tecrübesi -A takım seviyesinde- olmamıştı. Uzatmadan 4-2-3-1’li orta saha dizilimine geçelim.  Dip ikiliden birisi garanti biçimde Veli olacaktır. Yanındaki isim ise macera aramadan Oğuzhan olmalı. Yukarıda da bahsettiğim gibi topa olan hakimiyeti sayesinde Fernandes’i rahatlatacaktır ve Fenerbahçe örnekleminde olduğu gibi top çıkaramayan bir ismin eksikliği hissedilmeyecektir. Ön üçlünün merkezi Fernandes, sağ ya da sol Olcay, Olcay’ın bulunduğu kanadın aksinde ise çok yüksek ihtimalle Mehmet Akyüz(Tuncay bu işi müthiş yapabilirdi) oynayacak izlenimi en azından hazırlık maçlarında yaratıldı. Mehmet Akyüz’ün oynama sebebi çok büyük ihtimalle ceza sahasına girip o bölgeyi karıştıracak isim ihtiyacından ötürüdür. Genel anlamda bu isimlerin yanına Necip Uysal, Hasan Türk(ki kendisi beklentimin yüksek olduğu o ikinci isimdir), Muhammed Demirci, Mertcan Aktaş, Erkan Kaş ve Kadir Arı gibi gençler ve Mehmet Akgün gibi de çok düşük maaş ile alınmış bir kadro elamanı da bulunuyor. Rotasyonda bu isimlerin hepsi yer bulacaktır. Gençlerden söz etmişken “Gençleşen Beşiktaş nerede?” diye serzenişlerde bulunan taraftara da bir çift lafım var. Bu isimleri tabiri caizse manyak gibi kadroya oturtmaya kalkarsanız Barcelona istiyordu denilen Muhammed’den dahi bir verim alamazsınız. Açıkçası hepsi ileriki yıllarda on birde oynayabilecek oyuncular, fakat bir ikisi dışında direkt olarak ilk on bire oturtmaya çabalamak hayalcilikten öte de olmaz.

Son olarak da ileri hücum bölgesi… Samet Hoca’nın ister 4-1-3-2 olsun isterse de 4-2-3-1 olsun ileride banko oynatacağı isim Almeida gibi görünüyor. Almeida’nın son vuruşları geldiği vakit onları havaalanında karşılamaya giden taraftar güruhunun gırtlak performansı(!) kadar iyi olmasa da takım oyununda(bkz.Kayserispor karşılaşmasındaki asisti) yararlı bir birey olarak önem arz ediyor. Kendisi kadar yanındaki arkadaşlarını da düşünüyor. Alternatifi olarak bin bir soru işareti ile birlikte bugün imzayı atan Batuhan’ın ise daha farklı meziyetlerinin olduğunu da bilmek lazım. Eğer takımın dengesini bozmaz ve aklı başında bir oyun oynarsa işe çok yarayacaktır. Yönetimin dile getirdiği standartlarda(!) bir isim olmasa da saha içinde büyük bir yetenek olduğunu unutmamak gerek. Samet Aybaba kelimenin her anlamında döve döve onu oynatacaktır. Beşiktaş bir şey kazanıp kaybeder mi sezon içinde göreceğiz ama en önemlisi Batuhan’ın kendisinin kazanıp kazanmamak istemesi.  Batuhan gibi potansiyelli ama onun tamı tamına zıt karakteri olan Mustafa Pektemek ise çift santrafor oynandığında sahaya sürülecek gibi duruyor. Mehmet Akyüz’ün santraforun yanında ceza sahasını destekleme beklentisi bu formasyonda Mustafa’dan beklenecektir. Bu konuda soru işaretleri gereksiz olur. O işleri belki de en rahat yapabilecek isimlerden.  Bir de beklenen Danko Lazovic var ki gelişi, Samet Aybaba’nın elini daha da rahatlatır. İsim olarak ne yapar ya da ne katar bir şey söylemek çok güç lakin bambaşka özelliklerde santrafora sahip olunacak ki Lazovic de Beşiktaş’ın eksikliğini çektiği o ceza sahası golcüsü kisvesini de tölere edebilecek bir isimdir diyebiliriz.

Tüm bunlara göre ilk on bir iki formasyona göre de şöyle oluşacak gibi gözükmekte:


SONUÇ:

Mali kesintiye giden takımdan beklenti çok büyük değil. Önce bunun farkında olunmalı. Uzun zamandır özlenilen gençlerle bezeli takım oyunu da bu sene oynanacak gibi gözüküyor. Takım nereye kadar gider veyahut kaçıncı olur kestirmek çok güç. Biraz da üzülerek söylüyorum ki bu yıl rakipler Galatasaray ve Fenerbahçe değil.  En azından fikri açıdan değil. Samet Aybaba’nın bu vizyondaki yönetimin ilk adımı için doğru isim olduğu kanaatindeyim. Hele ki Altınsay gittikten sonra facia isimler gelebilirdi ki çok şükür Aybaba ile anlaşıldı. Aybaba’nın yıllardır beklediği görev bu. Uzun yıllar bir takımda sabit çalışmaması şu an için en büyük handikap gibi duruyor. Gençleri korkusuzca oynatması ise en önemli özelliği. Beşiktaşlılar’a kişisel olarak temin edebileceğim şey ise Samet Aybaba’nın Aykut Kocaman’dan aşağı teknik direktörlük yapmayacağıdır. Zor bir süreç olacak lakin önemli olan mali disiplin. Oyuncuların parası günü gününe ödenirse “başarı” gelecektir. Tüm bunlara rağmen bir Türkiye Kupası geçiş dönemi için somut başarı kriteri olarak görülebilir. Lig uzun bir maraton ve ne olacak hepimiz birlikte yaşayacağız.

Ufuk Tolga Aldırmaz



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...