Bebeklik diye tabir edebileceğim yaşlarda elime alıp Playstation'ın ilk versiyonuna terfi edene kadar bırakmadığım Atari kollarının müdavimi olmamı sağlayan başlıca oyun: Super Mario... Öyle ki saatlerce oturup(tahmin ederim en azından tüm yaşıtlarım gibi) yemek yemeyi dahi unuttuğum olurdu. Hatta ekstrasını da getireyim, bir defasında bölüm sonu canavarına geldim diye ayak yoluna gitmeyi geçiştirip altıma işediğimi bilirim. Tabii neticesinde çok temiz bir sopa ve bir ay atari ile oynamama cezası gelmişti, net hatırlıyorum. Ağlamalar sızlamalar o atari geri alındı tabii. İkinci bir itirafı da yapayım, çok iyi oynamazdım şu mereti. Hazıra konma alışkanlığı var bende. O bölümler bir bir anneye-babaya geçirilip üstüne zevkten dört köşe olmuş bir şekilde televizyonun karşısına oturulurdu. Şunları yazarken ağzım kulaklarıma vardı inanın. En nefret ettiğim geyik tarzı olan "Ah eskiler!" şeklinde başlayan o girişlerden biri olacak lakin harbiden özledim, şakası yok.
Fazlaca uzattım farkındayım, açıklamayı yapmıyorum lütfen videoyu izleyin. En az Super Mario'yu oynarken aldığım kadar hazzı tekrar aldım diyeyim, varın siz düşünün. Buyurun efendim:
NOT: İtirafın(!) dibine dibine vurdum bu gece. Luigi'yi Mario'dan çok severdim, bunu da es geçemeyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder