2010-2011 sezonu 35.haftasını izledik bugün. Geçen sezondan değişen neredeyse hiçbir şey yoktu. İki oyuncu ve formadaki göğüs reklamı hepsi bu…
İşin temaşa tarafını bırakıp real hayata dönecek olursak Beşiktaş bugün yokları oynadı diyebiliriz. Toraman yok! Sivok yok! Fernandes yok! Quaresma yok! Yok yok yok… Sahadaki 11 kişinin ne yapmaya çalıştığını anlayan varsa beri gelsin.
Beşiktaş sahaya 4-3-3’ün bir varyasyonuyla çıktı. Burada varyasyonu oluşturan durum Fernandes’in pozisyonu idi. Fernandes orta üçlünün daha gerisinde oynuyordu. Sarkık ortasaha diyelim biz buna. Amaç gayet açık idi: Teknik açıdan vasat olan stoperlerin önünden topu alıp dağıtıcılık görevini üstlenmesi… Bunu uygulayabildi mi? Hayır. Egemen-Sivok ikilisi birbirinden çok uyumsuz gözüktüler. Açıkçası Fernandes’in pas opsiyonu oluşturacak ikili kafadan gitmişti. Burada Egemen’in hakkını yemeyelim çok iyi bir şekilde kesicilik görevini üstlendi maçın genelinde. Manu’nun bu iki opsiyonu ortadan kalkınca çaprazları(bekler) ve yanları(sol-sağ içler) ideal hale geliyordu. Burada sıkıntı yaratan konu beklere yaklaşması gereken açıklarda idi. Özellikle Quaresma’nın Toraman’a yaklaşmaması top kayıplarını arttırıyordu. Toraman bugün bir sağ bek nasıl olunmaz onu gösteriyordu zaten. Necip-Veli ikilisine çok olumlu bakıyorum. Necip her zaman bildiğimiz Necip onlarda fazla sıkıntı olmadı.
Bu pas organizasyonunun iyi yapılamaması sonucu özellikle ilerideki ve ortasahadaki toplar bariz bir şekilde kaybediliyordu. Bu kayıplar neticesinde Manu’nun geride oluşu, Necip ve Veli’den en az birinin de hücuma katılması sonucu tam tamına 1 pasda Eskişehirspor ortasahayı geçiyordu. Bu üst üste ataklar yenmesini ve zaten sıkıntılı olan savunmanın tabiri caiz ise çökmesine sebebiyet veriyordu. Bunun sonucunda da basit hatalar kaçınılmaz olup özellikle göbekten gelen toplar süzgeçten geçer gibi elemine olup Eskişehirlileri kaleci ile baş başa bırakıyordu.
Diego’nun vuruşuna yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Ne Egemen’in ne de Cenk’in bu golde hiçbir suçu yoktu. Tamamen şans golü idi. Burada söylenecek söz şu: Eskişehir bu dakikada gol bulmasa ilk golü atan taraf olamaz mıydı? Kesinlikle olabilirdi. Dediğim gibi Beşiktaş zaten yokları oynuyordu. Nitekim ilk yarıda iki taraf da denk güçlerin çarpışması gibiydi.
Kesinlikle değinmek gerekir. Eskişehirsporlu Dede’nin Quaresma’yı kitlemesi maçın kilit noktalarındandı. Quaresma sol tarafa geçmek dışında maçta hiçbir aktivitede bulunamadı.Dede gerçekten çok iyi bir transfer. Eskişehirspor yönetimi bu konu ve Camara’nın transferi konusunda ayrıca tebrik ediyorum. Ancak Quaresma’nın bu kadar etkisiz olmasının saha dışı bir nedeni olduğuna da inanıyorum. Quaresma en azından bir trivela veya bir rabonayı denemeliydi. En kötü gününde bunları yapan bir adam çünkü.
Camara’yı övdük ancak 45.dakikada gelen golde saçma sapan bir yerde çalıma girişmesi golü de kalelerinde bulmalarına sebep oldu. İsmail adeta orta kesmedi, Almeida’ya bir pas verdi. Değinmek istiyorum şu 3 aylık sürede kendini geliştiren iki futbolcu olmuş. Bunlardan biri bahsettiğimiz İsmail diğeri de Necip. Bu iki genç adama güvenim sonsuz. Hatalarıyla sevaplarıyla ikisini de kabullenmek boynumuzun borcudur.
İkinci yarı başladığında Drogbavari -abartı tabi-presleriyle Beşiktaş’ın atağa çıkmasına olumsuz etki yaratan Mehmet Yıldız’ın adeta pili bitmişti. Bunun üzerine Beşiktaş daha etkili göründü nedeni ise fazla pas yapmaya başlamasıydı. Oyundaki gelişim diye yormak fazla Pollyannacılık olur. Mehmet Yıldız’ın çıkış ile Mustafa Pektemek’in girişleri birbirine yakındı. Biri ne kadar olumlu etki etti ise diğeri o kadar olumsuz etki etti.
Pektemek’in girişi ile resmen 4-2-3-1’e döndü Kartal. Pektemek sol açık, Simao forvet arkası olmuştu. Necip’in bu anlarda daha çok tap kaptığını görmek de güzeldi gerçek mevkisini görmek açısından.
Bu dakikadalardan sonra Eskişehirspor’un gelişleri bariz bir gol kokusu getiriyordu. Nitekim Batuhan’dan da jeneriklik bir gol geldi. Gerçekten güzel goldü.
Carvalhal’ın bu dakikadan sonra Necip’i çıkarması da ayrı bir hüsrandı. O dakikalardan sonra en etkili ismini çıkarması bende olumsuz bir intiba yarattı.
Sonuç ne diyorsunuzdur. Sonuç yok. Sil baştan başlamak gerek bazen. Taktik ilk adım olur. Omurgayı eski düzene getirmek gerek. Şampiyon kadroya bakalım. Rüştü-Toraman-Sivok-Ernst-Cisse-Bobo. İskelet buydu. Zararın neresinden dönersek kardır. Hem de daha kaliteli oyuncular varken… deneyin ve etkiyi görün. Kilit nokta: Taktik-Omurga…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder