Michels, Amsterdam Olimpiyat Stadı’nın yakınlarında dünyaya geldi. Onun adı ile anılması gereken güzel mekanlardan biri. Bir stad… Stadyumdan çıkan gol sesleri ile büyüdü dersek yanılmış olmayız. Dokuzunca yaş gününde babasından gelen bir çift futbol ayakkabısı ve bir adet Ajax forması onun hayatındaki en önemli hediyeler olsa gerek. O formayı üstüne geçirip ayakkabıları giydiği anda adeta küçük bir futbolcu gibi kesiliyordu Michels. Hayatını/hayatımızı değiştiren ilk adımları o ayakkabıyla birlikte atıyordu. Futbolcu olma yolunda hızla ilerliyordu küçük Michelsi Babasının zorla denebilecek olan iteklemeleri ile Ajax altyapısına girer-En büyük etken babasının arkadaşı olan Joop Köhler’in Ajax’da scout olarak çalışması.-. 1940 yılında genç takımda oynamaya başladı ama o sene II. Dünya Savaşı başladı. 1944'te savaşın da etkisiyle ortaya çıkan "Açlık Kışı" yüzünden kariyerine ara verdi. Lille transfer teklifi yaptı ama orduya seçilen Rinus, Lille'e gidemedi.Acaba gitse bu akımlar ortaya çıkıp futbol şu anki konumunda olabilir miydi? İyi ki gitmemiş diyelim o zaman. Rinus, 9 Haziran 1946’da Ajax A takım formasını 8-3’lük Ado Den Haag galibiyetiyle sırtına geçirir ve tam beş gol atar. Tam da ona yaraşır şaşaalı başlangıcı yapmıştır. Rinus bir daha profesyonal kariyeri boyunca hiçbir takımda forma giymez. 1958’de bıraktığı futbol hayatında Ajax forması ile 264 maça çıkar ve 122 golün altına imzayı atar. Takdir edilmesi gereken bir performans gerçekten.
Milli takım kariyeri de 8 Haziran 1950’de İsveç ile oynanan karşılaşma ile başlar. Milli takım formasıyla sadece 5(yazıyla beş) maça çıkar. Hollanda bu 5 maçı da kaybeder! Kaybetmeyi de bilen bir isimdir yani. Belki de ilerisi için onun kişiliğinde çok önemli bir uktedir futbolculuk dönemindeki milli takım. Kim bilir?
Futbolu bıraktıktan sonra sağır ve dilsizler için beden eğitimi öğretmenliği yapmaya başladı. Onun futbola dönmemesi tam bir facia olurdu. O da teknik direktörlük kurslarına katıldı. Teknik direktör olarak futbol dünyasına tekrar adımını attı. JOS Amsterdam ve AFC Amsterdam gibi takımların başına geçti. Bu takımları duymadığınıza eminim. Şahsen ben de ilk defa duyuyorum. İlk defa duyduğumuz üzere amatör küme takımları bu Amsterdam ekipleri. 1965’de Ajax küme düşmemeye oynuyordu. Ajax’ın çocuğu Vic Buckingham’ın yerine teknik direktörlük koltuğuna oturuyordu. O sene kıl payı 16 takımlı kümeyi 13. Bitirerek ligde kaldılar.Ertesi sezon yani 1965-66’dan itibaren üst üste üç kez şampiyon oldular. 68-69 sezonunda şampiyonluğu Feyenoord'a kaptırdılar. Aynı sezon Ajax ilk Şampiyon Kulüpler Kupası finalini oynadı. Finalde İtalyan devi Milan ile karşılaşan Ajax, maçta 4-1 gibi farklı bir skorla kaybetti. İtalyanlar’da o zaman Catenaccio anlayışı hakimdi. Bu konuyu da ilerleyen günlerde işleyeceğiz. Ertesi sezon tekrar şampiyonluğu ellerine geçirdiler ve Yunan temsilcisi Panathinakos’u yenerek Şampiyon Kulüpler Kupası’nı aldılar.
1971’de Barça’ya yolu düşer efsane ismin. O yıllarda Barcelona çok etkin olamaz ve Real-Atletico Madrid ikilisinin gerisinde kalır. Nitekim ilk iki sezon Michels de bu konuda etkin olamaz ve üçüncü sezon Cruyff ve Neeskens’in takıma katılması ile şampiyonluğu elde ederler. Cruyff’un Barca’daki etkisini bir önceki yazımda incelemiştik. İsterseniz bakabilirsiniz. Orada Aziz’dir üstadımız. Etkisi çok fazladır.
Sezon sonunda efsanemiz 74 Dünya Kupası için Hollanda milli takımının başına geçer. Hollanda takımı eleme grubunu Çek antrenör Frantisek Fadrhonc yönetiminde zar zor geçmiştir. Bunun üzerine Michels takımın başına getirilir ve Fadrhonc ise yardımcılığa çekilir. Cruyff gibi ünlü ve önemli oyuncularla çalışır Michels. Eski öğrencilerini ve Feyenoord’un efsanelerini bir araya getirip harmanlar. Hazırlık periyodu kötü geçer ancak bu turnuvaya etki etmez. Beklendiği üzere birçok takımı eleyerek namağlup şekilde finale kadar gelirler. Finalde rakip Helmut Schön’ün Batı Almanyası’dır. Batı Almanya’ya 2-1 mağlup olurlar.Kupayı evlerine götüremeseler de çok önemli bir dönemeçten geçerler. Artık onlar gönüllerde adeta taht kurarlar. Ancak bu Michels’i etkilemez. 102 gün süren bu görevden Michels ayrılır ve 1976 yılında tekrar Barcelona’nın başına geçer.
Artık uzun süre tutunmaz gittiği yerlerde. 1977-78 sezonunda Barça'ya İspanya Kral Kupası'nı kazandırdıktan sonra, bir yıllığına Los Angeles Aztecs'in teknik direktörlüğünü üstlendi.Hatta yanında Cruyff’u da götürdü. Ertesi yıl tekrar Avrupa'ya dönerek 1. FC Köln takımının başına geçti. Köln’de pek başarılı sayılmaz üstadımız. Sadece Almanya Kupası’nı kazanabilmiştir.
92 Şampiyonası’ndan sonra da kesin olarak teknik direktörlük kariyerine son noktayı koydu. Elde edilebilecek ne varsa elde etti. Bu kadar üst düzey teknik direktör olmasını neye borçluydu peki? Ya yaptığı devrim?
Total futbol nedir diye soranlarınızın olduğunu zannetmiyorum ancak çok basitçe bunu en mükemmel biçimde uygulayan takım Barcelona’dır diyebiliriz. Oynadıkları 3-4-3’e benzer bir sistem olmuştur zira. Ben buna artık Neo-Total Futbol diyorum. 4-3-3 bilerek demedim. Bunu da ilerleyen zamanlarda –yeteri kadar veri elde ettiğim zaman- işleyeceğiz.
Rinus der ki “ Üst düzey futbol savaş gibidir. Zayıf olan kaybeder.” Bu fizik gücünü ve ciddi anlamda teknik-taktik gücünü ifade eder. Önemli bir sözdür. Bu işin zorluğunu da şöyle dile getirir : "Yetenekli ve sert oyuncular arasındaki dengeyi tutturmak, defans ve atak yapımını şekillendirmek; Yeni bir takım yaratmak içinde bir sanat barındırır." Sanat ve sanatçıya değer vermeyen ülkem –şaşırmıyorum- Michels’e de değer pek vermez.
Rinus Michels’e 1999 yılında futbol dünyasının bana göre en prestijli ödülü verilmiştir: Asrın Teknik Direktörü… Bunu hak etti mi? Kesinlikle. Ona teşekkürlerimi iletmeyi bir borç bilirim. Futbolu futbol yapanlardan birisidir kendisi. Yeteri kadar ülkemizde ilgi göremese de onun yeri çok ayrıdır. Ruhu şad olsun zira kendisini 2005 yılında kaybetmiştik. Her şey için teşekkürler Rinus. Bizler futbol dilencileri olarak başta sen olmak üzere üstadlardan çok şey öğrendik. Büyüksün GENERAL!
Başarılar:
-Hollanda ile 1 kez Avrupa Kupası Şampiyonluğu (1988)
-Hollanda ile 1 kez Dünya Kupası Finali (1974)
-Ajax ile 1 kez Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonluğu (1970-71)
-Ajax ile 1 kez Şampiyon Kulüpler Kupası Finali (1968-69)
-Ajax ile 4 kez Hollanda Ligi Şampiyonluğu (1965-66, 1966-67, 1967-1968, 1969-70)
-Ajax ile 3 kez Hollanda Kupası (1966-67, 1969-70, 1970-71)
-Barcelona ile 1 kez İspanya Ligi Şampiyonluğu (1973-74)
-Barcelona ile 1 kez İspanya Kral Kupası (1977-78)
-Köln ile 1 kez Almanya Kupası (1982-83)
-FIFA tarafından "Yüzyılın Teknik Direktörü" Ödülü (1999)
-Hollanda Futbol Federasyon tarafından "Yüzyılın Teknik Direktörü" Ödülü (1999)
-Hollanda Krallığı tarafından "Şovalye" ünvanı (1974)
-UEFA Tarafından "Yaşam Boyu Başarı" ödülü (2002)
-Hollanda Futbol Federasyon tarafından "Son 50 Yılın En İyi Futbol Adamı" (2004)
NOT: Çok sevdiğim Ali Ece abimiz Neeskens röportajı sırasında şöyle bir benzetme yapmış çok hoşuma gitti paylaşayım dedim: “Nasıl ki Dostoyevski bütün Rus yazarlar için “Biz Gogol’un paltosundan çıktık.” demişse Cruyff, Hiddink, Neeskens, Rijkaard hatta Guardiola da “Rinus Michels’in paltosundan çıkmıştır.” diyebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder