25 Eylül 2011 Pazar

Bu da Olmadı

4-3-3’ümüzü yine oluşturmuştu sevgili teknik direktörümüz Carvalhal. Bursaspor maçından tam tamına 7 değişiklik vardı. Hem rotasyon adına hem de takıma göz dağı vermek amacıyla olduğunu düşünüyorum bu değişikliklerin. Zira Quaresma’nın atılmasından sonra oluşan koşan, diri, ısıran görüntüyü oluşturma çabasına girişmişti hocamız.

Dedik ya koşan, ısıran, aç, istekli takım… Carvalhal istediği etkiyi yaratmadı dersek yanılırız. Tamı tamına 15 dakika bu oyunu oynadı Beşiktaş. 15 dakika istediğini sahaya yansıttı. Bu dakikaların sonunda da geriye yaslanmaya başladı. Bu yaslanışın taktiksel payının yüksek olduğunu düşünüyorum. Antalyaspor gibi koşan, diri ama yetenekleri sınırlı olan bir takıma karşı hele ki elinizde moralli bir Holosko varken çekilip kontradan vurma planı hem sizi yormaz hem de akıllı bir tercih olur. Nitekim işe yaradı ancak yaran kısımın yanında hesaba katılmayan çok şey vardı.

Antalyaspor’un yaratıcılık yoksunluğu bariz göze çarptı. Tita’nın geç oyuna girişi ve Emrah gibi beğeniyle izlediğim genç delikanlının girişi oyunda Antalyaspor adına olumlu bir etki yarattı. Çeşitli ortalar, araya salınan toplar bu ikilinin getirisiydi. Yine hesaba katılmayan noktalardan biri de Beşiktaş adına orta sahanın ciddi anlamda düşük bir performans göstermesiydi. Daha ilk yarıda Necip ile Ernst’in top kazanımları azımsanacak derecede düşüktü. Veli’yi bu ikiliye katamıyorum çünkü biraz daha ofansif bir karakterde değerlendirmeliyiz onu. Yaptığı koşular, oyun okuyuşu gerçekten ideal seviyede. Topu saklama gibi iyi de bir özelliği var. Teknik anlamda da yeteri seviyede. Bütün bu dediklerimi gizleyecek tek bir özelliği var. O da topa vuruşları. Son vuruşları iyi olsa bu maç Beşiktaş adına daha stressiz geçebilirdi.

Bunların yanı sıra maç için olumlu üç şey vardı:

1.3 puan
2.İsmail’in göz dolduran ve üstüne koyan performansı.
3. Holosko’nun kazanımı.

Özellikle üçüncüsü Beşiktaş’ın zayıf karnı olan deplasmanlarda çok işe yarayacaktır.

Carvalhal’ın performansını ele alacak olursak yine doğru hamleler yaptı. Belki İbrahim’in yerine Hilbert’i ilk 11’de denemesi daha mantıklı olabilirdi ancak bu karara da saygı duymak lazım. Gönül rahatlığıyla üst düzey olmasa da iyi bir teknik direktörümüz var dersem yanılmış olmam. Türkiye’ye ve Beşiktaş’a büyük bir saygısı var. Hırslı ve azimli. Aynı zamanda da başarıya aç. Futbolcularla diyalogları da güzel. Guti’yi istisna olarak kabul ediyorum. Nedeni ise hepinizin malumu.

Bursaspor maçı gibi yine bu maçta aslında üstüne çok konuşulması gereken bir maç değil. Asıl maç Stoke City maçı. İngiltere’nin en zorlu deplasmanlarından birinde bakalım Beşiktaş nasıl oynayacak? Beşiktaş için Bursaspor maçından sonra yine ciddi bir sınav olacak. Bu futbolla iş gerçekten çok zor. Yine de karamsar olmamak lazım diye düşünüyorum. 

NOT: Egemen’e her geçen gün hayranlığım artıyor. Hırsını ve azmini görmek onu gözümde büyütüyor.

DİP NOT: Takım pas yapamıyor. Acilen çözüm bulunmalı yoksa bu takımın organize golünü göremeyeceğiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...