İsim ve kadro kalitesi olarak mükemmel iki takımın mücadelesini izledik. Biri son şampiyon diğeri ise son Seria A şampiyonu… Daha ne olsun?
Kadrolar açıklandığında iki takım adına da önemli eksiklikler vardı. Barca adına Pique ve Puyol’un onbirde olmayışı önemli bir durumdu. Puyol daha sonradan oyuna girdi bunu da belirtelim. Milan adına da İbrakadabra’nın yokluğu büyük önem arz ediyordu. Zira tek kelime ile mükemmel bir forvet. Olmayışı eminim ki oyun planlarının değişmesine yol açmıştır. Mükemmel üç oyuncu…
Takımlar sahaya çıktıklarında Camp Nou’da mükemmel bir atmosfer vardı. Açıkçası CL’nin müziğini çok özlemişim. İnsanı havaya sokuyor.
Maç başladığı anda Barcelona’nın ortasaha orijinli stoperleri orta saha yayına yaklaştılar. Topu ileriye çok çabuk çıkaran Milan, Pato’nun biraz da kişisel çabası ile 22.saniyede golü buldu. Böyle bir başlangıcı kimse beklemiyordu. Eminim buna Allegri de dahildi. Yeri gelmişken değinelim Şampiyonlar Ligi’nin en hızlı golünü 7 Mart 2006’da Bayern München’in Real Madrid’i 2-1 yendiği maçta 10. Saniyede Roy Makaay kaydetti.
Bu golün şokunu yaşayan “Milanlı futbolcular” 2-3 dakika kendilerine gelemediler ve gömük savunmayı golden hemen sonra değil de 5.dakikadan itibaren uygulamaya başladılar. Alan savunması yapmaya başladılar. İşin açıkçası çok da güzel uyguladılar. Bu savunmanın neticesinde 1-2 kontra atak şansı elde ettiler. Bu şansları iyi kullanamadılar. Hem de aksayan bir Barca savunması var iken karşılarında… Maçın 18. Dakikasında Messi ile free-kick kullanan Barcelona’nın topu direkten döndü. Buradan sonra da Barca’nın şansı döndü sanki. 35. Dakikada Messi’nin çabasının önemli bir yer kaydettiği atraksiyonda Pedro boş kaleye topu yuvarladı. Milan’ın aksayan ilk dakikasında golü de buldular.
İlk yarı böyle sonuçlandı. Kısa ve öz bir cümle kuracağım şimdi. Tam da ilk yarının özeti niteliğinde… İlk yarı sonucu sadece Xavi’nin yaptığı pas sayısı 71; Milan’ın toplam pası ise 69 idi.
Milan’ı çok aciz durumda bıraktı Barca. Topla oynama oranı yüzde 75’e 25 idi. Yani Milan Barcelona’nın ekmeğine yağ sürdü. 22. Saniyede gelen gol ilk yarı itibari ile Barca’nın değil sanki Milan’ın planlarını bozuyordu.
İkinci yarı itibari ile Milan yine alan savunmasına devam etti. Alan savunması ve yaşlı oyuncular bir araya gelince; bir de ayaklarına topu neredeyse hiç alamadıklarından artık sinirler gerilip yorgunluklar başlıyordu. Free-kick üstüne free-kick bulan Barca ikinci golü de attı. 49. Dakikada David Villa çok güzel bir duran top golüne imzayı attı. Bu dakikadan sonra Barcelona için maç resmen antrenman havasına girişti. Oyun rölantiye girdi. Milan’ın bu kadar kötü olmasının nedeni bilinçaltı olabilir mi acaba? İrdelemek lazım.
Tam maç böyle bitecek derken İtalyanlar yine yaptılar yapacaklarını. 90+2’de Silva ile beraberlik golüne imza attılar. Tam İtalyan yapımı bir maç oldu. Barcelona’ya da işi rölantiye almanın cezası diyebiliriz.
İlgimi çeken konu maçtan ziyade Barca. Uzun zamandır üst üste bu kadar kötü olduklarını görmemiştim. 3-4-3 oynadıkları artık çok açık. Aklıma gelmiyor değil: Rijkaard son sezonunda üçlü savunmaya dönmeye çabalamış ve işi batırmıştı. Umarım Guardiola’nın sonu Rijkaard gibi olmaz.
NOT:Futbolun yaşı yoktur ve en güzel kanıtı Nesta ile Seedorf’tur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder