Estadio Valencia’da güzel bir maç izledik. En azından İspanyol esintilerini taşıyan bir maçtı. Bu bile yeter bize.
Maçın başından itibaren Valencia’nın organizasyonu gözüme çarpıyordu. Disiplinli bir takımlar. Bekler ne zaman çıkacaklarını, ön liberolar nasıl pas dağıtacaklarını, Soldado nereye çapraz koşu atacağını ezberlemiş gibiydi. Bu onlar adına çok güzel ancak teknik kapasite ve yaratıcı oyuncu sıkıntılarını şampiyon olduklarından beri yaşıyorlar. Direkt olarak aklınıza bu konuda Aimar geldiğine eminim. Yeni bir çocuk buldular Almeira’dan hem de adı Piatti imiş. Nereliymiş o? Aimar’ın memleketindenmiş. Arjantin’den kopup gelmiş. (Bakmayın geçmiş zaman ibarelerine FM sağ olsun bize onu daha önceden tanıtan bir platform oldu.) Piatti takımın yartıcısı olmuş tam anlamıyla. Hız, teknik ne ararsak var beyefendide. Bu açığı da kapatmış yani ama maalesef kadro genel anlamıyla belirli bir seviyeye çıkacak olsa bile Real Madrid-Barcelona ambargosuna karşı koyacak seviyede değil. O seviye onlar için şu an Everest’in tepesi demek. Üçüncülük için en büyük adaylarım onlar(Tabi çok büyük bir sürpriz olmaz ise).
Atletico ise geçtiğimiz senelere oranla çok daha mütevazi ve yetenek anlamında vasat bir takım kurdu. Bunun ceremesini çok çekecek sezon içinde göreceksiniz. İspanyol kulüplerinin içinde bulunduğu maddi sıkıntıdan en çok onlar etkilenmiş belli ki. Küçülerek büyümeyi hedefliyorlar sanırım tabi ki ne kadar küçülmek isteseler de taraftar ve basın gibi baskı unsurları sebebiyle 40 milyon euroyu hiç acımadan Falcao’ya verebildiler. Manzano’nun kafasında garip tilkiler dolaşıyor gibi. Zira daha Arda,Diego,Reyes,Falcao dörtlüsü ilk 11’de oynamış değil. Bunlar dışında Silvio gibi ilk 11’de oynayan bir el freni var. Adam topu aldığında beş yaşında anne-babası tarafından yeni oyuncak alınmış fırlamalar gibi onu “kırana” kadar uğraşıyor. Kısacası topu öldürüyor. Biri bu şahsın kulağını çekmeli. Bugün Reyes’den fazla topla oynamışlığı var zira. Manzano’nun işi çok zor bu kadar egosu yüksek oyuncuları nasıl toparlayacak acaba? İş onun bekleyip göreceğiz. İlk fire Diego olacak diye düşünüyorum. Atletico adına diyeceğim son şey ise defansif kalitenin arttırılması gerektiği. Miranda’nın çabaları sezon içinde yetmeyecek gibi görünüyor.
Maç başladığı andan 30 dakika bitene kadar Valencia’nın kontrolündeydi. Hatta “mis” gibi golleri de verilmedi ofsayt gerekçesiyle. Unai Emery Atletico’yu çok iyi etüt etmiş. Oyuncuları da maç genelinde ona tam anlamıyla ayak uyduramamalarına rağmen rakibin henüz oturmamış sistem ve yapısını çok iyi değerlendirip 52. Dakikada golü buldu. Atan adam Soldado idi. Soldado komplike bir forvet. Ne ararsanız var onda. Çok beğendiğim bir isim kendisi. Bu golden sonra oyuna Diego-Arda ikilisi girdi ve maçın seyri değişti. Atletico daha hırslı ve daha istekli oynamaya başladı. Tabi bunda Valencia’nın geriye yaslanması da etkili oldu. Silvio’dan fırsat buldukça(!) Atletico etkili olmayı becerdi. Sahanın silik ismi kesinlikle Falcao idi. Sonradan oyuna giren temsilcilerimizden Arda için olumlu konuşabiliriz zira Topal’ın adı pek geçmedi desek yeğdir. Belirtmeden edemeyeceğim sonradan oyuna giren Atleticolu Juan Fran resmen modern futbolun düşmanı rolünü sahada üstlendi. Uzun zamandır La Liga’da söz sahibi olan ekiplerde bu kadar vasat bir oyuncu görmemiştim.
Valencia hak ettiği bir galibiyeti aldı. Atletico ise ödevlerini bitirmeden okula gelen ve öğretmeni tarafından tek ayak üstünde cezası yemiş bir çocuk gibi cezasını çekmesinin gerektiğinin bilincinde olan bir teknik direktöre sahip olarak eve dönüyordu. Futbol kolay oyundur Manzano kimse Real’i geçmeni beklemiyor rahat ol…
eline koluna yüreğine sağlık , güzel karalamışsın
YanıtlaSilTeşekkür ederiz :)
YanıtlaSil