20 Nisan 2012 Cuma

İspanyol Fetişizmi


İber yarımadası egemenliğinde bir UEFA Avrupa Ligi yarı final serisi daha.  Yarımada takımları adeta kupaya ambargo koydular. Bir dönem İngilizler’in sık sık yaptığı şey biraz daha doğuya kaydı.

Bu gece Atletico Madrid-Valencia ve Sporting Lizbon-Athletic Bilbao mücadelelerini izledik. Maçların aynı gün oynanması bir kenara aynı saatte bile oynanması bana kalırsa skandal. Hangi birine bakacağımızı şaşırdık açıkçası. Yine de güzel bir futbol gecesi geçirdiğimizi düşünüyorum.

İki İspanyol kulübünün mücadelesine bakacağız öncelikle. Dengeli başlayan ancak maçın başından sonuna Atletico Madrid’in egemenliğinde geçen bir mücadele izledik. Sahaya iyi yayılan bir Atletico vardı. Simeone’nin gelişi ile birlikte üst düzey konsantrasyon ile daha bir takım gibi oynamanın meyvelerini toplamaya başladılar. Özellikle hedef maçlarda bunu daha da iyi yaptıklarını görüyoruz. Bu oyuna güzel pas organizasyonlarını, ekstra olarak da Arda’nın güzel performansını da ekleyince kilidi açan golü Falcao ile buldular. Valencia ise Atletico’nun sahayı mükemmel parsellemesinden kaynaklı kilidi açacak hamleleri bir türlü yapamayıp, umudu duran toplara bağlıyordu. İlk yarının sonuna değin bütün tehlikeler duran toptan geldi ki golü de Jonas ile buldular. İkinci yarının hemen başında gelen Miranda’nın golü ise yedikleri goldeki hatayı da telafi eder cinstendi. İlk yarının benzeri şekilde ilerleyen maç Mehmet Topal’ın yaptığı hatada ufak bir slalom eşliğinde Adrian ile kopma noktasına geldi. Git gide sıkıntılar içine gömülen Unai Emery oyuna Canales ve Piatti’yi alarak hamle şanslarını kullandı. Pek etkili olduğu söylenemez ki Falcao’nun mükemmel golü ile maç ve tur sonlandı demiştik. Akabinde Ricardo Costa ile gelen duran top golüne kadar. Estadio Mestella’ya umutlu gidiyor Valencia. Zor olacaktır tabii lakin Mestella’dan çıkmak da hiç kolay olmayacak. Atletico final adına bir adım önde.

İber yarımadasının diğer bir ülkesindeki mücadelede ise Sporting Lizbon-Athletic Bilbao ile karşılaştı. Sporting mükemmel başladı mücadeleye. Athletic’e abartısız top yapma izni tanımadı. Bu izin tanındığı zamanlarda da Athletic topu ileride tutmakta zorlandı ya da top kaybı yaşadı. İkili oyunları iyi yapan Sporting, pozisyonları bulmaya başladı. Dakikalar ilerledikçe maç rölantiye alınmaya başlandı. Bunda tempo ile oynayan Athletic’in de etkisi vardı. Bu durum ikinci yarıda değişti. Athletic ilk yarıda yapamadığı ne varsa yapmaya başladı. Öyle ki tam bir deplasman takımı gibi duran toptan Aurtenetxe ile golü buldular. Sporting golün şokuyla fütursuzca oynamaya başladı. Öyle bilinçsiz hareket ettiler ki tarifi yok. Athletic adına Amorebieta’nın direği maçın kırılma anıydı. O dakikadan sonra İnsua’nın defanstan seken topu tamamlaması ve Capel’in mükemmel golüyle üstünlük sağlandı. Athletic’e de belki de sezonun en kötü futbollarından birini oynamaya zorlamış oldular. San Mames’de Mestella’daki gibi çok zor bir mücadele bizi bekliyor. Sporting’in bu sezonki deplasman karnesi hiç fena değil. Athletic adına çok çok zorlu bir mücadele olacaktır.

Athletic ve Bielsa’ya olan sempatimden ötürü finale çıkmalarını arzuluyorum. Umarım o skoru elde edebilirler. Rakip de çok zorlu olacaktır lakin İspanyol futbol takımlarına karşı bir fetişizmimin olduğu da aşikar. O taraftan kim gelirse gelsin sıkıntı olmayacaktır. Su götürmeyen şey ise bizleri yine güzel rövanş karşılaşmalarının beklediği. Umarım mükemmel maçlar izleriz. Saygılarımla…

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...