Carlos Carvalhal… Ben ona Carlos Hoca derdim. Daha samimi
kelimeler kullanabilirdim belki bu samimiyete ama huyum kurusun biraz soğuk bir
mizaca sahibim. Gerçi kendilerinin sıcakkanlılığı, cana yakınlığı bize bile
yeterdi ya, neyse.
Adamcağızın arkasından ölmüş gibi bir giriş yaptım sanki
lakin bu günden sonra suratlarımızda bir tebessüm bırakır ise eyvallah. Bugün
uzun zamandır beklenen haber geldi. KAP’a
yollanan açıklama resmiyete döktü işi.
Aslında yollarımız çok karanlık günlerde kesişmişti. “Emanetçi”
damgasını yiyerek o koltuğa oturtuldu. Mösyö Mendes’in yeni getirilerinden
biriydi. Ben de dahil beyefendiyi tanıyan hatta doğru düzgün ismini duyan bile
yoktu. Yani o kadar açıktı ki “birilerinin” onu o mevkiiye getirdiği… Ön
yargılarımızın dibe vurduğu anlarda camianın üzerindeki karabulutları bir
Polyanna edasıyla dağıtma peşindeydi. Ağzında da her zaman aynı cümle vardı: “Tayfur
Bey gelene kadar buradayım. Sonra işime döneceğim.”
Fena başlamadı bu beklenmedik adam. Belli ki hırslıydı.
İstediklerini yapma peşindeydi. Emanetçi diye getirildiği takımın en marka
ismini bir çırpıda ağaç budar gibi budadı. Guti HAZ ile Beşiktaş’ın serüveni
son bulmuştu. Ardından bir de şu aralar taraflı tarafsız herkesin gözdesi
konumunda olan adına on milyon Eurolar’ın havalarda uçuştuğu Fernandes’e taktı
kafayı. Onu da buduyordu ki açmak istemediğim kimilerine göre öyle kimilerine
göre böyle olan durumlar gerçekleşti. Öyle ki takım mükemmel seriler buluyor,
Avrupa’da yoluna düzgün devam ediyordu. Kısacası doğru düzgün kimse “sallayamıyordu”
adama.
Günler geçti, aylar geçti. Küçük çapta başarılar aldı bu
adam. Kimilerine göre öyle kimilerine göre böyle durumları yine. Bekledik.
Bakalım nereye varacak diye. Bekledik belki emanetçi olarak gelen adam ufak
çapta bir peri masalı yapar diye. Zordu tabii kendine göre haklı sebepler de
sunuyordu ortaya. Beklenen şekilde milletimizin o “normal” durumu baş
göstermeye başladı. Kötü gidişin sonucunda itin bir tarafına sokulmaya başlandı
adam. O bilindik mottolaşmış masallar tekrarlanmaya başladı yani. İstenilenin
tam tersine…
E dedik ya o bilindik masallar diye. Masalın sonu da herkesin bildiği gibi bitiyordu. O son da bugün başladı. Güzel insan ile yollar ayrılmıştı.
Yerine gelen adam ise Tayfur Havutçu. Hani şu futbolcusuna küfür eden. Ne
diyelim herkes adına hayırlı olsun. Gerçekten hayırlı olmasını istediğim bir
kişi varsa o da Carlos Carvalhal’dir. Eminim bahsederken adam dememe
takıldınız. Adam dememin amiyane tabiri onun gerçekten “adam” olması. Carlos
Hoca’yı unutmayacağım. Başarısızlık mı? Dert değil. Ben Beşiktaş’ı tuttuğumdan
beri başarı kelimesinin anlamını unuttum. Böyle güzel insanlar bana yeter.
NOT: Carlos Carvalhal’in gidişi üzerine bir şeyler karalamak
zorunda hissettim kendimi. Alelade yazılmış satırlar. Kusurumuz olduysa affola.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder