2 Nisan 2012 Pazartesi

Bir Adam Portresi


Carlos Carvalhal… Ben ona Carlos Hoca derdim. Daha samimi kelimeler kullanabilirdim belki bu samimiyete ama huyum kurusun biraz soğuk bir mizaca sahibim. Gerçi kendilerinin sıcakkanlılığı, cana yakınlığı bize bile yeterdi ya, neyse.

Adamcağızın arkasından ölmüş gibi bir giriş yaptım sanki lakin bu günden sonra suratlarımızda bir tebessüm bırakır ise eyvallah. Bugün uzun zamandır beklenen haber geldi.  KAP’a yollanan açıklama resmiyete döktü işi.

Aslında yollarımız çok karanlık günlerde kesişmişti. “Emanetçi” damgasını yiyerek o koltuğa oturtuldu. Mösyö Mendes’in yeni getirilerinden biriydi. Ben de dahil beyefendiyi tanıyan hatta doğru düzgün ismini duyan bile yoktu. Yani o kadar açıktı ki “birilerinin” onu o mevkiiye getirdiği… Ön yargılarımızın dibe vurduğu anlarda camianın üzerindeki karabulutları bir Polyanna edasıyla dağıtma peşindeydi. Ağzında da her zaman aynı cümle vardı: “Tayfur Bey gelene kadar buradayım. Sonra işime döneceğim.”

Fena başlamadı bu beklenmedik adam. Belli ki hırslıydı. İstediklerini yapma peşindeydi. Emanetçi diye getirildiği takımın en marka ismini bir çırpıda ağaç budar gibi budadı. Guti HAZ ile Beşiktaş’ın serüveni son bulmuştu. Ardından bir de şu aralar taraflı tarafsız herkesin gözdesi konumunda olan adına on milyon Eurolar’ın havalarda uçuştuğu Fernandes’e taktı kafayı. Onu da buduyordu ki açmak istemediğim kimilerine göre öyle kimilerine göre böyle olan durumlar gerçekleşti. Öyle ki takım mükemmel seriler buluyor, Avrupa’da yoluna düzgün devam ediyordu. Kısacası doğru düzgün kimse “sallayamıyordu” adama.

Günler geçti, aylar geçti. Küçük çapta başarılar aldı bu adam. Kimilerine göre öyle kimilerine göre böyle durumları yine. Bekledik. Bakalım nereye varacak diye. Bekledik belki emanetçi olarak gelen adam ufak çapta bir peri masalı yapar diye. Zordu tabii kendine göre haklı sebepler de sunuyordu ortaya. Beklenen şekilde milletimizin o “normal” durumu baş göstermeye başladı. Kötü gidişin sonucunda itin bir tarafına sokulmaya başlandı adam. O bilindik mottolaşmış masallar tekrarlanmaya başladı yani. İstenilenin tam tersine…

E dedik ya o bilindik masallar diye. Masalın sonu da herkesin bildiği gibi bitiyordu. O son da bugün başladı. Güzel insan ile yollar ayrılmıştı. Yerine gelen adam ise Tayfur Havutçu. Hani şu futbolcusuna küfür eden. Ne diyelim herkes adına hayırlı olsun. Gerçekten hayırlı olmasını istediğim bir kişi varsa o da Carlos Carvalhal’dir. Eminim bahsederken adam dememe takıldınız. Adam dememin amiyane tabiri onun gerçekten “adam” olması. Carlos Hoca’yı unutmayacağım. Başarısızlık mı? Dert değil. Ben Beşiktaş’ı tuttuğumdan beri başarı kelimesinin anlamını unuttum. Böyle güzel insanlar bana yeter.

NOT: Carlos Carvalhal’in gidişi üzerine bir şeyler karalamak zorunda hissettim kendimi. Alelade yazılmış satırlar. Kusurumuz olduysa affola.

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...