Pep Guardiola’yı farklı bir noktaya koymalıyız. Tarihte bu
kadar dominant olan bir takım ve dolayısıyla bir teknik direktör yok.
Kıyaslanabilecek bir akranı daha yok. O yüzden zaten sayısal açıdan iyi
olmadığımı göz önünde bulundurursam ne kazandığı kupa sayısı ne de takımı
başında bulunduğu süreden dem vuracağım.
Nazik, rakiplerine son derece saygılı, basın mensuplarına
son derece toleranslı, insan ilişkilerinde son derece başarılı bir kimlik
kendisi. Zira bunun meyvelerini de çok iyi topladı. Öyle ki saha içinde
başarıyı arttırmak için saha dışında futbolcusuyla baş başa yemeklere dahi
çıktığı çokça görülmüştür. La Masia geleneğinden gelen o aile ortamını sadece
satır aralarında geçen bir kelime gibi görmeyip uygulamak için çok uğraştı.
Gabriel Milito için yaptıklarını göz önünde bulundurursak her şey çok muntazam
bir şekilde kafamızda oturacaktır. Hele ki geldikten sonra yarattığı bir “yürüyen
efsane” var ki oyuncuları üzerinde yaptığı plan, program düzeninin ne halde
olduğunu gösteriyor. Kendisi hakkında olumsuz konuşan tek isimin ise Zlatan
İbrahimovic olması da çok ironik.
Görev süresi boyunca başına gelmeyen kalmadı dersek yeridir.
Futbolcusu ve yardımcısı kanser oldu. Saçlarına aklar düştü. Şu anda bel fıtığı
var. Kendisinin de dediği gibi artık bir dinlenme sürecine girmesi gerekiyor.
Ne kadar sürecek bilinmez. Dedikodular başladı bile. Barcelona’nın da Pep’in de
ileride yolları kesişecektir. Koltuğunu geçici de olsa La Masia’dan arkadaşı
olan Tito’ya bırakması ise yine ailevi bir getiri. Uzun süre kalabilir mi?
Puyol onayı verdi. Futbol kariyeri olarak geçemediği Guardiola’yı teknik
direktör olarak “geçebilecek” mi Tito? Çok zor soru. Göreceğiz.
Acısıyla, tatlısıyla bir dönemin sonu geldi. Futbol tarihine
damgasına vuran Pep’i saygıyla alkışlamaktan başka bir söz de bize düşmez
sanırım. Bakalım bu ilginç “oyunda” daha neler göreceğiz.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder