Stakhanovets Stalno, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
sınırları içinde kurulan Ukrayna eyaletinin bir takımıdır. Takıma adını veren
Stakhanovets, Rus Devrimi’nin kahramanlarından birisi olma özelliğini taşır.
Stakhanovets ilk resmi maçına 1936 yılında SSCB Ligi’nde çıkar. Gruplara
ayrılmış ligde vasat bir takım olarak boy gösterir. Buna rağmen ivmeli bir
gelişim içinde olduklarını da söyleyebiliriz.
İvmeli gelişime SSCB’nin de katıldığı 2.Dünya Savaşı darbe
vurur. Savaş esnasında birçok sporcusunu askeri hizmete yollayan kulüp için
işler pek yolunda gitmez. Kanlı savaş Stakhanovets’i de vurur. Bazı sporcuların
vefat haberi kulübe gelir. Düşüşe geçen kulüp adını 1946 yılında değiştirerek
yeni bir sayfa açar. Kulübün adı artık Shakhtar Stalino’dur. Stalino bugünkü
Donetsk’in eski adıdır. Yeni adı ile alt ligden çıkan Shakhtar, ikinci
senesinde SSCB Ligi üçüncülüğünü elde eder.
Eskisinde de daha iyi bir dönüşü yapıp, istedikleri noktaya
geleceklerdir. 1962-63 sezonunda SSCB Kupası’nı elde ederek Birlik çapında en
büyük başarılarını el etmiş olurlar ancak bu günler fazla uzun sürmez.
Özellikle yanlış yönetim seçimleri paralelinde gelen tartışmalı teknik direktör
atamaları neticesinde kulüp kendini yine bir alt ligde bulur.
SSCB serüvenini iyi kötü bitiren kulüp, birliğin dağılması
ile ayrılan ligler neticesinde kendisini Ukrayna Ulusal Ligi’nde bulur. Bu
ayrılış aslında kulüpte de ayrılık rüzgarlarını estirir. Birçok futbolcu
kulüpten ayrılmak ister ve bu isteklerini de gerçekleştirirler. Buna rağmen
toparlanma süreci çok da uzun sürmez. Her ne kadar Dinamo Kiev’in damga vurduğu
dönemler olsa da, kupada başarılı olup Avrupa anahtarlarını kazanıp o kapıyı
açarlar.
Dişe dokunur en büyük başarıları SSCB Kupası olan kulübün
kaderi Metinvest gibi dünya devi bir enerji firmasına sahip olan Ukrayna’nın en
zengini Rinat Ahmedov’un kulübü alması ile değişir. 1996 yılında gerçekleşen
satın alma işlemi neticesinde kulüp en baba mali desteği arkasına almış olur.
İlk etapta başarı gelmese de yapılan Gençlik Akademisi ve modernize edilen
antrenman sahaları ile futbolcular rahat ettirilir. Buna paralel, Kiev’den
çıkan genç yetenekler için ikinci bir adres daha oluşmuş olur ki zaman içinde
önemli Ukraynalı futbolcuların yetiştiğini de biliyoruz.
Kazanılan kupalara yenileri eklenirken daha önce elde
edilmemiş olan Avrupa zaferleri kendini gösterir. Sanıyorum zafer tanımına Şampiyonlar Ligi
gruplarına kalmayı eklersek, o dönemki Shakhtar için pek de yanılmış olmayız.
İlerleyen yıllarda ilk lig şampiyonluğu da gelir. 2002’de Beşiktaş’tan da
tanıdığımız Nevio Scala ile ipi göğüslerler. Uzun sürmeyen birliktelik
neticesinde yine Beşiktaş’ın eski çalıştırıcıları Bernd Schuster ve Mircea
Lucescu ile anlaşmalar sağlanır. Schuster döneminde başarılı olamayan kulübün
başına geçen Lucescu adeta bir mihenk
taşı olur. Sonrası zaten malum. Façası çizilen Dinamo Kiev, ambargo koyulan
lig, UEFA Kupası ve Donbass Arena…
Öyle görünüyor ki Shakhtar bu başarılara devam da edecek.
Özellikle genç Brezilyalılar’a yönelen Lucescu, kadroyu iyi harmanlayıp
hepimizin ağzının suyunu akıtıyor. Shakhtar güzellememizi bir kenara bırakıp
yazının esas amacına gelelim. Dikkat
çekmek istediğim kulüp Dnipro. İddaacılar bu takımı Dnjeper olarak da bilirler.
Shakhtar’dan daha “şanlı” bir geçmişse sahip olan Dnipro, ‘80’lerin
sonunda özellikle Ruslar ve doğal olarak Ukraynalılar’ın başı çektiği SSCB
futbolunun takipçileri tarafından bir “masal” olarak adlandırılmakta.
Kazandıkları şampiyonluklar ve oynadıkları güzel futbolu -Translate’in el
verdiği kadar- anan birçok kişi var. Ukrayna Ulusal Ligi’nin kurulması ile de
kendilerini Dinamo, Shakhtar ve Metalist’ten sonraki takım olarak buldular.
Takımı gençleştirmeye yöneldiklerini belirtmelerine rağmen veteranlardan oluşan
bir gruba sahip oldukları aşikar. Neticesinde çok da başarılar
kazanamamalarının sanıyorum ki sebebi budur. 1996’da kulübün genel müdürlüğüne
getirilen Andriy Stetsenko önceki
görevlerinde bunlardan ders çıkarmış olacak ki Dnipro ve Sovyetler’in önemli
oyuncularından biri olan Vadim Tischenko’yu takımının başına sportif direktör
olarak getirdi. Stetsenko için daha
önemli olarak addedebileceğimiz şey ise Gençlik Akademisi’nin kurulmasına ön
ayak olduğu gerçeğidir. Evgen Konoplyanka gibi somut bir örneğini gördüğümüz
gençlerin alttan geldiği de yadsınamaz bir gerçek. Bunun yanı sıra Juande Ramos
gibi bir ismi de takımın başına geçirerek önemli bir adım attılar. Uzun vadeli
planlar için adlarını bana kalırsa şimdiden duyurmaya başladılar. UEFA Avrupa
Ligi’nde bu yıl zorlu gruplarını lider bitirmeleri önemli bir köşe taşı
olabilir.
Çok kısa sürede büyük başarılar elde edeceklerine inanmasam
da Dinamo Kiev ve Shakhtar’dan sonra istenilen yere gelemeyen Metalist’in
tahtına rahatlıkla oturacaklardır. İşleri zor lakin önemli adımlar atıyorlar.
Dikkat diyelim.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder