10 Ocak 2013 Perşembe

Yazamamazlıkla gelen saçmalıklar

 

 Hiçbir yorumum bulunmadığı halde altına gururla imzamı attığım transfer ( yalan ) haberleri yazmaktan bıkmıştım. Sağ olsun Ufuk beni Blog'una yancı olarak aldı.Ona öncelikle teşekkür etmeliyim.
Ben yazı yazarken çok dallandırıp budaklandıran birisiyim,okurken de anlaşılıyordur. Bir eyleme başladığım anda aklıma aynı anda birden fazla şey geliyor,ne tesadüftür ki, hiçbirini yapamıyorum. O yüzden bir an önce konuya girmeliyim. Dürüst olayım,bu 5.yazıp silişim,neyse yarın devam ederim,yine ilham perimle aram iyi değil.
Ha ilham perim dedim,Nick Cave'in onu var eden ilham perisini kaybetmeme adına sömürü toplumuna, Acun Ilıcalı vari yargılayıcılara, tüm inceliğiyle söylediği sözleri hatırlamakta fayda var.

Sevgili MTV Ekibi,
Öncelikle sizlere teşekkür etmekle başlamalıyım. Yıllardır bana verdiğiniz desteğe minnettarım ve en iyi erkek sanatçı dalında aday olmayı da bir iltifat olarak görüyorum. Kylie Minogue ve P.J. Harvey ile son albümümüzde yer alan parçaları canlı çalmamız için bize ayırdığınız zamanı da gözden kaçırmadığımı, çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Bu yüzden tekrar en samimi duygularımla sizlere minnettar olduğumu hatırlatmama izin verin.
Bu mektubu en iyi erkek sanatçı için adaylığımın geri çekilmesini istemek için yazıyorum. Bunu istemenin benim için gerekli olduğunu hissediyor, bu ve bunun gibi ödül törenlerinin rekabetçi doğası içinde bugünde ileride de yer almak istemediğimi dile getirmem gerektiğini düşünüyorum. Bu adaylığı daha rahat düşünen biri almalı. Her zaman müziğimin eşsiz ve ender olduğunu düşündüm. Ben kimseyle rekabet etmem.
Benim ilham perimle olan harika ilişkim çok narin. Ben, onun kırılgan doğasını rahatsız edebilecek, onu incitebileceğini düşündüğüm bu tip etkilerden korumakla görevli olduğuma inanıyorum.
Bana ödül olarak şarkılarla gelen ilham perime karşı tüm sorumluluklarımı saygı ile yerine getiriyorum. Bu durumda onu rekabete sürüklemek oldukça kırıcı olacaktır. Benim ilham perim bir at değil, bende at yarışçısı değilim. Dolayısıyla bu kesik kafalarla dolu salonda, ışıltılı ödüller için onu koşturmayacağım. İlham perim yok olabilir,  beni tamamen terkedebilir!
Dolayısıyla sevgili MTV insanları, son albümümün arkasında durduğunuz, şevk ve enerjimi paylaştığınız için sizlere teşekkürederim. Çok teşekkür ederim ama hayır,  bunu yapamayacağım.
Saygılarımla,
Nick Cave

Ne de güzel değil mi,ne zaman yazma ihtiyacı duysam,ama bir şey üretemeyip saçmalasam,bu güzel insanın mektubunu okurum.
Bunu yazdım ama ben hiç bir zaman Nick Cave sevicisi olmadım.Öyle sanılmasın, laf güzel. Benim aklım fikrim İnterpol / Paul Banks.
Kim mi Paul Banks?Sesinden çaresizlik akan adam,senin hikayeni besteleyen adam, tüm duygusuyla senin günlerini simsiyah edebilecek, 'I'm a scavenger' diyebilecek olan adam. Evet simsiyah,son 2 yılım cidden simsiyah. Karanlık odaya hapsolmuş, insanlarla konuşmaktan korkan bir ergen teenager kadar simsiyah. 
Ne anlatır Paul Banks şarkılarında? Banks, yanlızlığı anlatır, lan ibne sen de yalnızsan biz n'apalım dedirtmeyecek bir şekilde anlatır,o ayatın pisliğini uyuşturucu ve müzikle yenemeyip, kaybettiğimiz Joy Division, Jim Morrison gibi anlatır. 
Mesela bir NYC şarkısı vardır. Şehir hayatını, homurdalarımızı, yer altına ( metroya ) girdiğimizde üstüne üstüne gelen insanları anlatır. Turn On The Bright Lights der. Seni günden güne hiç eden,sömüren şehir hayatını, üstlendiğimiz sahte kimlikleri, o parlak ışıkları anlatır.
Ya Stella? Adı bile güzel.Stella was a diver and she was always down. Kamyoncu kızı Nebahat gibi,biraz öyle biraz değil. Stella,bir hayat kadını. Paul'un 18 yaşındayken aşık olduğu, tüm şarkılarına, hayatına yön vereceğini bilmeden sevdiği kadın. Stella bir hayat kadınıdır.Caddede yürüdüğünde, insanların 'vay be' diye iç geçirdiği,' sonra o var ya o' dedikleri kadın. Herkes mutlu sanır Stella'yı,ama değildir.Bir gün kendini denize bırakır ve bir daha hiç çıkmaz .. I love you 'Stella' der Banks her konserinde ağlayarak,sorulur yıllarca Banks'e 'Stella kim var mıydı öyle biri' diye, cevap vermez Paul abimiz Üzüntüsü Stella'ya mıdır?  Ya da kafamızda büyüttüğümüz Stella'lara mıdır bilinmez.Kimileri gerçek hikaye der, kimileri hayali kahramanıdır der bilinmez.
Gerçek,efsane umursamıyorum açıkcası,Cesedi hiçbir zaman bulunamayan,akıbeti bilinmeyen ama etkisi uğruna yazılan şarkılarla milyonları etkileyen bir kadının varlığını sorgulamak ne derece mantıklı olur tartışılır zaten. Herkesin hayatındaki Stella'ları anlatan bu güzel insanı dinlemek varken neden varlık tartışması yürütelim ki?

İlk yazım giderek rutine başlayan ideal çarpışmaları yaşadığım şu günlerde pek de güzel, iç açıcı olmadı farkındayım. Biraz alkol,biraz yorgunluk insanı saçmalatabiliyor.










 
        












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...