8 Nisan 2013 Pazartesi
Filmi eleştirirken kendimi eleştirmiş bulundum
Kafam yine çok dolu bugün. Pek çok şey var yapmak istediğim,söylemeyi arzu ettiğim. Okumak istediğim kitaplar,izlemek istediğim filmler. Bu da benim sorunum işte,aynı anda pek çok şeyi yapmak isteyip de,pek çoğunu gerçekleştirememek. Neyse bir yerlerden başlayalım,bir kaçını yerine getirsek,amenna..
Bugün güzel sevgilim,canımdan öte insanla sinemaya gittik. Pek yaptığımız bir eylem olduğu söylenemez,genelde benim film zevkim uymaz,itin götüne sokar beni,bugün de beraber gittiğimiz yine beğenilmediğim günlerden biriydi ama neyse ki kızmadı,he dedi geçti.Seviyorum onu.
Epey zamandır gitmek istediğim,yaşam şartları,vakitsizlik ve buna bağlı olarak oluşan tembellikten dolayı gidemediğim ''Yolda'' filmine gitme arzusundaydım. Bugün bu isteği eyleme dökme fırsatı buldum.
Pek sevdiğim,bilgisine münasır olduğum,saygı duyduğum arkadaşlarımdan,film hakkında olumlu da doneler edinmiştim açıkçası. Neyse,baya da isteklice girdik filme.
Farkındayım,okuyan da farkındadır,şu sıralar,yazdıklarım çok fazla içsel konuşma halinde geçiyor,affolur mu,olmalı mı bilmem,ben kendim sikik sokuk futbol dünyasında iğrenç haberlerin ortasına düştüm düşeli,kendimden ve Özge'den başkasıyla konuşamaz oldum,belki biraz da bu içsel sıçıntılar,bunun getirisidir..
Tekrardan film özeline dönecek olursak,film Kaybedenler Kulübü yozluğunda,Issız Adam popülizminde,İnto The Wild olmaya çalışan ama bir bok olamayan bir film.
Filmin konusuna,uyarlandığı romanı ele alarak bir intibaya kapılmak istediğinde,''kara'', sisteme başkaldırı,pesimistlik,yalnızlık bu kafalarda hissiyatları ele alacak sanıyorsun,yok alakası yok. Bu konular basit konular değil dostlar,elinde kalır,yapışır sana yapamazsan.
Filmin konusunu anlatacak değilim,zira film de konusunda aktarılan 1 paragraflık yazı dökümü kadar,o kadar boş.
Sürekli kaslı vücuduyla sevişen,etrafına sperm saçan,biscolata erkeği gibi yakışıklı bir baş karakterin,ne hikmetse onca uyuşturucu içip de hiç morluk,salaşlığın olmadığı,hiç bu para nereden geliyor da geziyor bu amın oğlu dediğin anlarla geçip gidiyor.
Ha unutmadan,filmde odağın kaptırıldığı anlarda da seksiliğiyle Kristen Stewart giriyor devreye. Baş karakterin yanında yine en az onun kadar mankenimsi yakışıklılıkta 3 abimiz daha var ki,onlar da sokup çıkarmaktan kendini alıkoymuyorlar,bunun da adını yalnızlık koyuyorlar.Zaten hayat budur,yalnızlık dediğin seksdir,iki Bukowski dizesi okuyup,sıradaki çakacağın karıyı düşünürken,sarhoşluk anında aşığım yaaa dediğin kadınla sevişmektir.
Neyse,bu yazı bitmez,zira ben de bitirecek gibi değilim. Film hikaye nefret kusasım geliyor,dursam iyi olacak,biraz soluklanayım da kendime özeleştiri yapacağım,bir sonraki yazımda,yalan olmazsa.
Etiketler:
aragorn,
kristen stewart,
ömer ejder yeni şafak,
viggo mortensen,
yolda
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder