16 Nisan 2013 Salı

"Oğuzhan Oyuna Girdikten Sonra"

Sezon başı kapı kapı dolaşılıp teknik direktör arandığı vakit açıkça her yerde Samet Aybaba'nın konuşulan isimler içinde en ideali olduğunu ve onun Beşiktaş'ın mevcut durumu içerisinde beklentiler çerçevesinde iyi işler yapabileceğini düşünüyordum. Allah'ın bildiği kuldan saklanmaz. Bunun yanı sıra yiğidi öldürüp hakkını vereceğiz. İnönü'de oynanan Trabzonspor karşılaşmasının ikinci yarısı da dahil olmak üzere ikinci yarı yine İnönü'de oynana İBB karşılaşmasına kadar takım hakikaten Türkiye standartlarının bir tık üst seviyesinde bir direkt hücum prensibi ile sahada mücadele ediyordu. Dikkat mücadele ediyordu diyorum çünkü puan kayıpları ve her türlü saha içi olumsuzluklara (sakatlık vs) oyuncular tarafından bir direnç gösteriliyordu. Ne olduysa ondan sonra oldu. Samet Aybaba'nın özellikle Oğuzhan Özyakup hakkındaki olumsuz açıklamaları ve bir takım mesnetsiz saha dışı iddialar neticesinde oluşan transfer bilançosu ile takıma iyiden iyiye kendisi tarafından ket vurulmaya başlandı. Yaşanan süreç bu güne kadar geldi. Hepimiz biliyoruz.

Takıldığım nokta yek. Oğuzhan Özyakup üzerinde oynanan ya da oynanmaya çalışılan oyun. Net biçimde bu oyunun baş rolü Samet Aybaba. Birbiri ardına gelip haftada bir olmak kaydı ile Oğuzhan Samet Aybaba nezdinde yerin dibine sokulmakta. Gece hayatından başlayıp, genç ve toy olmasına kadar daha da kötüsü sezon başı alınamayan ve Oğuzhan'ın tatlı rekabette olduğu Salih Uçan'ın üzerinden bu adamın eleştirilmesinin en ufak izahı yoktur; tıpkı bugün gelinen noktada Oğuzhan'ın garip biçimde on birden kesilmesi sorunununda izah olmaması gibi. Samet Aybaba'nın Oğuzhan'a karşı yürüttüğü bu soğuk savaş mentalitesinin takıma zarar verdiği de malum. Maç sonu açıklamaları yapan her oyuncunun ağzından düşmeyen laf da birdi:"Oğuzhan oyuna girdikten sonra." 

Beşiktaş'ın mevcut kadrosunun yamalı bir kadro olduğunu kabul etmeyen yoktur. Buna karşın bu yamalı kadronun içinde parlayabilecek ve bu geçiş sezonunun  kazancı sayılabilecek potansiyel isimler de yok değildi. Nitekim başta Oğuzhan olmak üzere Olcay ve hatta Holosko dahi bu kategoriye girecekti. Buna karşın elinizdeki en kıymetli parçayı parlatmak varken tam tersi yönde hareket etmenin ardında art niyet aranmasını yadırgamamak gerekiyor. Basite indirgersek, maça başlayan on birde yer alan Veli-Necip ikilisi ile Beşiktaş'ın kazandığı maç sayısı ikiyi geçmez. Sezon başından beri defalarca denenen bu on bir varyasyonu hiçbir şekilde tutmadı. Bugün de tutmadığını bir kez daha gördük. Oğuzhan'ın Veli ile yer değişimi oyunun kaderini değiştirdi. Önder Özen'in tabiri ile Fernandes'in atak organizatörü olduğu ortamda onu topla buluşturabilecek bir oyun organizatörüne ihtiyaç duyuluyor. Bu oyun organizatörü olarak iş görebilecek isim ne Veli ne Necip ne de Toraman olabilir. İstatistiksel olarak Beşiktaş'ın Oğuzhan sahada iken kazandığı ortalama puan 2.2; buna karşın Oğuzhan çeşitli sebeplerle oyunun dışında olduğunda bu ortalama 1.1'e düşüyor. Son şampiyonluğun geldiği zaman Mustafa Denizli kehanetlerini yaparken kilit bir şey söylemişti: "Türkiye Ligi'nde şampiyonluk için gereken puan ortalaması 2.3,2.4-2.5 seviyesindedir." Oğuzhan'ın sebepsiz takımdan kesilmesi net biçimde Beşiktaş'ın puan ortalamasını düşürüp, şampiyonluk yoluna en büyük taşı koymuştur.

Oğuzhan şu "kara" sezonun en büyük kazancıdır. Samet Aybaba bunun aksini (en azından) bana gösteremeyecek. Görece rahatlıkla alınabilecek sezon, ufak ayrıntılar ile çöpe gidiyor. Şampiyonluğu dillendirirken gereksiz yere "Acaba Avrupa Ligi'ne gidilebilecek mi? diye kendi kendime sormak sezon özelinde bana en çok koyan şey olmuştur, sizleri bilemem. 

NOT: Puan ortalaması ile ilgili Oğuzhan'lı-Oğuzhan'sız kısmı Ali Ece'nin yorumlarından derlenen Akşam gazetesinin web sayfasındaki ilgili haberinden alınmıştır.

DİP NOT: Fenerbahçe forması ile harikalar yaratan Pierre Webo'nun alınmasına engel olan isim de hatırladığım kadarıyla Samet Aybaba. He, yanlış hatırlıyorsam özür dilerim. Hoş kendisinin de Oğuzhan'ın olmadığı her maç için bizlere bir özür borcu da yok değil.

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...