Portekiz-İspanya… İber yarımadasının iki ülkesi. Bu yüzden Euro
2012 yarı finaline aynı zamanda İber Derbisi de diyebiliriz. Özellikle son iki
yıldır Avrupa’nın bir ve iki numaralı kupalarına damga vuran kulüplerin ülke
milli takımı. Başarının tesadüfi olmadığını kanıtlar cinsten vesselam.
İki takım da önemli rakipleri geride bırakıp geldi. Turnuva
boyunca Portekiz Ronaldo ile İspanya ise “sıkıcı” futbolu neticesinde dillerden
düşmüyordu. Ronaldo’nun muazzam performansı gerçekten göze batan cinsten fakat
İspanya’nın futbolunu eleştirmeye gelince işler değişiyor. Özellikle “DevriminGetirdikleri” adlı yazımda İspanya’nın genel sıkıntılarını dile getirmiştim.
Tekrar tekrar temcit pilavı gibi önünüze getirmeye gerek yok fakat bunlara
birkaç şey eklemeden de geçersek olmaz.
Durağanlık ve yavaşlıktan bahsetmiştik. Yaptığı işe son
derece saygı duyduğum Allas sayesinde biraz da farkına vardığım bir durum var
İspanya hakkında. O da tam olarak 4-3-3 değil de 4-2-3-1’e evrilen bir oyun
sistemini benimsemeleri. Allas buna iki pivotlu oyun sistemi diyor ki iki
pivottan kastı Busquets-Alonso ikilisi ve bulundukları mevkii. Bu ikili daimi
bir şekilde Xavi’nin gerisinde kalarak emniyet sübabı görevini görüyor. Oyunu
sıkıştıran durumlardan biri de işte bu oluyor. Rakip takımın genel itibari ile
tek forvet ya da az hücumcu ile İspanya’ya karşı oynadıklarını düşünecek
olursak bu ikilinin fazla “korumacı” bir ikili olduğunu fark ediyoruz. Aynı
zamanda bunun yanında Xavi’nin pas oyununu ve pozisyonunu etkilemeleri
neticesinde hücumdaki sıkıntıyı yaratıyorlar.
Portekiz ise Postiga’yı kaybederek ileride daha statik bir
kimliğe bürünüyor. Buna karşın Alba-Arbeloa (özellikle Arbeloa) ikilisinin
karşısında Ronaldo-Nani gibi son derece efektif bir ikiliye sahip olmaları
durumu tölere edebilecek cinsten. Aynı şekilde beklerin temposu ile kanat
organizasyonlarının ekmeğini yiyeceklerini düşünüyorum. Burada da kilit nokta
Ronaldo’nun Almanya mücadelesinde olduğu gibi taktik plana uyulması açısından
sol kanada kilitli bir şekilde kalıp kalmayacağı. Diğer maçlarda daha serbest
bir Ronaldo’nun neler yaptığını hep birlikte gördük.
İspanya’nın yine favori çıkacağı karşılaşmada son yılların
en dişli rakibi ile karşılaşağı kesin. Geçtiğimiz turnuvalardaki Almanya’yı
yabana atmıyorum fakat kendi performanslarından ötürü Portekiz’e böyle bir
anlam yüklüyorum. Eğer Portekiz orta üçlüsünü oluşturan oyuncular kendi
oyunlarının üstüne çıkacak olursa Portekiz galibiyeti kaçınılmaz olacaktır.
Buna karşın bir de İspanya’nın ağır toplarının bir tık daha kademe atlama
durumu var ki bu durum İspanya’nın favoriliğini perçinler. Tahminim belirttiğim
gibi İspanya’nın kazanması. Normalde hiç skor tahmini yapmayı sevmem (yapsam da
tutmaz zaten) fakat bu maç için içimden özellikle 2-1’lik bir İspanya
galibiyeti geçiyor. Belki de ağır İspanya sempatimden dolayı bunu
düşünüyorumdur, bilemedim.
NOT: Allas’ın anlatısını dilim döndüğünce anlatmaya
çalıştım. Daha detaylı bilgiye sahip olmak isteyen olursa şuradan ulaşabilir.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder