Çeyrek final serisinin ikincisinde sıra. Almanya-Yunanistan... Kağıt üzerindeki en zor grubu üçte üç yaparak bitiren Almanya, kendi grubunun favorisini yenerek son maçta turu cebine koyan "sürpriz" Yunanistan'a karşı.
Çeyrek final eşleşmelerinden en basiti olarak da göze çarpan mücadele olarak bu mücadeleyi nitelendirebiliriz. Tabii ki kağıt üzerinde kalan bir nitelendirme bu. Yunanistan'ın 2004 yılında yaptığı şeyleri hala unutmuş değiliz. Belki çok benzeri nitelikte bir rakip karşılaşmadılar ya da o zamanki kadroları çok daha iyiydi fakat yapabildikleri en iyi şeye hala çözüm bulunamadı. O şey de hepimizin bildiği gibi takım savunması. Avrupa'nın ve hatta dünyanın da diyebiliriz en iyi takım savunması uygulayan takımların başında geldikleri aşikar. Onlar gibi bu konuda iyi işler çıkarmış Almanya'yı da es geçmemek lazım. Bu konuda muazzam iki takımın eşleşmesi biraz da hücum ayaklarının kalitesi ve şans faktörüne bakacak gibi. Hücum ayaklarının kalitesi su götürmez, Almanya'nın en büyük artısı. Şans faktörü ise hep Yunanlılar'dan yana.
Takımları tek tek ele aldığımızda Almanya'nın ne kadar muazzam bir farkla önde olduğunu söylemek yersiz fakat bir iki özel durum var. Bunlardan ilki üç gol ile gol krallığında zirvede bulunan Mario Gomez'in hala tartışılması. Jogi Löw'ün bu noktada pek haksız olduğunu söyleyemeyeceğim. Klose hala maç kondüsyonunu kazanabilmiş değil. Almanya'nın oyun düzeni içinde Klose'nin veriminin ne denli fazla olduğunu hatırlamak isteyenlerin eleme maçlarına bakmaları yeterli. Gomez'in eskiyen tarzına karşın Reus'u bile bu oyun düzeninde tercih edebilirsiniz fakat isim ve yaptığı icraat konusunda onu silemezsiniz. Şu an sorun teşkil etmese de Yunanistan karşısında statik oyunu çok göze batabilir. Ekstra olarak hep bahsedilen bek sorunu da Boateng seçimi ile devam etmekte ki Yunanistan bunu avantaja çevirebilecek potansiyele sahip değil. O bölgede olası Samaras tercihi aksine dezavantaj yaratacak cinsten. Özel durumların sonuncusu da Müller-Podolski ikilisinin bir türlü ritmini bulamaması. Yavaş yavaş kendilerine geldikleri aşikar. Özellikle Müller'e bu maçta çok iş düşüyor. Daha doğrusu çok ekmek yiyebilir. Sol bek Holebas tercihi Müller'in anne-babasından sonra ona bir insanın yapacağı en büyük iyiliklerden biri olabilir. Mübalağayı bir kenara bırakacak olursak Almanlar o kanadı perte çıkaracaktır. Aynı şekilde Yunanistan'ın sol bek gibi zayıf forvet hattına sahip olması işlerini daha da zorlaştıracak. Salpingidis burada kilit adam fakat onu da sonradan oyuna girerken görebiliriz zira Santos'un B planı yok.
Genel itibari ile Almanlar'ın kesin favori olarak çıkacağı maçta Yunanistan'ın yapması gereken işleri aslında Danimarka gösterdi. Özil-Schweinsteiger ikilisini alan daraltma yöntemiyle kilitlemeli ve statik forvet hattına karşı duran toplar ile şans aramalı. Aynı zamanda Holebas'ı kenarda oturtup oraya Tzavellas'ı yerleştirmek çok daha mantıklı bir iş olacaktır. Almanlar'ın etkili ön alan presine karşın da Kyriakos'un oyun kurma yetisinden yararlanılmalı. Bunları yapmanın kolay olmadığının herkes farkında fakat korkunun ecele faydası hiçbir zaman olmadı. Bu eşleşmede de olmayacak ancak Yunanistan korkarak, yaptığı en iyi işi yapacak. Belki ecele değil ama ecelin gelişine bir faydası olur ümidi ile. Gerisi ise her zaman kendilerine gülen şanslarına bağlı. Unutmamak gerek: "Deutschland Über Alles", en azından İspanya ile karşılaşıncaya dek.
NOT:Yunanistan'ın son zamanlardaki ekonomik durumundan ötürü Alman Devlet Başkanı Angela Merkel'in takımı olan Almanya'ya ekstra bir motivasyon ile çıkar mı? Çıkarsa bu işe yarar mı? Garip sorular. En nihayetinde bu takım Almanya. Bir destur denmeli.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder