İlk maç sonunda “Turnuva şimdi başlıyor.” dedik, evet. İsimlere baktığımızda da Almanya-Portekiz
mücadelesi için olan beklenti haliyle yükseliyordu. Aslında gariptir stadyum atmosferinden
ötürü bir kırıklık oluştu bende. Nedense taraftarlar ülkelerinin ilk maçı
olmasına karşın coşkudan çok uzaktı. Vardır elbet bir sebebi. Neyse, işimize
dönelim biz.
Neuer- Boateng, Hummels, Badstuber, Lahm-
Khedira-Schweinsteiger, Müller,Özil, Podolski- Gomez vs Rui Patricio- Pereira,
Pepe, Alves, Coentrao- Moutinho, Veloso, Meireles- Nani, Ronaldo, Postiga .
Portekiz’in kadrosunda en ufak bir sürpriz yok. Her şey olurunda. Almanya’ya geldiğimizde ise
irdelenmesi gereken Hummels’in oynaması. Sabahki yazıda Hummels-Badstuber
ikilisini görmek istediğimi söylemiştim ki Löw’e bir teşekkür borçluyum. Bana
kalırsa mükemmel seçim ki bu ikili önümüzdeki yıllarda kesinlikle birbirleriyle
anılacaklardır. Saha içinde de Hummels tercihinin ne kadar doğru olduğunu ekip
çalışması ile gösterdiler. Bir de forvet konusu var ki kimse uzlaşamıyor.
Kümülatif oyunda tek seçenek bana kalırsa Klose. Hülasa bu takımın ilk
santraforu her koşulda Klose’dir.
Oyun başladığı dakika egemenlik Almanlar’ın eline geçiyordu.
Temposuz geçilen dakikalarda Almanlar ayağında tuttukları topu iyi dolaştırıp,
oyunu güzelce genişletiyorlardı. Portekiz ise sahaya güzelce yayılıp dağılımı
mükemmel bir şekilde gerçekleştiriyordu. Aynı zamanda Almanlar’ın kendi birinci
bölgelerine girişi ile yüksek konsantrasyonda yaptıkları alan savunması devreye
giriyordu. İşte bu noktada Klose’nin yokluğu aranıyordu. Pas dolaşımı iyi bir
şekilde o bölgede yapılamıyordu. Bulunan birkaç pozisyon da Podolski’nin
cömertçe harcamaları ile boşa gidiyordu. Top Portekiz’ geçtiğinde ise sol
kanattan gelme çabaları baş gösteriyordu ki buradaki yanlış da Ronaldo’nun
çizgiye hapsedilmesi. İçeri girip şutunu ya da pasını atana kadar Alman
savunması geriye hızlıca dönüyor ve alanı mükemmel bir biçimde daraltıyordu. Az
adamlar çıkmaları da Almanya’nın kontra-atak bulmasına imkan vermeyip oyunu
daha da kilitliyordu. Maçın ilk yarısı,
çok klasik bir kalıp olacak ama ciddi anlamda bir taktik savaşı olarak
geçiyordu . En önemli pozisyon da hiç şüphesiz Pepe’nin karambolde attığı
mükemmel şutun üst direkte patlamasıydı.
İkinci yarı Almanlar tempoyu yükselterek başladı. Bu da
onlara yol, su, elektrik olarak döndü. Boksör edası ile Portekiz defansına
vurmaya devam ediyorlardı. İşin ilginci daha da artmasını beklenen ataklar
Portekiz’in azmi sayesinde yine dengeye geldi. Hatta Moutinho güzel paslar ile ileri bölgeyi
desteklemeye başlıyordu. Yetmişinci dakikada Postiga’nın yerini Oliveira’ya
bırakması da Bento’nun kazara gelecek birkaç pozisyonun da harcamayı
istememesinin vuku bulduğu değişiklik olarak lügata girer fakat daha bir dakika
geçmeden Gomez, Khedira’nın çok güzel ortasında topu güzel zamanlama ile
sıçrayarak ağlara gönderiyordu. İşte Almanlar’ın beklediği gol. Hemen ardından Varela’nın girişi ile sazı
biraz eline alan Portekiz birkaç atak bulup, cömertçe harcıyordu. Burada
Neuer-Hummels-Badstuber üçlüsünün de hakkını yememek gerekiyor. İlerleyen
dakikalarda başka gol gelmeyince Almanya Hollanda’nın kaybettiği günde güzel
bir galibiyet almayı başarıyordu.
Portekiz en azından bir puan almayı hak ederken Almanya son
yılların en kötü futbolunu oynayarak kazanıyordu. Winner ruhu bu olsa gerek.
Turnuvaların açılışları önemlidir. Tıpkı Hollanda’nın yenilgisi ile kötü
gidecek olan turnuva hikayesi Almanya’da iyiye gidecektir. Bu grup çok garip
işlere gebe. Danimarka sürprizi geliyorum diyor sanki. Haydi hayırlısı.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder