1 Şubat 2013 Cuma

Chimera



Mamadou Niang... Neresinden başlayayım bilemedim ki şimdi. Onun gelişini şuraya not düşmezsem çok büyük pişmanlık duyardım diyeyim. Vehameti varın siz anlayın.

Tamer Kıran ve Semih Usta ikilisinin Dentinho'dan sonra bir gün içinde sonuca vardırdıkları ikinci transfer oldu Niang. Tam anlamıyla "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer." durumu oluştu. Nene transferi bu ikiliye gerek dallanıp budaklanması açısından gerekse de iç mihraklardan transferin çomaklanması bakımından büyük ders oldu. Hatta Niang'ın dün gece attığı tweeti silmesi de bunun bir tezahürüdür diye düşünüyorum.

Niang'a karşı olan hislerim tam anlamıyla Djibril Cisse'nin Marsilya'dan ayrılması ile depreşiyordu. Takımı sırtlaması bir yana, doğal liderlik özellikleri ile saha içinde direkt olarak seçilebilen bir futbolcuydu o dönemlerde. 91-92 sezonundan sonra gelen son şampiyonluğun baş mimarlarından biri olması ve gol krallığına da ulaşması onu Marsilya tribünlerinin de sevgilisi haline getiriyordu. Daha sonra "tadında bırakma" ve açık açık dile getirdiği para kazanma isteği ile birlikte Fenerbahçe'nin yolunu tuttu. Benim de içinde olduğum bu transferi kıskanma evresi Niang'ın golleri sıralamaya başlaması ve dominant performansı ile yerini hayıflanmaya bırakıyordu. Şimdilerde -bu sabah Niang'ın geliş haberini alana kadar- yine Fenerbahçe'nin bana kalırsa dünya standartlarında olan golcüsü Moussa Sow için olan kıskançlığımın bir benzeri de o dönemde oluşmuştu. Fenerbahçe ile 33 karşılaşmaya çıkıp 15 gol ve 12 asistlik performansı ile hakikaten parmak ısırtacak bir performans sergiledikten sonra malumunuz olaylar neticesinde Al Sadd'ın yolunu tuttu. Bugüne kadar pek hoş anılarla hatırlamadığım Niang -özellikle İnönü'deki 4-2'lik maçta sergilediği performans- bugünden sonra adına sevinç naraları atmaya daha sahaya çıkmadan başladığım bir isim haline geldi. Kendisine bu denli güveniyorum. Getiri-götürü kısmını da birkaç ufak başlıkla açıklayayım diyorum.

Maliyet:

Yarım sezonluk kiralama bedeline tek kuruş dahi verilmemesi çok hoş bir durum. Transfer haberinden sonra surata daha da büyük bir tebessüm oturmasını sağlayan haber işte bu oldu. Bunun yanı sıra oyuncuya ödenecek olan 800.000 Euro normal karşılanabilecek bir meblağ. Anlaşma içindeki 6.500.000 Euro'luk opsiyon hakkının sezon sonunda kullanılacağını pek düşünmüyorum. Niang'ın tadı damakta bırakacağını varsaydığım performansın yanında olaki bonservis alınmak istenirse bu kadar uçuk bir ödeme yapılacağını da pek zannetmiyorum, bu konuda yönetime olan güven ve inancım bazı kesimlerin "inadına" tam.

Artılar:

Her ne kadar Türkiye'den gidişi üzerinden hemen hemen 2 yıl geçmiş olsa da Niang'ın ülkemizdeki performansından çok bir şey kaybedeceğini zannetmiyorum. Genel itibari ile futbolcuların yaşının dert edilmesine son derece karşı bir birey olarak Niang'ın da yaşını dert edecek en son kişiyim. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Beşiktaş'ın golcü kimliği ile Niang'ın yine iki maçta bir gol oranını rahatlıkla tutturacağını düşünmekteyim. Bu bakkal hesabı ile 7-10 gol arasına "normal" daha fazlasına da "baba büyüksün" der geçeriz. Aşağısı olmayacaktır. Asist sayısı için bir şey söylemek Mustafa Denizli kahinliğine kaçar. O kısım sürpriz olsun.

Tahmin kısmından saha içine geçelim. Geçtiğimiz pazar günü oynanan Galatasaray maçı ile de gördük ki Almeida yoksa Beşiktaş kafası kesilmiş tavuğa dönüyor. Almeida'nın oynayamayacağı karşılaşmalarda gerek kalitesi gerekse de oyun kimliği ile Beşiktaş'ı ayakta tutabilecek bir isim olacak. Bunun yanı sıra forvetin kanatlarında -özellikle sol- rahatlıkla oynayabilecek bir isim olması da ileri bölgede alternatif açısından Samet Aybaba'nın elini güçlendirecek. İlk yarıda örneğini bol gördüğümüz üzere oyun sıkıştığında hamle şansı olmayıp topu sadece Almeida'ya şişiren takım için Niang'ın top taşıma ve rakip savunmaları delme özelliği rahatlatıcı bir unsur olacaktır. Almeida'yı çok andık ama son vuruş özelliği ile saç baş yoldurması Niang ile biraz olsun hem onu hem de taraftarı rahatlatacaktır.

Oyun planından bağımsız saha içine geldiğimizde ise Niang şayet takıma çabuk adapte olursa saha içinde bazı durumlarda baş gösteren o tecrübe ve liderlik eksikliğini de kapatabilecek bir isim olarak göze çarpıyor. Tribünleri ateşleyebilecek -pozitif ayrımcılık geliyor yanlış anlaşılmasın- "ten rengine" sahip olması da taraftarın yıllardır arayıp bulamadığı o "siyahi golcü" açığını da kapatmasını sağlayacak.

Eksileri:

-ler çoğul ekini kullanmam yanlış oldu aslında. Eksik demem bile hatta. Yazılı basınımızın kullandığı "tatlı sıkıntı" kavramı girecek şimdi yazıya. O sıkıntı da aslında pek tatlı değil: Yabancı kontenjanı sıkıntısı...

Sonuç:

Her açıdan muazzam transfer. İlacın etken maddesi niteliğinde bir transfer. Yönetimi tebrik etmek lazım.

NOT: Chimera, Yunan Mitolojisi'nde ağzından ateş çıkaran ejderhavari bir yaratık.

DİP NOT: Tribün tarihinin en iyilerini yaparken şunu unutmuşum, özür dilerim. Videoyu çeken arkadaşın son cümlesi için ben özür dilerim :)


Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...