Fenerbahçe - Bate Borisov 1 - 0
Fenerbahçe, Bate Borisov'u 1-0 mağlup ederek, UEFA Avrupa Ligi'nde bir üst tura yükseldi. Son haftalarda 10'larca yanlışın birkaçını düzeltince olumlu bir tablo izlenimi veren sarı-lacivertlilerde son haftalardaki dizilişin değişmediğini söylemek mümkün.
Cezalı Raul ve prosedür gereği oynayamayan Emre'nin yerine genç Salih'i oynatan Kocaman, yanına Topal, hemen önlerine de Cris'i monte ederek, zorla alıştırdığı düzenden şaşmayacağını gösterdi.
İlk yarı
Bate Borisov maçına'' Selçuk'u mu oynatır eyvah!'' diye hayıflandığımız dakikalardaki şoku atlatıp Salih'i 11'de görmenin mutluluğuyla başladık, biz taraftarlar. Sahadakiler de ilk dakikalarda biraz utandırdı bizi yalan yok. Salih'in orta alana kattığı dinamizm, pas trafiğini sağlayan,atak kesen ve başlatan rolündeki üstün başarısına değinmekten ben bıktım artık. Bazı genç oyuncular vardır çocuktur,bazıları vardır adamdır.Salih 2.örneğe tabii tutulmalı bence. Genç yaşına rağmen, abilerinden daha cesur,özgüvenli,mantıklı hamlelerle oynuyor,Allah utandırmasın.Dönelim maça, 20.dakikaya kadar önde kurduğu baskıyla rakibi 3.bölgeye atılan dikey paslara muhtaç eden Fenerbahçe, net fırsatlar bulmasa da golün sinyalini veriyordu. Maçın da tempolu sert başlamasının faturası 20.dakikada Kuyt'ı öldürmeye gelen adını hatırlayamadığım oyuncuya çıktı ve oyundan atıldı.
Gol sonrası oyuna daha hakim olan F.bahçe, ''2.yarıya önde giremezsek eyvah'' dediğimiz anlarda Cris'in penaltısıyla rahat nefes aldırttı bizlere.
2.yarı
60'a kadar herşeyin yolunda olduğunu söyleyebiliriz sanırım. 2.gole pek çok fırsatta akil hücum organizasyonlarıyla yaklaşan sarı-lacivertliler'e biri dur demeliydi.Kim bu tahmin edin? Bate Borisov? Cemaat? Yok o başka bir tartışma. Kocaman el frenine asıldı ve biraz da yorulan,sarı kartı da olan ( atılmaya da yakındı yalan yok ) Salih'i çıkardı. Salih'in çıkması doğruydu,ama yerine Selçuk'un girmesi açıklanabilir birşey değil. Caner'i sola alır,Sow'u solda daha fazla zay etmez diye kahveci Murat bile derken, Kocaman, Lionel Selçuk'u orta sahanın ortasına koydu. Yanlış olmasın sorun Selçuk'la alakalı değil,tek başına oynasa eyvallah ama, Selçuk + Topal gibi,kesici ve öne oynama yetileri son derece kısıtlı,baskı geldiğine topu 'al kardeş,senin olsun'' diye verecek adamlarla oynadığın takdirde son 30 dakikayı da taraftarına zehir edersin.
İşte bizim hikaye de burada başlıyor be sevgili
Nereden başlayalım,Sow'un sol kanatta oynaması, ( daha doğrusu oynayamaması ve hep içe kayması ), Selçuk'un girişiyle,bloklar arası mesafenin 45 metreye çıkması? Kuyt'ın boş kalelere atmak yerine,topu sürerek içeri sokma çabası?. .
60 dakikaya kadar önde basan,nispeten sahaya da iyi yayılan Fenerbahçe'ye Sir Kocaman'ın sihirli değneği dokununca, takım son 30 dakikayı 10 kişi kalmış ''nerenin takımı la bu Bate'' dediğimiz Borisov'a karşı kendi ceza sahamıza hapis olmuş bir şekilde yaşadık. Son dakikalarda yenilecek talihsiz / talihli bir golün bedelini kim nasıl ve ne şekilde öderdi bilemiyorum. Öyle ya da böyle,tırnakların,dudakların yenmekten paramparça olduğu bir geceyi daha noktaladık.Fenerbahçe'miz son 16'ya kaldı.
Ümitler
Son 16 eşleşmesinde Bate vari takımların şu andaki en üst seviye oyununu oynayan Plzen ile oynuyoruz. Takımların büyüklüğü bir yana,bizim gibi soğuk sıkıcı oynayan ( doğu bloku ) takımlara karşı şansımızın daha yüksek olduğuna inanıyorum. Kocaman'ın kontrol müptezeli oyun anlayışı Avrupa maçlarında ( özellikle bu tarz maçlarda ) daha çok işe yarıyor. Kafam da baya yorgun pek fazla ayrıntıya girmeden bitireyim.
Napoli-Ajax-A.Madrid-M.Kharkiv ve Kiev gibi takımların elendiği UEFA Avrupa Ligi'nde 2-3 akıllı hamlelerle çok daha iyi yerlere geleceğimize, üst turlara çıkmanın oldukça mümkün olduğuna inanıyorum. Yeter ki güzel hocam, futbolun doğrularını yerine getirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder