Schalke 04 Jens Keller ile birlikte mikro düzeyde bir kaosun
içine daldı. Devre arası Dubai’de gerçekleşen kampın ardından Bundesliga’da FC
Bayern karşısında yaşanan 5-0’lik hezimet de bu kaosun en son noktasıydı.
Üç hafta önce TT Arena’da Jermaine Jones’un golü ile 1-1
berabere kalırken aslında temsilcimiz tabiri caizse ölüyü diriltiyordu. Aynı zamanda
Jones’un ekstra performansı ile beklenmedik kahraman oluyordu. Bu maçta cezası
nedeniyle yer alamayacak olması onlar adına bu sürecin en büyük eksisi olacak. Bu
performans aslında Julian Draxler, Joel Matip, Sead Kolasinac tercihleri gibi
arayışa giren Jens Keller’in de çıkış noktası olacaktı. Fortuna Düsseldorf’a
karşı ligde oynanan karşılaşmada iki gol ile performansını süsleyen Matip; daha
sonrasında Wolfsburg’u 4-1 yendikleri karşılaşmada Draxler’in “kariyer maçına”
çıkması ve performansını üç golde etken olmakla süslemesi de Keller’in elini
kuvvetlendiren performanslar halini alıyordu. Ekstra olarak Tottenham’a
transfer olan Lewis Holtby’nin yeri nasıl doldurulur diye düşünülürken Keller’in
Draxler’den onun bölgesinde bu verimi alması da önemli bir cevap niteliği
taşıyacaktı.
Bu periyodun bir takım cevaplar ve somut puanlar ile
geçilmesinin ardından Veltins Arena’da Borussia Dortmund’a karşı çıkılacak 142.
Ruhr derbisine büyük umutlarla çıkılacaktı. Draxler, Matip ve Kolasinac yine iyi performanslar çıkarıp Keller’in yeni
kurduğu düzenin sarsılmasını engelleyecekti. Jürgen Klopp’un makine düzeninde
işleyen takımına karşı seyircisi önünde gelen derbi galibiyeti Schalke taraftarını
daha çok “havaya” sokacaktı.
Girilen hava ve yakalanan form grafiğinin yanında bir de
kadrodaki eksiklere değinmeliyiz. İlk maçın yıldızı ve Keller’in sisteminin
olmazsa olmazı olan Jones yok. Yerine kim oynar açıkçası bir yorum getirmek
istemiyorum. Neden sebep? Çünkü ilk maçtan önce yazdığım yazıda belirttiğim
noktalarda Keller beni ofsayta düşürmüştü. O yüzden bekleyip görelim derim. Aynı
zamanda Huntelaar da sakatlığı nedeniyle sahadaki yerini alamayacak. Huntelaar’dan
çok Jones’un rakibi boğabileceğini düşünüyorum lakin eksiklere rağmen muhteşem
bir taraftar topluluğunun önüne çıkacaklar.
Galatasaray’ın işi hiç de kolay olmayacak. Tur öncesi
belirttiğim o mental üstünlükler bir bir Schalke’nin eline geçmiş durumda.
Dortmund derbisinde alınan galibiyetten sonra yerel basında atılan bir başlık şöyleydi:
“Kurtuluş, Patlama ve Şimdi Umut Işığı”. Schalke tarafı o umut ışığını ışık
huzmesine çevirmek için avantajlı. Galatasaray’ın en büyük artısı ise
tahminimce Gençlerbirliği maçının ilk bölümündeki oyun olacaktır. Fatih Terim’in
tekrar kulübede oturacak olması da önemli. Basketbol terimi ile oyuncular
karakter koymalı. Özellikle Türkler. Fenerbahçe’nin Plzen deplasmanına
çıkmasından önce de aynı cümleyi kurmuştum; Zor mu? Çok zor. Olabilir mi? Neden
olmasın.
Yarın gece Türk futbolu için önemli bir köşe taşı
geçilebilir. Hep birlikte izleyelim.
Ufuk Tolga Aldırmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder