15 Mart 2013 Cuma

Kocaman Yürek Lazım



Deplasmandaki karşılaşmanın sonucunda Aykut Kocaman'ın teknik ekibi ile birlikte doğrularını bir bir sayıp bu arenaya ne kadar hakim bir futbol oynamayı öğrendiklerini ve bunu takıma empoze ettiklerini dillendirmiştim. Hakikaten birçok noktadan eleştirdiğim Kocaman, sezonun genelinde bu konuda ben dahil hemen herkesi duman ediyordu. Buna karşın ilk maçta alınan skor avantajı neticesinde Viktoria Plzen'in nasıl oynayacağı uzağa gitmeden daha önceki turlardan ve  uzağa giderek geçtiğimiz yılın Avrupa arenasındaki karşılaşmalarından çıkarılabilecek sonuçlar ile gayet netti: Defanstan bekler ile top çıkar. Dinamik ol. Horvath'a gereken yardımı götür. Ters koşular yap. Pas aralarına gir. Rakibin en zayıf noktası olan defanstan top çıkaramama aksiyonunu değerlendir; orta saha ile bağlantılarını kes. Nitekim bu sabah bahis oynamadan önce kendi kafamda maçı bu şekilde oynayıp ona göre kendi çapımda bir taktik belirlemiştim. Bunları benim düşünebildiğim noktada Aykut Kocaman'ın tepkisiz kalabilmesi akıl karı kaçmıyor.

Mehmet Topal-Selçuk ikilisinin top yapmada sınırlı olan becerisi ve Cristian'ın hakikaten bugün Fenerbahçe taraftarına hak verecek kadar vurdumduymaz oynayışı neticesinde genel bir aksaklık yaşanıyordu. İlk maçtaki gibi bir senaryo ile oynanamayacağı belirli olan karşılaşma bu açıdan Viktoria'nın lehine gitmeye başlıyordu ki Allah yukarıdan Zeus misali yıldırımını yolladı. Tabii ki bu işin goy goyu ama mecburi değişiklik haline gelen Topal-Salih değişikliği aslında Fenerbahçe'nin saha içinde arayıp da bulamadığı bir oyuncu tiplemesinin sahaya atlamasına neden oluyordu. İlk olarak Horvath'ın etkinliğini genel baskı odağını düzelterek kırdılar. Bunun yanında Salih'in bağlasan durmaz özelliği olan dikine gitmeleri neticesinde muazzam devam koşusu ve Horvath'ın yaşının getirdiği handikaplardan birini yaşaması neticesinde Fenerbahçe adına gol geldi. Hem de çok güzel bir dakikada geldi. 

İkinci yarıda yaşanan rahatlık ve bazı futbolcuların -Sow gibi- günlük performansının kendi vasatının altında kalması ile Fenerbahçe gevşek bir oyun göstermeye başladı. Bunun yanı sıra Viktoria'nın önde baskı dozajını arttırması ve Fenerbahçe orta sahasının gerekli reaksiyonu gösterememesi neticesinde tehlikeli anlar yaşanmaya başladı. Volkan'ın da "Oğlum çok da hata yapasım var nasıl yapsak?" diye düşünmeye başladığı(!) dakikalarda Darida'nın golü işi çok daha yokuşa sürüyordu. Dakikalar geçtikçe Aykut Kocaman'ın farklı oyun planı ve tercihlerine kapalı olması neticesinde "gelemeyen" hamle belki de turun gitmesine sebep olacaktı. Yakaladığı şansları değerlendiremeyen Viktoria çok önemli tecrübeler ile veda ederken temsilcimiz Fenerbahçe yarın çekilecek kurada rakibini bekleyecek.

Nasıl ve nerede olursa olsun futbolun doğruları belirli kalıplarda gizlidir. En azından naçizane fikrim bu yönde. Johann Cruijff'un da dediği gibi "Futbol basit oyundur; ancak zor olan futbolu basit oynayabilmektir.". Aykut Kocaman'ın gözüne artık batması hatta deşmesi gereken Salih gecenin yıldızı oldu. Misalen Salih futbolun net "doğrularından biridir".  Beşiktaş ile adı anıldığı günden beri incelediğim, takip ettiğim hatta büyük bir ilgi ve beğeni ile izlediğim Salih bir kez daha beni yanıltmadı. Fenerbahçe ve Türk futbolu çok büyük bir değere sahip. Farkında olmak lazım. Bir de onu sahaya sürecek "kocaman" bir yürek lazım. 

NOT: Oynadığım bahis yine tutmadı.

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...