Daha önce ''Rotasyonun ucunu kaçırmak'' adında bir yazı sıçıntısında bulunmuştum.O yazımda Real Madrid'in gereksiz transferinin de katmış olduğu durumlara, taslak bile olmayacak düzeyde saçma bir analiz yazısıydı. Daha önce yazmıştım diyince de havalı oluyor,sanki seri üretim halinde yazılar yazan biriymişim gibi.Neyse..Bu içsel muhabbeti keselim..
Bu düşündüğüm sorunun Galatasaray güncellemesi,ben çıktım beni de yazın diye bağırıyor. Malum ülkemizde sağlam giden tekeri patlatmak büyük başarıdır. Galatasaray'ın pas trafiğine dayalı, futbolun doğrularını nispeten ( geliştirelebilir ) de olsa yerine getirdiği oyun düzeni vardı. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında, Terim içsel düzeye varacak arayışların ardından,Forlan mı geldi,Reyes mi gitti derken, Necati'yi kadroye monte edip,bana göre bu oyuncuyla şampiyonluğa gitmişti. Bu sezon başında Necati'nin takımdan ayrılması, sarı kırmızılıların mevcut sistem sorunsalında kritik husus.
Hatırlayalım kısaca..Ujfalusi, geriden oyun çıkarır mı,çıkarır. Semih'e abi olur mu? Baba bile olabilir. Tecrübesiyle kademelerde başarılı mı? Alası..Hakan Balta,yüksek formdaydı,ki bu tarz defansif,ayağı iyi bekleri severim .Tempolu oyunda,savunmayı üçler,hücuma katılışlarda merkeze kolaylık sağlar. Eboue üst düzeyin bir tık aldı.Savunma da hücum da dengeli yapar.
Tek tek saymayalım. Geçtiğimiz sezonki yüksek pas trafiğine dayalı iştahlı oyun, doğru oyuncu karakterlerinin yanı sıra,mükemllikler üzerinden ilerler bence. Melo ve Selçuk'un hayatı boyunca o performansı bir daha yakalamayacağı gerçeği gibi. Şampiyonluğa giden yolda, takımın paslaşmalar oluşturulan set hücümlarında, Elmander'in pivotluğu ve savunma katkısının yanında, önde baskı yediğinde bozulan trafiğe köprü olacak isim Necati oluyordu. Necati, sonradan o göreve evrilmiş olsa da, teknik kapasitesi ve tecrübesi,orta düzeydeki sprint yeteneği ile hücum ile merkez arasında taşıyıcı servis görevini çok iyi görüyordu. Ve takımın orta sahasının da iç kanatlardan kurulu olduğunu hatırlatalım. Emre Çolak ve Engin Baytar'ın gerektiğinde Selçuk ve Melo'nun yanında pasör oyuncu olmaları, yetenekli ayaklardan kurulu GS düzeninde iç alan baskısının artmasına da katkı sağlıyordu. Pas isabeti arttıkça takım savunmasındaki zaaflar halı altına süpürülüyor, savunmanın oyuna katkısı da artıyordu böylece. Basit de olsa anlatmaya çalıştım,dilim döndüğünce.
Bu sezonki temel fark. Sezonun ilk yarısını ele alacak olursak, oyun tıkandığında bir transit ( Necati ) olmayışı ve kenar oyuncularının ( Amrabat ) merkezden uzak olması, sorunsalların bir maddesi olabilir.Burak ve Umut'un da önüne atıldığında oynayabilen adamlar olması ( Elmander sakat ) takımın pasla öne taşınmasın da bir diğer kritik durum bence. Açıkçası Galatasaray'ın oynadığı güzel oyun,hayatının temeline Fenerbahçe'yi oturtmuş biri olarak korkutuyordu. Zira geliştirelebilir,çağdaş bir oyun tercihleri vardı. Futbolun yetenekli,oyunu her yönüyle oynayabilen adamlarla oynanmasının altını çiziyorlardı. Özellikle Fenerbahçe maçlarında, Kocaman'ın da tercihsel hatalarıyla, sahaya hapsolmuş Fenerbahçe'ye bu anlamda ders verdiklerini düşünüyorum.
Pek çoğu Dany'ye laf atar. Açıkçası üst düzey bir oyuncu asla değil ama G.saray'ın mevcut oyun yapısı,ve kadro dizilişinde kim olsa bu sorunları yaşardı. Geçtiğimiz sezon doğru diziliş,önde iyi basan oyuncular,pas trafiğini sağlayacak kanat oyuncuları olması, savunmayı da rahatlatıyordu. Bu kadar sorunlar ön plana çıkmıyor,herkes ''Ya bu Dany ne yeaa'' demiyordu. 40 metre önde basan oyun düzeninde,Melo'nun kalıcı,Selçuk'un dönemsel,Hamit'in cenabetliği,Amrabat'ın da zekasızlığı eklenince işin Dany değil Cannavaro olsa ne yapar,emin değilim.Yani ben burada isimlerden çok dizilişlerin,tercihlerin, kişileri etkilediğine inanıyorum. Ve bahsettiğim gibi, doğru tercihlerin yanında, yüksek form grafiğinde olması şart olan oyunculardan oluşan bir yapı...
Sezonun 2..yarısında ise Balta'nın formsuzluğu/yokluğunda mecburiyetten sol beke yapışan Riera'nın 'ben buraya ait değilim'' diye bağırması üzerine savunmaya takviye beklenirken, lüks tüketiminin Demirören şubesini Galatasaray'da açmak isteyen Aysal'ın transferleriyle yalancı bir bahar yaşadı sarı kırmızılılar.Sneijder'in gelişiyle herkes ne oynar,ne yer,nasıl pas verir,nasıl dripling atar mı? bilmeden kadro saymaya başladı.Savunmaya yine oyuncu alınır diye beklenirken, Drogba geldi. bir korku da olmadı değil elbet.Sonuçta Drogba,Sneijder ve Burak..
İyi giden,ve daha da ileri seviyelere çıkarabilinecek 4-2-2 düzeni Sneijder'in gelişiyle,Terim'in arayış düzenine bıraktı. Drogba merkez,Burak yanında sarkık,Sneijder solda denendi. Fizik olarak da hiç hazır olmayan Drogba ve Sneijder haliyle kaliteleriyle 30 dakika etki etseler de,uzun vadede yanılgıdan öteye gitmeziz abi biz dediler.Son 3 maçtır da Sneijder önde Burak 2010-11 sezonundaki gibi sağ iç-forvette oynuyor.Sneijder, Selçuk, Melo/Yekta/Hamit seleksiyonuyla oluşan orta sahada,kritik nokta sol kanatta kimin olacağı oluyor. Amrabat 2 haftadır benden bir yol olmazın tiyatrosunu oynuyor.Yeni katılımlar ardından esameleri okunmayan Emre ve Engin henüz denenmedi de ciddi anlamda. Bu arayış nereye varır bilmem ama uzun vadede baş ağrıtacağı kesin.
Belirleyici unsur Sneijder
Açıkçası ülkenin çoğu W.Sneijder ne oynar,nasıl hareket tercihleri vardır? bilmiyor.Dilim döndüğünce nacizane belirteyim. Sneijder,pasla çıkan bir adam.Öyle adam eksiltin,dripling yapsın beklenmemeli,yapamaz da. Pas trafiği yaratıp, şut mevzisinde kaleye bomba atar ki,Ordu maçındaki imza golü akıllara gelsin hemen.
Sneijder'i öne atıp,forvet arkası oynatmak verimini yüzde 20 azaltmaktır bence. Wesley'nin önde basmasını bekler, sekenleri tamamlamasını beklemek,ve en büyük silahının bu olmasını ummak,iyimserlik. Yakalanan set hücumlarıyla,duvar olucak bir santrfora ihtiyacı var.. Burak bunu yapmaya müsait değil. Sneijder'in forvet arkasında oynadığı takdirde,önde basmamasına yardımcı olacak,presi yapmadığı için de yedek kaldığını tekrarlayalım. Yani forvetin basmazsa o yük,ön ve geri merkeze kalır ki,bu da zaten iyi olmayan savunmanın anasının kulaklarını çınlatmak olur. Konuya dönecek olursak, Akhisar maçında Drogba'nın oyuna girişiyle aslında Wesley de oyuna yeniden girdi. O dakikaya kadar solda zay edilen Hollandalı, ön merkeze geçmiş,önüne pas servisi ettiğinde istop edip Wesley'i kaleye yaklaştıracak bir pivota kavuşmuştu. Bu durumu ele aldığımda, Wesley'nin muhakkak ki Drogba ile oynaması gerektiğini düşünüyorum.Sneijder'in oyun karakterinin kullanımının bana göre zor olmasından da kaynaklı olarak Gs dizilişlerinde, 3 yıldızı bir arada oynatma ihtiyacından ötürü Terim'in kadro arayışları sürecektir. Açıkçası ne kadar uzun sürerse bizim için iyi.Ha tutturamayacaklarına inanıyorum,o ayrı.
Vur tekmeyi at aşağı ama nerede?
Bundan birkaç ay önde '' Nereden geliyor bu paranın kaynağı'' adında bir haber yazmıştım,genç medya kariyerimde henüz çıkarmış olduğum en iyi iş diyorum ona. O haberimin ilk kısmında,GS'nin store gelirlerinden,kombine parasından,Şl ve Lig kazancından bahsedip,Aysal yönetiminin,başarıya endeksli olarak ( politik torpiller de var ama girmeyek oraya ) borcu erittiğinden bahsetmiştim.Öyleydi de. Ama sonrasında yapılan lüks tüketimi transferler, gelecek olası başarıları hesap ederek yapılmıştı. Yani garantisi yok.. Lig şampiyonluğu ve bir üst tura çıkma dahilinde gelecek olan o gelirleri, alınacak 2-3 başarısız sonuçla rüyanda görmek ne kadar mümkün biliniyor.Takımın rotasyon ve diziliş sorunu ortada. Burada iş bize düşüyor. Sen bu sezon kazanılacak bir şampiyonlukla, ezeli rakibini Şl'den gelecek net 35 trilyondan ve ligden gelecek yaklaşık 60 trilyondan men etmiş oluyorsun. Ki bu da borcunu 0'lamak dururken nasıl olsa şampiyonuz ego pişkinliğinde hareket eden Aysal yönetiminin de mezarını kazmak oluyorsun. Gereksiz lüks tüketimlerinden ötürü henüz oturmamış,kadro çalkantılarıyla boğuşan G.saray'ı ''uçurumdan denizi gören,ecel teri dökerken parmağıyla yukarı çıkmak isteyen o garip adamın'' , parmağına basıp aşağı geri atmak çok mu zor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder