2 Mart 2013 Cumartesi

X-Faktör: Sağ Kanat

Zannediyorum ki İnönü Stadı'nın son derbisi yarın akşam oynanacak. Fikret Orman ve yönetimine bu yöndeki inancım tam. Şu ana kadar taraftarı kandırmak için herhangi bir icraatte bulunmamaları ve diğer kulüplerimize nazaran azami seviyede şeffaf olmaları da işin cabası. Yaklaşık iki yüz bin kadar bilet talebi olduğu konuşulan bu karşılaşma için herkes koltuğunun değerini ekstra olarak bilse yeridir. Otuz beş bin dolayında taraftarın -özellikle belirtiyorum- kendi standardında performans sergilemesi önemli. Genel olarak şehir dışından gelenler ve atmosfere alışkın olmayan kesim ile birlikte bu topluluğu kontrol etmek daha da zorlaşıyor. E bu da normaldir diyelim.

Derbilerin genelinde söylenen o klasik "Bu maçların sonucu belli olmaz." cümlesini duyduğunuz yerden uzaklaşmanız sağlığınız açısından önemli olabilir. Öyle dengeler var ki net favori olan tarafı belirleyemeseniz bile bir şeyleri ön görebiliyorsunuz. Misalen TT Arena'da Samet Aybaba'nın taşları yerinden oynatıp takımına ket vurması. Bunun dışında özellikle son dönemde "derbi kabızı" görüntüsünü çizen Beşiktaş'ın içinde bulunduğu derbiler daha bir tahmin edilebilir hal alıyor ki bu Feda sezonunda daha da bir belirgin hal alıyor. 
Takımlara genel olarak değinmek istiyorum. Tahmin yapmam gereksiz olacak zaten bu işi becerebilen biri değilim lakin biraz olsun "neler olabilir?", "hangi noktalar önemli?" sorularının kendimce cevaplarını arayacağım. 

Kağıt üzerini incelediğimiz zaman Fenerbahçe'nin kafadan "zenginlik" açısından birkaç adım önde olduğunu görüyoruz. Bu zenginliğin ne kadar işlevsel olduğu veyahut ne kadar işlevsel kullanıldığı tartışmaya açık. Bu zenginlik kadronun geneline "yaratıcılık" olarak yansımış durumda. Bu derbinin daha yaratıcı tarafı ya da daha doğru tabirle bir şeyleri değiştirmeye yatkın olan tarafı Fenerbahçe olacaktır. Buna karşın Beşiktaş elindeki kısıtlı kadroya rağmen, Önder Özen'in lügatımıza soktuğu tabirle tabela yapmaya daha yatkın olan taraf. Genel olarak durumu bu şekilde ifade edebiliriz lakin muhtemel kadrolara göre bir detaya inme yapsak fena olmayacak gibi gözüküyor. 

Karşılaştırmalı olarak gidecek olursak Beşiktaş'ın Allan McGregor, Fenerbahçe'nin de Volkan Demirel ile çıkması aksilik yaşanmadığı takdirde garanti. Volkan'ın sezon başından beri bir saniyesi bir saniyesini tutmuyor. Adının yarattığı haklı bir heybet var ki onu kotaran biraz da bu heybet oluyor. Maç içindeki anlık formu çok önemli. Özellikle Beşiktaş maçlarında iyi de performans gösterdiğini es geçmeyelim. McGregor ise kimi kesim tarafından tam anlamıyla "itin götüne sokulurken" bana göre çok üst düzey olmasa da iyi bir performans sergilemekte. Hele ki son yıllarda istikrarlı bir kaleciye hasretken McGregor'u beğenmemek böyle bir sezonda lüks kaçar. Bunun yanında son haftalarda form grafiğinin yükseldiğini söylemek de yanlış kaçmayacak. Bu ikiliye bakıp maç içinde absürt şeyler olur mu diye düşünmüyor değilim ama böyle maçlarda "Atanın da tutanın da iyi olacak" diyen rahmetli Vedat Okyar'ı da anmadan geçemeyeceğim. 

Defans hattına geldiğimizde Beşiktaş Hilbert-Sivok-Ersan-Gökhan; Fenerbahçe de Gökhan-Yobo-Egemen-Hasan Ali(Ziegler hafta içi kupa maçında sahada olduğu için Hasan Ali tercihi gelecek gibi) ideal sayılabilecek dörtlüleri ile çıkacak gibi gözülüyor. Bu noktada Beşiktaş adına handikap Ersan'ın dalgalı performansı ve Gökhan'ın önündeki Olcay'ın sebep olduğu açık verme potansiyeli olarak baş gösteriyor. Sol tarafa tekabül eden Dirk Kuyt ve Gökhan Gönül ikilisinin o bölgeyi delmesi işten değil. Son haftalarda bu ikilinin artan hırsı ve maç içindeki etkinliği göz korkutan cinsten. Buna karşın sol forvet oynayacak Sow sayesinde de sağ bek Hilbert'in performansını süsleyecek etkinliği sağlayabilmesi de hayalcilik olarak görülmemeli. Bu nokta da tam Fenerbahçe'nin tıpkı Beşiktaş gibi handikap sayılacak noktasına tekabül ediyor. Muhtemel Hasan Ali tercihi Holosko-Hilbert ikilisi ile dikine gitmeyi seven Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürebilecek bir seçim olacaktır. Hele ki Sow'un dublajına girecek bir orta saha elemanı olmazsa sıkıntı daha da büyür. Ekstra olarak Fenerbahçe'nin değişken savunma hattı ve Yobo'nun bu yıl performansından uzak olması Fenerbahçe'nin başına çorap örebilecek değerde sorunlar olarak baş gösteriyor. Gittikçe kuvvetlenen ve kendisinden istenilen şeyleri gol harici yerine getirebilen Niang'ın Beşiktaş forması ile ilk golünü Fenerbahçe'ye karşı bulması kuvvetle muhtemel. 

Orta saha ve hücum hattına geldiğimizde sürprizler olur sanki diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Buna karşın muhtemel olarak Beşiktaş Toraman-Veli/Holosko-Fernandes-Olcay/Niang; Fenerbahçe ise Mehmet-Emre-Meireles/Kuyt-Webo-Sow şeklinde dizilir gibi gözüküyor. İki takımın da aslında üçlü göbek ile oynadığı belirgin. Fernandes'in performansı ayağına bakan takımı için umut kaynağı olacak orası kesin. Fizik kalitesi henüz yerine gelmedi ama arkasında oynayacak Toraman-Veli ikilisinin hem o açığı kapaması hem de  rakip orta saha ile boğuşmasını beklemek realist bir yaklaşım olacaktır. Sakatlıktan yeni çıkmış Necip'in ikinci yarıya hamle şansı için bekletilmesi daha akıl karı kaçıyor. Sevindirici olan Oğuzhan'ın da yedek kulübesinde oturacak olması. Fenerbahçe'nin ise bu noktada Emre ile değeri arttı. Emre kendi getirisi olan performansının yanında bir de yanındaki partnerlerinin de form grafiğini yukarı çeken kilit bir isim. Onun getirdiği dinamizm ve yukarı çektiği pas kalitesi Beşiktaş'ın başını döndürebilir, dikkat. Çapa olarak konulacak Topal'ın asli görevi Fernandes'i "bitirmek" olur. Aykut Kocaman Cristian-Meireles ikilisinden hangisini tercih eder net kestiremiyorum. Bu noktada hafta içi oynayamayacak olan Meireles'i tercih etmesi ve bu açıdan mini rotasyona gitmesi muhtemel. Cristian'ın sonradan oyuna girdiği karşılaşmalar ve derbilerdeki ekstra performansı da es geçilmemeli. Fenerbahçe adına bir diğer önemi de sürekli olarak ceza sahasına girip takımı adına hücumda çoğalabilmek adına esnek bir isim olması. Bunu yapan diğer isim ise Sow. Webo'nun takıma katılmasından sonra sol forvet olarak oynamaya başlayan Sow sık sık içeriye girip o bölgeyi ikiliyor ve hedef adam Webo'nun yarattığı boşlukları değerlendirmeye çalışıyor. Ters bir adam olduğunu en az benim kadar biliyorsunuz. İşte bu noktada takımın Webo ile bağlantısını en aza indirmeye çalışmak hem Webo hem de Sow'un performansına ket vurmak anlamına gelecektir. Kuyt'ın bu ikiliye göre daha "mütevazi" bir tehdit oluşturduğunu belirteyim. Arkasındaki Gökhan ile birlikte yukarıda da belirttiğim gibi sıkıntı yaratmaması için Olcay'ın yapacağı aksiyonlar önem arz edecek. Aynı zamanda Olcay'ın Oğuzhan sonrası dönemde Beşiktaş'ın her atağının olgunlaşabilmesi için çaba sarf etmesi önemli. Sivasspor'a atılan golde ortayı yapanın "sağ" kanattaki Olcay olduğunu unutmayalım.

Tüm bunları topladığımız zaman Fenerbahçe'nin iki adım önde olduğunu düşünüyorum. Samet Aybaba'nın ilk maçta olduğu gibi sürpriz şeyler denemediği takdirde 3-0 gibi saçma bir skorun oluşabilmesi ise düşük ihtimal. Beşiktaş'ın kazanabilmesi için ekstra efor gerekecek. Fenerbahçe kazanırsa şampiyonluk için umutlanacak, Beşiktaş ise yarışta hala varım diyecek. Galatasaray'ın da puan kaybettiği bu hafta kazanan için kaymaklı künefe tadında geçecek. 

NOT1: Beşiktaş adına bir isim yıldızlaşacaksa o isim Holosko olacaktır.

NOT2: Şu son derbi özelinde Beşiktaş kazanırsa ayrı bir tadı olacak. Velev ki kazanamadılar, ilk maç gibi olmasın. Skor daha da beter olabilir. Yeter ki sahada savaşın.

DİP NOT: Beyaz forma-siyah şort...

Ufuk Tolga Aldırmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...