7 Mart 2013 Perşembe

"Kocaman" Biralar



Ne olduğundan fazla büyüteceksin ne de yerin dibine sokacaksın. Maçtan önce deli gibi korkulan Viktoria'dan maç sonrası neredeyse bir Tromsö gibi bahsedilmesi ciddi anlamda büyük bir sıkıntı. Toplasak iki-üç pozisyonun olduğu mücadeleden herhangi bir tarafın nasıl bir "takım" olduğunu anlamlandırmaya çalışmak fazla zoraki olur. Bu seviyeye gelmiş tarafların bundan sonra kupa yolunda rakiplerine göre akil oyun oynamaları beklenir ki olması gereken de zaten budur. Bu gece özelinde Fenerbahçe'nin de galibiyeti almasını sağlayan işte bu durumdu.

Aykut Kocaman'ın bu tarz karşılaşma ve turnuvalarda takımını nasıl oynatması gerektiğini öğrendiğini "tur öncesi" yazımda belirtmiştim. Fenerbahçe'nin hemen hemen tur biletini garantilemesinin de birincil sebebi budur. Rakibi iyi analiz ettikleri aşikar. Bunun yanında rakibin şanssız gününde olması ve evdeki hesabın da çarşıya uyması neticesinde istenilen doğal olarak alındı. Daha zor geçmesini beklediğim karşılaşma Fenerbahçe adına ekstra efor sarf edilmeden geçildi ki en önemli detay fikrimce budur.

Rakibin maç öncesi planını bozan durum David Limbersky'nin yokluğuydu. Takım için Radim Reznik ile birlikte planlar dahilinde önem arz eden oyuncunun yokluğunda sağ bek Reznik sola çekiliyor ve neticesinde bekten bozma ön oyuncusu Rajtoral da sağ beke tekrar kaydırılıyordu. Bu durumun neticesinde taşlarla fazlaca oynanması tıpkı TT Arena deplasmanında Samet Aybaba'nın yaptığı hataya benzer bir hata oluyordu. Teşbihte hata olmaz. Bunun yanı sıra Horvath'ın geçirdiği hafif sakatlık da zannımca rakibi bozan bir diğer unsur oldu. Oyun bağlantısını ve hızlı çıkışlarda doğru oyuncuyu bulamamaları bunun bir tezahürüydü. Dakikalar geçtikçe Fenerbahçe'nin istediği hale gelen oyun neticesinde gol yavaş yavaş geliyorum demeye başladı. Burada kilit nokta golden saniyeler öncesine kadar Rajtoral'ın önüne çekilen Kuyt'ın takımın büyük bir açığını kapatmasıydı. Sow ile tekrar yer değişimi yaşadıkları dakikada da Gökhan'ın ortası neticesinde Webo'nun golü geliyordu. O dakikadan sonra da rölantide giden karşılaşma ballı kaymaklı ekmek kadayıfı tadını alıyordu.

Her şey Fenerbahçe lehine işledi diyebiliriz. Bunu şansla bağdaştırıp ahmakça bir yorum yapmam. Doğru planlama ve doğru analizin getirisidir. Aykut Kocaman'ı Beşiktaşlılık kimliğimle dahi olsa da en çok eleştiren "taraf" olsam da bu gece hatta bu sezon Avrupa'da potansiyelinden fazlasını başarmaya doğru gidiyor. Spartak'a elenerek yatırımların karşılığını verememenin baş sorumlusu olan Kocaman çeyrek final biletini alırsa bu borcunu da ödemiş olur. İstanbul'daki karşılaşmada seyircisiz oynanacak olmasına rağmen galibiyetin gelmesi bu geceden sonra hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

NOT: Maçın adamı kesinkes Moussa Sow. Hatta Fenerbahçe adına sezonun adamı da diyebiliriz.

NOT-2: Selçuk Şahin'in üzerine çok oynanıyor. Ülkede yaygın olan itin götüne futbolcu sokma adeti maçtan önce de tezahür etti.

DİP NOT: Rakibin göze batmayı geçtim resmen giren oyuncusu Darrida. İlerleyen yıllarda çok farklı yerlerde görebiliriz kendisini.

Ufuk TOLGA Aldırmaz


2 yorum:

  1. darida bence necip'ten daha iyi değil. bir kaç maç izledim, bahsedilen kadar potansiyel göremedim. belki izlediğim maçlarda kötüdür. plzen takımı oyunun defansif yönünü taktiksel açıdan iyi oynayan bir takım. ileride ise yaratıcılıktan çok uzaklar. artık çevirmeleri çok zor. vrba, cisovsky-prochazka ile beşiktaş'tan çok iyi savunma yapıyor. bu oyuncular sivok'u görse abi derler. iş stoper hattıyla bitmese de takımında emre özkan dahil beşiktaş'la değiştirelim diyebileceğim oyuncu yok. kalite olarak çok geriden gelip yerleşim bilgisi ile önüne geçiyorlar. ancak hücum presi de dahil ofansif organizasyonları çok kötüydü.

    YanıtlaSil
  2. Çok basit olacak ama "takımlar". Bunun getirisini fazlasıyla hissettiriyorlar. Defansif açıdan kompakt olmanın çok ekmeğini yiyorlar. Aslında bu da iyi çalışmanın yanında istikrarın ve beraber oynamanın getirisi. Misalen Reznik'in kademe hatalarını gördük. Kendi hamlelerinden ziyade o bölgede oynamamasının dezavantajı ile birlikte yanındakiler ile de düşünce olarak ters kaldı. İşte bu noktada -ofansif aksiyonları da oluşturamamalarını buna bağlıyorum, özellikle sağ kanatta- takımın taşlarıyla fazlaca oynamanın dezavantajı yaşandı. Bir nevi Samet Aybaba sendromu oldu Vrba'da. Ekstra olarak Çek ve Slovaklar'ın hatta genelleyip orta Avrupa oyuncularını da katabiliriz, oyunu fazla basitleştirmeleri ve basit oynadıklarını Darida'nın da bu yüzden biraz yavan gözüktüğünü düşünüyorum. Topla aman aman işler yapmadı elbette lakin topsuz oyunu bana kalırsa muhteşem oynadı. Yaptığı koşular ve etrafına hakimiyeti önem arz etti benim için. Biraz Holmen'e benzettim onu. Göstermeden çok ekstraları yapıyor. Avrupa'nın başaltı takımlarında boy gösterebilir anca üstü olmaz zaten.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...